Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Onur da neymiş? Herkesin seni iyi, terbiyeli, insan sevgisiyle dolu sanması isteği yalnızca. Doğaya karşı saygı duy biraz, hayvanlar üzerine yapılmış birkaç film izle de nasıl bir yaşam savaşı veriyorlar gör. O tokatı patlattığın zaman hepimiz sana candan hak verdik.
Sayfa 107Kitabı okudu
Tatminkâr bir yaşamın en temel gerekleriyse Rousseau’ya göre aile sevgisi, doğaya saygı, evrenin güzelliği karşısında hayranlık, başkalarına duyulan merak, müzik zevki ve basit eğlencelerden alınan hazdı.
Sayfa 226Kitabı okudu
Reklam
"Neden ısrarlı davranmadın? Kaybedecek neyin vardı?” “Onurum. Beni istemeyenlerin arasında dura­mazdım.” “Onur da neymiş? Herkesin seni iyi, terbiyeli, in­san sevgisiyle dolu sanması isteği yalnızca. Doğaya karşı saygı duy biraz, hayvanlar üzerine yapılmış bir­ kaç film izle de, nasıl bir yaşam savaşı veriyorlar gör."
Daha... daha... daha fazla kazanmak için doymak bilmeyen hırsıyla çevresine zarar verdiğini, bu zararın kendisi için bir intihar olduğunu bilmiyor. Oysa bu “ilkeller” kendilerini doğanın bir parçası olarak görüyor. Dünyaya, güneşe, hayvana, ağaca her şeye canlı bir varlık olarak saygı duyuyor. Doğayı yok etmenin kendisini yok etmek anlamına geldiğini biliyor. “İlkellerin” doğaya gösterdiği saygıyı, Batı kültürü “tapınma” diyerek aşağılıyor; kendi “paraya tapınma” kültürlerinin ve yaşamı tek boyutlu algılamanın gerçek “ilkellik” olduğunun farkında bile olmadan.
" Doğaya dönmek lazım, doğayla barışmak lazım. Doğaya intibak etmeyi; onunla beraber, ona saygı duyarak yaşamayı birçoklarımız unuttu. Çok açık ki hatırlamak ve hatırlatmak gerekiyor."
Anne babaların elindeki sopa alındı. Geriye sadece havuç kaldı.
Yeni yaklaşıma göre annenin başlıca amacı, çocuğa öz saygı aşılamaktır. Bu öz saygıyı haklı kılacak becerileri öğretmek ise o kadar önemli değildir. Bu yaklaşım neredeyse kesintisiz bir hazzın hem bir ölçüt hem de bir beklenti haline geldiği bir toplum yarattı. Acı çekmenin sanki bir hakaret, tatmin edilmemiş bir arzunun ise adeta doğaya karşı işlenmiş bir suç olarak görüldüğü bir toplum.
Reklam
Toplum sözleşmesinin doğaya aykırı davranan, doğal olana zarar veren bir zorba olduğunu dile getiren Hippias, tanrılara ibadet, ebeveynlere saygı, başkalarına karşı görevler ve benzeri şeylerle ilgili olarak, kökeni bakımından ilahi, uygulaması itibariyle evrensel bir doğa yasası, yazılı olmayan bir takım yasalar bulunduğuna inanmaktaydı.
[9] ...doğaya uygun yaşama fikrini, yapmacıksız asaleti, arkadaşlara sezgiyle yaklaşmayı, sıradan ve boş düşünceleri olan insanlara sabretmeyi, herkesle daha uyumlu olmayı, böyle bir muhabbetin dalkavukluktan daha yüce olduğunu, bu kişilerin şahsıma çok büyük saygı duyarak benimle zaman geçireceğini... öğrendim.
