Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Müzmin bir ateist yetiştirmek istiyorsan, ona katı bir din eğitimi ver. Her zaman işe yarar."
Türk Fırtınası diyor ki;
İnsanlık Abidesi bir ulusun ismi Türk Bir Ağa'nın Torununa Bir Sır İle Yenilen Para Ağası Uşaklığının Sonu Kültürler genelde dini sömürgeci bir ideoloji aracı yaparak hedefe koydukları toplumun içine sızar ve yerleşir. Dini parayı yöneten sömürgeci zihniyetler kullanır. İspatı da var; Vehbi Koç'un Kenan Evren'e yazdığı
Reklam
KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ ZARAR EDİYOR YALANI 12 Eylül darbesi sağ sol kavgasını bitirmeye yönelik bir darbe değildi. Bilakis 12 Eylül askeri darbesinin taşlarını döşemek için sağ sol kavgası batı şerri tarafından içinize bilinçli sokulmuş bir nifaktı. 12 Eylül askeri darbesinin asıl yapılma sebebi 1950 tarihinde para ağaları yararına ve
"Uygarlık konusundaki bakış açımızı özetleyelim," diyordu bir bilim adamı, bir heykeltıraşın eğitimi konusuyla ilgili tartışmayı insanlığın ilk günlerine ve ilkel toplumlara kadar götürerek. "Ulusların oluşumunda kaba kuvvet önemli bir rol oynadı; ardından toplulukların gelişimiyle, yönetici sınıflar ellerinden geldiğince bu ilkel gücü parçalamaya giriştiler. İlkçağda iktidar din adamlarının elindeydi, rahibin bir elinde buhurdanlık, bir elinde kılıç vardı. Daha sonraları güç ruhban sınıfı ve kral arasında paylaşıldı. Günümüzde uygarlığın son aşamasına ulaşan toplumumuz gücü sanayi, düşünce, para ve sözcükler arasında bölüştürdü. Tek bir elde toplanmayan iktidar hiç durmadan, önünde çıkar dışında bir engel bulunmayan toplumsal çözülmeye doğru ilerliyor.
Sayfa 55 - İş Bankası Yayınları, IX. BasımKitabı okuyor
·
Puan vermedi
#haftanınkitabı
“Bize hiç bir şey yapılmadı, yalnızca tam bir hiçliğin içine koyulduk, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhunu hiçlik kadar baskı altına alamaz." Mirko Czentovic ve Dr. B. New York'tan Buenos Aires'e gitmekte olan bir yolcu gemisinde hiç ortak özellikleri olmamasına rağmen yolları kesişen iki yolcudurlar.Czentovic,
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020237,4bin okunma
Yarım Ülke
Evlat:- Türkiye nasıl bir ülke baba? Baba: - Yarım bir ülke evlat Evlat:- Nasıl yani baba? Baba: - Eğitimi yarım, İngilizce dersi aldın ama İngilizce konuşamıyorsun evlat. Dini yarım, din eğitimi veriyorlar ama peygamberimizi tam anlamıyla anlatmıyorlar. Ahlakı yarım, okuldaki hocalar, ahlaktan hiç bahsetmiyorlar. Velhasıl kelam evlat, yarım bir ülkede yarım insanlarla kalkınamaz, hep gelişmekte olan ülkenle birlikte gelişemeyerek yarım kalırsın.
Reklam
Din eğitimi küçük yaşlarda başlaması gereken bir eğitimdir. Ancak çocuklar namaza, oruca ve ibadetlere alıştırılırken beden gelişmelerine, sağlıklarına ve zihin faaliyetlerine dikkat edilmelidir. Amaç çocuğa birtakım bilgi ve davranışların her ne pahasına olursa olsun belletilmemesi değil, çocuğa öğrenme arzusu uyandırmak olmalıdır. Dolayısıyla çocukların dini eğitiminde, eğitim ilke ve prensipleri ışığında "gelişim çağlarına ve sevgiye dayalı, sade ve anlaşılır” bir din eğitimi ve öğretimi verilmeye çalışılmalıdır.
Mobbing Bank Diyor ki;
Çocuklarını doğadan, özellikle topraktan uzak beton enerjinin içinde büyüten ve beton içinde din eğitimi ve öğretimi dayatan bir toplum emperyalizme ve yerli işbirlikçi taşeronluğunu yararına yeni kuşaklar yetiştirir. Türk töre devrimi ile çocukların doğadan uzaklaşmadan gelişimini öncelikle ailede başlatıp okulda devam ettirip sonra yaşamın içinde de aynı şekilde doğa ile içiçe bir sürece çevireceğiz. Bunun için ilk önce bir zihniyet devrimi ve doğayı kendine getirmek gibi ağır görevler var. Enkaz sadece insan değil. Önder Karaçay
Çocuklara Allah anlatılırken doğrudan zatına yönelik değil O'nun isimleri, sıfatları gibi daha ziyade yaratmalarına yönelik vurgular yapılmalıdır. Çünkü küçük çocuklar sözcük, düşünce, imge ya da herhangi başka bir araç ile doğrudan bir tanımlama kapasitesinden ve Allah'ın doğası ile ilgili tanımlamalardan yoksun oldukları için çeşitli isim ve sıfatlar Allah'ı anlatmak için kullanılır. Ancak bu isimlendirmeler Allah'ın yüceliğini ifade eden rehber ve kılavuzdur.
