Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Affa güvenen ve günahlarda ısrar eden kimse inatçı ve dikkafalı ahmak bir kabadayı gibidir.
408 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Müthiş bir kurgu, akıcı bir hikaye. Valla ne yalan söyleyeyim bu kitabı alırken hiç böyle hissettireceğini düşünmedim. Hatta aldıktan sonra 3 ay kadar kitaplığımda bekledi. Elim gitmemişti bir türlü. Ama okurken keşke daha önce başlasaymışım dedim. İşin içine mitoloji girince sıkılır mıyım diye düşündüğüm oldu ancak bu sizi yanıltmasın. Kitabı okumanız icin illaki mitolojik bilgilere ihtiyacınız yok. Oldukça anlaşılır ve akıcı bir kitap. Güneş Tanrısı Helios ve Titan bir annenin cadı kızı Tanrıça Kirke. Diğer kardeşlerinden farklı, inatçı, dikkafalı ve oldukça "çirkin". Aşk için bir büyü yapar ve Zeus Kirke'yi cezalandırarak Aiaie adasına sürgün eder. Kirke kendine adada bir hayat kurup, mücadelesine devam eder. Bu eserde sadece Kirke'nin hikayesine ortak olmuyor ayrıca Zeus, Odysseus, Minotauros, Athena gibi birçok mitolojik karakteri de yakından tanıma şansınız oluyor. Kitabın sonunda karakter listesi bulunuyor. Okumanızı kolaylaştırır. Tavsiye ederim.
Ben, Kirke
Ben, KirkeMadeline Miller · İthaki Yayınları · 202133,8bin okunma
Reklam
Siz bir canavarsınız! Absürd ve delice bir doğruluk düşüncesine takılıp kalmış, inatçı mı inatçı, dikkafalı bir canavardan başka bir şey değilsiniz.
Hamuru,insanoğlunun girdiği her kalıba girebilecek kadar düzgün olan bu adamı, kendi bildiği biricik kalıba sokamadığı için Ruth,onu dikkafalı ve inatçı buluyordu.
Hiçbir şey inatçı ve dikkafalı insanları yumuşatıp yatıştıramaz.
Sayfa 150 - 5.BasımKitabı okudu
ALLAH’IN AFFINA DAYANIP EMİR VE NEHİYLERİNİ YERİNE GETİRMEMEK
Cahillerin pek çoğu Allah’ın rahmetine, affına ve keremi­ne güvenip emir ve nehiylerine riayet etmemişler. O’nun azabı­nın çetin olduğunu ve günahkârlar güruhundan geri çevrileme­yeceğini unutmuşlardı. Afva güvenen ve günahlarda ısrar eden kimse inatçı ve dikkafalı ahmak bir kabadayı gibidir.
Reklam
Zararsız hiçbir şey kalmadı. Küçük zevkler, düşünme yükümlülüğünden vareste tutulduğunu sandığımız bütün o yaşam belirtileri, artık yalnız dikkafalı bir bönlüğü, inatçı bir körlüğü yansıtmakla kalmıyor, kendi karşıtlarına da hizmet ediyorlar. Çiçeklerin üzerine düşen dehşet gölgesi algılanmadığı anda bahar dalı bile yalana dönüşür; "ne kadar hoş!" gibi masum bir ünlem bile mide bulandıracak kadar nahoş bir varoluşun mazereti olur. Artık güzellik ve avunu yoktur - korkunç olanı gören, ona dayanabilen ve olumsuzluğun avunusuz bilinci içinde yine de daha iyi bir dünya olasılığına bağlı kalan bakıştan başka. Bütün doğal, kendiliğinden davranışlardan, her türlü tezcanlılıktan kuşkulanmak gerekir, çünkü varolanın daha üstün gücü karşısında fazlaca bükülgen bir tavır anlamına gelir bu. Eskiden yalnız kadeh tokuşturma sahnelerinde kendini gösteren rahatlık ve serbestliğin dipte yatan o kötücül anlamı, daha dostane duygulara da bulaşmıştır artık.
Bu analiz çok hoşuma gitti
Tırnak kemirme ve burun karıştırma gibi dikkati çeken kötü alışkanlıklara sahip insanlar, ilgili davranışlarıyla inatçı kimseler olduklarını ele verdiklerini bilmez, çünkü kendilerinde söz konusu alışkanlıklara yol açan nedenlerden habersizdirler. Bu tür çirkin davranışlarından ötürü bir çocuğun tekrar tekrar uyarılmış olacağı, bu alışkanlıklarından el çekememişse çocuğun dikkafalı biri sayılacağı açıktır. Yeter ki bakışlarımız biraz keskinlik kazansın, bir insanın her hareketinden kimse farkına varmadan en kapsamlı sonuçları çıkarabileceğimiz kuşkusuzdur. Çünkü bir insanın tüm varlığı, aynı zamanda bu küçük ayrıntılarda saklı yatar.