Sayfa 3 - I. Kitap - Quadi topraklarında, Gramus Nehri yakınında. - İş Bankası Kültür Yayınları - XIX. Basım - Ekim 2023, İstanbulKitabı okuyor
Kızılderililer, diğerlerinde olduğu gibi geyik avında da, ihtiyaçlarını karşılayacak sayıda geyik vururlar. Hayvanın eti yiyecek, derisi giysi, kemikleri de süs eşyası ve oyuncak yapımında kullanılır. Onların bu duyarlılığını "doğaya saygı" olarak tanımlamak yanlıştır. Çünkü, Kızılderili dilinde, yaşadığı ortamı insandan ayıran "doğa" diye bir sözcük yoktur.
Sayfa 65
Doğaya dönmek lazım, doğayla barışmak lazım. Doğaya intibak etmeyi; onunla beraber, ona saygı duyarak yaşamayı birçoklarımız unuttu. Çok açık ki hatırlamak ve hatırlatmak gerekiyor.
Reklam
Bizi iyilik için harekete geçiren sebebin menfaat beklentisi olmadığı son derece açıktır; çünkü sırf iyiliğe beslediğimiz muhabbet ve derin saygı dolayısıyla bize hiçbir menfaat sağlamayan şeyleri gözetmeyi ve desteklemeyi sebatla sürdürüyoruz. Bu davranış, yaramaz ve huysuz çocuklara gös- terdiğimiz anlayış kadar Doğaya uygun bir şeydir; iyiliğimiz sonuçsuz kalmış olsa bile.
Sayfa 138
İnsanoğlu, güzel olanı tüketmekle meşhurdur; kutsal olanı pazarlamak, saygı duyduğunu bir gün çiğnemek, sevgi beslediğini dalından koparmakla meşhurdur. Bu, insan türünün varoluşundan bu yana form değiştirerek, farklı boyutlara kavuşarak ve artarak süregelmiştir. Öyle ki bunu inkar etmek, insan türünü inkar etmekle paralellik kazanmıştır. Bu durum yaşadığımız çağda son raddeye ulaşmıştır. Mevcut düzenlerin yıkılıp yerine yeni düzenlerin kurulması, savaşlar, kıyımlar, artan çocuk ölümleri, daracık sokaklara sığdırılmış bin bir türlü pislik, doyumsuz insanoğlunun elinden yok olmaya yüz tutmuş bir doğa, ruhları ellerinden alınarak robotlaştırılmış bedenlerin yaşamak için birbirini ezmesi, bütün güzel şeylerin tacirlerce rafa kaldırılıp bir fiyat listesine tabi tutulması, vicdanların körelmesiyle birlikte girilen en haklı mücadelelerin taraf bulamamasıyla sonuçsuz kalması, dünyaya-doğaya ve insanın insana hükmetme mücadelesi ve daha nicesinin artarak devam ettiği bir çağ...
""Okullarda tam teşekküllü doğa dersi yok. Hayvanlar ve bitkiler detaylarıyla anlatılsa keşke. Çünkü doğayı anlamak hayatı anlamak demektir. Doğaya saygı duyup korumak, hayatımızı İyileştirmek, güzelleştirmek demektir..."
Zevk için ya da izin almadan ağaç kesmek, orman yakmak, ormanın içindeki bir canlıya izin almadan ve gerekli olmadığı halde zarar vermek başta orman iyesi olmak üzere bütün ormanın iyelerini kızdırır. Doğaya saygı çok önemlidir. Ormanda durduk yere ayı, karga, pars, goril, yılan, örümcek ve başka zehirli hayvanların saldırısına uğrayanlar, ormanın iyelerine zarar vermiş kişilerdir. Hayvanların kimseye karşı garezi yoktur. Ormana zarar verenlere karşı ormanın iyesi tarafından görevlendirilmişlerdir.
"Ancak şurası bir gerçek ki, doğaya, canlıya saygı duymayan, hatalarından ders çıkaramayan toplumlar bedelini ödemiş ya da er geç ödeyeceklerdir... Unutmayalım ki, pek çok trajedi, ardındaki yanlış stratejilerin ya da cehaletin sonucudur..."
642 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.