Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
Miguel de Cervantes, modern Batı Dünyasının en önemli yazarlarındandır. Hatta Modern Avrupa nın ilk romanı olan
Don Quijote (2 Cilt Takım) un da yazarıdır. Kurgulanış olarak döneminin, hatta günümüzün bile, bu kitap çok ilerisindedir.
İspanyol edebiyatını araştırdığınız vakit Cervantes in adını en yukarıda görürsünüz. Zaten İspanyol edebiyatı altın çağını da Cervantes in
Tam iki yüz yıllık bir büyü... Bu
kadar eski olduğu halde bugün hala bu kadar popüler olan
başka bir roman bilmiyorum. Gurur ve Önyargı'dan daha önce
ya da daha sonra yazılmış ve ondan besbelli daha sarsıcı ya da yenilikçi olan ya da başlıbaşına simge haline gelmiş başka
büyük klasikler var elbette, mesela Mobydick, Tristram
Shandy, Don Quixote, Robinson Crusoe, Madam Bovary, ama
hiçbiri Gurur ve Önyargı'nın bugünün okurunun kalbinde
edindiği yeri edinemedi. Bütün klasikler bir yana, Gurur ve
Önyargı bir yana. O yukarıda sözünü ettiğim 'büyü'.
Austen sözkonusu olunca gerçeği büyü ile açıklamak zorunda
kalıyoruz. Bu büyü Austen'ı dayanılmaz ölçüde çekici, o
ölçüde taklit edilemez yapan, aynı zamanda tarif edilmesini,
sınıflandırılmasını da imkansız kılan 'okuma tadı'dır ve
Austen'ı bugün hala bir edebiyat esrarı olarak yaşatmaktadır.
Bu esrar,
"nasıl oluyor da edebiyatçılara da halka da aynı
zevki veriyor?" sorusunda gizlidir.Tabii, bu anlattığım sahnedeki en şanslı taraf, aynı
zamanda en etkili taraf, okur. Okurun iyi olanı seçme ve
yaşatma içgüdüsü olmasaydı, hangi edebiyatçı ne telkin
ederse etsin, şişirsin ya da karalasın, Jane Austen iki yüz sene
sonra hala burada olmazdı. Bu örnek, roman - okur ilişkisinin,
arada hiçbir başka ihtiyaç olmadan, sadece ikisinin birbirini
yaratma ve yaşatma ortaklığının harikulade bir örneği olması
bakımından da önemli. Okur için bir şey ifade etmek: her romanın böyle bir mecburiyeti var. GURUR VE ÖNYARGI OKUR İÇİN HAYATİ ŞEYLER İFADE EDEN, ZAMANIN ÜSTESİNDEN GELMİŞ, KALBİN GÜCÜNE VE ÖLÜMSÜZLÜĞÜNE AİT AZ SAYIDAKİ ROMANDAN BİRİDİR...
New York Üçlemesi ya da üçlemenin ilk kitabı Cam Kent Paul Auster'in ilk eseri, daha önce farklı bir adla (Paul Benjamin) çıkardığı
Köşeye Kıstırmak diye bir çalışması daha var, ama kendisine ün kazandıran kitap bu. Ülkemizde ilk olarak Metis Yayınları çevirmiş üç ayrı kitapta, sonra Can Yayınlarından tek kitap
Kısa bir metin yazmayı planlıyorum. İnceleme falan sayılmaz yani. Zira baktım çok güzel incelemeler yapılmış bu kitapla ilgili. O zaman ben neden mi yazma gereği duyuyorum? Şöyle ki; daha önce bu kitabın film halini izlemiştim. Çocuklar için yapılanları da var. Ve hemen hepimiz bir şekilde biliyoruz bu kitabı. Ben de önceleri burun kıvırmıştım bu kitabı okumaya. Çünkü kitabın konusunu bildiğimi düşünüyordum. Aslında doğru, kitabın konusunu biliyordum. Çoğumuz biliyorduk. Ama bu, bu kitabı okumaya engel olmamalı. Zaten benim gibi önyargılarına dayanarak bu kitabı okumaktan geri durmasın insanlar diye yazdım bu metni. Yani maksat hasıl olmuştur.
Keyifli bir okuma diliyorum.
Don QuixoteMiguel de Cervantes · Open Road Media · 201722,8bin okunma
M.G.: Cervantes'in Don Quixote'unu kopya edip tekrar yazmanın edebiyat değil sanatsal bir eylem olduğunu söyleyebiliriz. Bolaňo Uzak Yıldız'ın önsözüne bunu koyarak, bize kendini topla, sıradan bir hikâyeye girmiyorsun, çok farklı bir edebiyatla karşı karşıya kalacaksın, diyor.
A.T.: Bolano için merak unsurunu taze tutan bir yazar diyebiliriz. Meraklanmanın, olay örgüsünün ya da karakterin peşine düşmenin edebiyatta çok aradığım bir şey olduğunu söyleyemem. Ama bu doğal bir okur dürtüsü ve okuma arzusunu katladığı da bir gerçek.
"Gerçek ki anası tarihtir; zamanla yarışır eylemlerimizin arşivi, geçmişe tanık, şimdiki zamana örnek olur, yol gösterir, geleceğin akıl hocasıdır."
('Don Quixote', Cervantes)