Afva güvenen ve günahlarda ısrar eden kimse inatçı ve dikkafalı ahmak bir kabadayı gibidir.
Yaratıcı düş
Bütün bir dönem, insanın kullandığı değişik anlatım türlerinde, hiç kuşkusuz şiir ve düzyazı olarak en başta dilsel anlatım biçimlerinde, bunların biçimsel dönüşümlerinde, yasak bileşim ve karışımlarında, tiyatronun ve felsefi düşüncenin yeniliklerinde hep onu dile getirdi. Ve bütün öteki anlatım biçimlerinde, yani resim, heykel, grafik ve dekoratif sanatlar, taşbaskısı, mobilya, mimari ve müzikte aynı şeyler yaşandı. insan dehasının evrensel tarihinin belli bir anında yavaş yavaş oluşan tinsel bütünlüğün, aynı dönemin toplumunun düş'ün dikkafalı tutkularının girişim ve davranışlarını indirgediğini ileri sürdüğü şu uslu ve görenekçi süreçten ne kadar uzak bulunduğunu bu olguda görmekteyiz. Halk yığınlarının düş sözcüğünün varlığında duyduğu şu gülünç yankılar, yaratıcıların bu sözcüğe bilinçli olarak yüklemiş olduktan tüm öznel deneyim yükünden kaynaklanmış olabilir. Ne var ki bu öznel deneyim bir sis kozasının içinde kapalı kalmadı. Ki böyle bir şey, düş ile boş düşünceyi, bu kısır ve saçma boş düşünceyi birbirine karıştıran inatçı saf insanların son derece işlerine gelirdi. Ama bu öznel deneyim, sürekli sanat niteliğiyle, bütün sanatlarda açıkça yer aldı. Sembolizm Sanat Ansiklopedisi
Reklam
Aslında Napoléon yerine Atatürk ve Marius yerine Mehmet koyun.
Marius 'o adam' diye hitap edilen Napoléon'u hayalinde genel kabul gören imgeler dışında hiçbir şekilde canlandırmamıştı. Bu imgeler ve düşünceler inatçı kişiliğiyle bütünleştiğinde içine Napoléon'dan nefret eden dikkafalı bir delikanlı yerleşmişti. Tarihi okuyup, özellikle de belgeleri ve raporları inceledikçe Napoléon'u Marius'un gözlerinden gizleyen örtü yavaş yavaş yırtılmaya başlamış, örtünün yırtıkları arasından devasa bir tablonun parçalarını hayal meyal gördüğünde o ana kadar bildiğini sandığı her şey gibi, Napoléon konusunda da yanıldığını anlamıştı. Her geçen gün gerçekleri daha net bir şekilde görüyor, başlangıçta biraz tereddüt etse de önce karanlık, ardından loş görünen ve nihayet hayranlığın görkemli ışığıyla aydınlanan basamakları kendinden geçercesine ve karşı konulmaz bir büyünün etkisine kapılmışçasına yavaş yavaş tırmanıyordu.
Sayfa 744 - Türkiye İş Bankası, 1. CiltKitabı okudu
Zararsız hiçbir şey kalmadı. Küçük zevkler, düşünme yükümlülüğünden vareste tutulduğunu sandığımız bütün o yaşam belirtileri, artık yalnız dikkafalı bir bönlüğü, inatçı bir körlüğü yansıtmakla kalmıyor, kendi karşıtlarına da hizmet ediyorlar. Çiçeklerin üzerine düşen dehşet gölgesi algılanmadığı anda bahar dalı bile yalana dönüşür; "ne kadar hoş!" gibi masum bir ünlem bile mide bulandıracak kadar nahoş bir varoluşun mazereti olur. Artık güzellik ve avunu yoktur - korkunç olanı gören, ona dayanabilen ve olumsuzluğun avunusuz bilinci içinde yine de daha iyi bir dünya olasılığına bağlı kalan bakıştan başka.
Çocuk zeki.
"onun en güzel niteliklerinin bir listesini çıkarttım. Bunların arasında şunlar vardı: YÜKSEK IQ, İYİ OKUR, ÇEKİCİ (BKZ. FOTOĞRAF), EĞLENCELİ. Kuş listeye baktıktan sonra, İNATÇI ve DİKKAFALI sözcüklerini de eklemeyi önerdi. İnatçı sözcüğünü ona ben öğretmiştim. Bunların onun en iyi nitelikleri olmadığını söylediğimde, Kuş bunların listeye dahil edilmesi durumunda Dr Tucci'nin bunları iyi nitelikler sanacağını ve onunla buluşmayı kabul edeceğini söyledi. Bu o anda bana mantıklı gelmişti, bu yüzden İNATÇI ve DİKKAFALI sözcüklerini de ekledim."
Sayfa 70 - Koridor YayıncılıkKitabı okudu
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.