Sayfa 20
Matta, Markos, Luka ve Yuhanna adlı ilk dört kitapta İsa'nın yaşamı hakkında, ona ait uzak hikayeler dışında hiçbir bilgi yer almamaktadır. Bu kitaplardan anlaşıldığı kadarıyla bir din önderi olarak sürdürdüğü faaliyetler on sekiz aylık bir süre ile kısıtlıdır; söz konusu kişiler sadece bu kısa süre içinde onunla tanışmışlardır. Bu kişiler onun on iki yaşındayken Yahudi din öğretmenleri arasında oturarak sorular sorduğunu ve onların sorularına cevaplar verdiğini anlatmaktadırlar. Bu olay İsa'yla tanışmalarından çok önce olduğundan muhtemelen bu hikayeyi ailesinden dinlemişlerdir. Sonraki on altı yıl boyunca onun hakkında hiçbir şey duyulmamıştır. Bu süre boyunca nerede yaşadığı, ne iş yaptığı hakkında bilgi yoktur. Büyük bir ihtimalle marangoz olan babasının yanında çalışmıştır. Okul eğitimi gördüğüne dair bir bilgi yoktur; muhtemelen yazmayı bilmemektedir; ailesi çok yoksul olduğundan doğumunda yatacak bir yatağı da olmamıştır.
Reklam
"Evet ama bu süre zarfında o bilimsel değerleri olabilecek en rezilce ve kabul edilmez maskaralıklarla süslemek zorunda kaldınız. Bu işi yarı din yarı palavra haline soktunuz. Sonuç olarak da bir rahipler hiyerarşisi ve karmaşık, anlamsız bir dizi ayin yarattınız." Hardin'ın kaşları çatılmıştı. "Ne olmuş yani? Bunun şimdiki
Sayfa 116
Bizim mesela yolculuklarda hala bir türlü namazı kısaltamayan anlayışımızı. İlle ben farzı 4 rekat kalacağım illa namazın sünnetlerini de kılacağım diye direten halimizi. Çünkü biz bunu öğrendik başkasını öğrenmedik. Halbuki aldığımız din eğitimi bize zor ve sağlıksız olan yerine kolay ve dine uygun olanı verebilirdi. Mesela şu bilgi benim zihnimde çok şey değiştirmiştir: Abdullah bin Ömer r.a bir yolculukta Mekke ile Medine arasında mola verdi insanlara öğle namazını cemaatle kıldırdı sonra döndü yola devam etmek için devesine tam binecekken arkasına baktı biraz önce farz kıldırdığı cemaatten bazı adamların namaz kıldığını gördü. "Ne yapıyorlar bunlar?" diye sordu. "Sünneti kılıyorlar efendim." dediler. Gayet doğal karşılanabilecek biçimde mesela öğle namazının son sünnetini kılıyorlar. Hz Ömer'in oğlu o büyük ilim insanı dedi ki: "Ben sünnet kılacak olsam önce farzımı tam kılarım. Ben, Allah Resulü s.a.v ile yolculuk yaptım Ebubekir r.a ve babam Ömer'le r.a yolculuk yaptım. Hiçbirisinin yolculukta farzdan başka bir şey kıldığını görmedim."
Sayfa 112Kitabı okudu
...İmamı Azam'ın kırk yıl boyunca yatsı abdesti ile sabah namazını kılması... Sahih kaynaklarda karşılığı olmayan bir performans var her şeyden önce sünnet-i seniyede karşılığı olmayan bir ibadet performansı. İmam azam'ın kendi biyografisinde de ona isnat edilmeyen bir tutum. Biz bunu insanlara din eğitimi diye ideal namaz düzeni diye veriyoruz.... Dolayısıyla din eğitiminin tekrar ediyorum sahih ve güncel veliler üzerinde daha fazla yoğunlaşması gerekiyor öbür türlü takat yetmeyecek mükemmel üstü bir tabloyu görünce öğrenci ne diyecek? "Ben böyle bir şeyi nerede gerçekleştireceğim? Dinin benden beklediği buysa ben malesef yokum!"
Sayfa 110Kitabı okudu
Türkiye yönetimi ve eğitimi kaçınılmaz olarak batılılaşıyordu. Modernleşme eğitime yansıdıkça medrese çevresi ve ilmiye sınıfı bunun dışında kalıyor, devlet ve toplum hayatındaki eski egemen rolünü kaybetmeye başlıyordu. İran’ın modernleşmesi ile Osmanlı modernleşmesi arasındaki en önemli fark budur. İran’da adeta ruhban sınıfı diyecegimiz din adamları modern eğitimi de alarak yerlerini muhafaza edebilmişlerdi.19. yüzyıl bir kültürel düalizm asrıdır. Bu hukuk ve idare alanında da böyledir. İşte bu sancılı durumdur ki, önce Jön Türkleri, sonra Cumhuriyetçileri başarılı bir biçimde radikal çözümler aramaya sevk etmiştir.
Sayfa 30 - TimaşKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.