Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sevgi, Saygı ve Özlemle Anıyor, Yolunu Kaybettik; Arıyoruz...
“Ölümün bitmeyen ufkunda yatarken gene sağ, Bir avuç toprak olurken gene yüksek, gene dağ…” *** Dolmabahçe sarayı her zamankinden daha sessizdi, En yakın arkadaşlarının gözleri dolu dolu ona bakıyorlardı, O günün sabahında herkeste bir huzursuzluk vardı, Etrafı kalabalık değildi, Ayağa kalkacak diye umutla bakıyorlardı, Tüm heybetine rağmen,
10 Kasım Yas Günü
10 Kasım Yas GünüKolektif · Yapı Kredi Yayınları · 201766 okunma
GİTSİNLER Mİ?
"Önce Ermeniler gitsin, İstanbul'u İstanbul yapan değerleriyle; Dolmabahçe Sarayı'nı, Çırağan'ı, Kuleli'yi, Selimiye Kışlası'nı, Malta Köşkü'nü, Beyazıt Kulesi'ni,
Reklam
92 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Bazı kitaplar vardır onlar size bir şey anlatmak için değilde, bir şeyler hissettirmek için yazılırlar. Kambur'da öyle bir kitap işte. Çok ilginçtir
Clarice Lispector
Clarice Lispector
'un
Yaşam Suyu
Yaşam Suyu
'nu okuduğumda da aynı hisse kapılmıştım. Bu kitap için de ne söylesem eksik kalacak, ne anlatsam belki kimileri için boş olacakmış gibi hissediyorum. Kitap adından da
Kambur
KamburŞule Gürbüz · İletişim Yayıncılık · 20196,1bin okunma
150 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Yaşa Mustafa Kemal Paşa, Adın Yazıldı Mücevher Taşa!
Falih Rıfkı Atay
Falih Rıfkı Atay
etkinliği kapsamında yapacağım ikinci incelemem olacak. Etkinlik için Link: ->> #27899814 Babanız Atatürk kitabı ile Atatürk’ü yeniden okumaya var mısınız? Kronolojik biyografi incelemesi yapacağım, biraz uzun olacak ama unuttuğumuz bazı bilgileri hatırlamamıza yardımcı olacak.
Babanız Atatürk
Babanız AtatürkFalih Rıfkı Atay · Pozitif Yayınları · 2023673 okunma
Dolmabahçe Sarayı
Dolmabahçe Sarayı, Sultan I. Abdülmecit, Avrupa mimari üsluplarının bir karışımı olarak (Zat-ı Devletleri iflah olmaz bir Avrupa hayranıydı ve hayranlığını inşa ettirdiği saraya da yansıtmıştı) Ermeni mimar Garabet Amira Balyan ile oğlu Nigoğos Balyan'a 1843-1855 yılları arasında inşa ettirdi. Yeni saray beş milyon altına mal oldu. Üç milyonu
10 Kasım’da bir ilk daha yaşandı.Dolmabahçe Sarayı askerden alındı ,polise devredildi.Bundan böyle Atatürk’ün son nefesini verdiği odanın nöbetini asker değil,polis tutacaktı.Malum,efsane fotoğraftı,her 10 Kasım’da saat 9’u 5 geçe,yatağın başucunda nöbet tutan Mehmetçikler duygulanır,gözyaşlarını tutamaz,yanaklarından süzülürdü. Dolayısıyla,bu ilk 10 Kasım’da herkesin gözü,yatağın başucunda nöbet tutan polisteydi,polis ağlamadı.
Sayfa 184 - Sia KitapKitabı okudu
Reklam
19 Kasım 1938 günü, Atatürk'ün cansız bedeni Dolmabahçe Sarayı'ndan siyah atların çektiği bir top araba­sına konularak Sarayburnu'na getirilir.
"Buradan bir motorla açıkta beklemekte olan Yavuz'a ulaştırılır."Kitabı okudu
Gözyaşım pıt :(
Cumhuriyet Bayramı gecesi, Boğaziçi vapurlarından birini tutan gençler, Dolmabahçe Sarayı'nın rıhtımına yaklaşmışlar, haykırışıyorlardı. Atatürk kesik kesik konuşarak pencereye gitmek istediğini anlattı. Kollarına girdiler. Pencere kenarındaki koltuğa oturdu. Vapurda bir kıyamettir koptu. Gençler hep bir ağızdan "Dağ başını duman almış, Gümüş dere durmaz akar" türküsünü söylüyorlardı. Atatürk mırıldandı: "Bu bayramlar ve yarınlar sizindir, güle güle..." dedi ve gözyaşları ile ölüm yatağına döndü.
"Sadece Dolmabahçe Sarayı bile borç içinde yüzen Osmanlı maliyesini çökertmeye yeterdi".
Sayfa 106 - İnkılâp YayınlarıKitabı okudu
Cumhuriyet Bayramı gecesi, Boğaziçi vapurlarından birini tutan gençler, Dolmabahçe sarayı'nın rıhtımına yaklaşmışlar, haykırışıyorlardı. Atatürk kesik kesik konuşarak pencereye gitmek istediğini anlattı. Kollarına girdiler. Pencere kenarındaki koltuğa oturdu. Vapurda bir kıyamet koptu. Gençler hep bir ağızdan "Dağ başını duman almış -Gümüş dere durmaz akar ", türküsünü söylüyorlardı. Atatürk mırıldandı: -Bu bayramlar ve yarınlar sizindir, güle güle... dedi ve gözyaşları ile ölüm yatağına döndü.
Sayfa 535Kitabı okudu
Reklam
lan.. =/ =/
1938 yılı Cumhuriyet Bayramı gecesi Boğaziçi vapurlarından birini tutan Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri, Dolmabahçe Sarayı önüne gelirler. Bandoları çalarken "Atatürk'ü, Atamızı görmek istiyoruz" sesleri göklere yükselir, Atatürk'ün hasta olarak yattığı odanın cam duvarlarında yankılar meydana gelir. Öğrenciler hep bir tarafa yığıldığından vapur batma tehlikesi bile geçirir. Çok kısa bir sürede bu sesler, bir uğultu, bir gök gürültüsü halini alır, denize düşen iki öğrenci kurtarılır. Hepsinin başı, gözleri pencerelerde bütün kalpler tek bir şey için, Atatürk için çarpmaktadır. Atatürk dışarıda ne olduğunu sorar. Kuleli Lisesi öğrencilerinin geçit törenine giderken kendisini görmek istedikleri söylenir. Hekimlerin karşı çıkmasına rağmen pencereye gitmek istediğini ve nedenini kesik kesik konuşarak şöyle açıklar: "Hayır, ben bugüne kadar bu asker ve bando sesinden güç ve ilham aldım, yaşadım. Ben gene onunla yaşayabilirim onları yakından bir kez daha görmeliyim ve doya doya bir kez daha seyretmeliyim." diyerek kalan son enerjisini toplar, kollarına girip pencerenin kenarındaki koltuğa oturtarak, tülü aralarlar. Gözleri nemli, eliyle gemiyi selamlar. Atatürk'ün pencereden görünmesi ile gemide kıyametler kopar. Öğrenciler hep bir ağızdan "Dağ başını duman almış" marşını gür sesle gırtlaklarını yırtarak söylerler. Atatürk mırıldanır: "Bu bayramlar ve yarınlar sizindir, güle güle çocuklar!..''
Sayfa 270Kitabı okudu
951 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.