Zweig'ten okuduğum dördüncü kitap...
Hayatımda böyle bir aşk -veya hastalıklı bir saplantı mı desem bilemedim- görmedim ben. Kitap boyunca sırf aşkı yüzünden kendini aşağılık ve değersiz durumuna düşüren, hatta aşkı için köle olmayı bile tercih etmeyi göze alan bir kadının, R. adlı ünlü bir yazara duyduğu bayağılılıklarla dolu platonik bir aşkı okuyoruz ki aşağıda kitaptan aldığım alıntılar da bu durumu destekler nitelikte:
" Belki ayaklarına kapanmak ve beni hizmetçi olarak, köle olarak alıkoyman için yalvarmak istiyordum. "
"Senin her sözcüğün benim için bir İncil ve dua yerine geçti. "
Fakat okuduğum bu aşk öyküsü; fazla saplantılı, fazla gereksiz ve fazla itici geldi ki maksimum 2 günlük kitabı 10 günde zoru zoruna bitirmeyi başarabildim, çünkü kitapta ilerleyemedim bir türlü ki bu da kitabın - bana göre - sürükleyici olmadığını gösterir.
Son olarak şunları ekleyip incelemeyi bitireyim: Hiç kimse için bu kadar saplantılı bir sevgi ( ister platonik ister karşılıklı olsun ) beslemeyin, hiç kimseyi veya hiçbir şeyi körü körüne sevmeyin; bu bir cisim, bir hayvan, bir bitki, bir insan vs.vs. olabilir. Bir gün gideceğini, bir gün yanıbaşınızda olmayacağını bilerek sevin ki sevginin dozunu ayarlayabilesiniz. İşte o zaman onlara yüklediğiniz anlamlar da bu ihtimale göre olacaktır. Ve asla hiçbir şey karşısında kendinizi değersizleştirmeyin. Unutmayın ki sizler değerlisiniz, özelsiniz...
Sevgiler...