Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kim diyormuş öğretmenlerde kalp yok? kim öğretmenlerin, kılı kırk yaran, fosilleşmiş, ruhsuz kimseler olduklarını söylüyormuş? Yalan... yalan! Bir çocukta hayli zaman çalışıp da ortaya çıkarılamamış yeteneğin bir an gelip ansızın uç verdiğini, çocuğun tahtadan kılıçlarını, sapanını, okla yayını ve bütün oyuncaklarını nasıl bir yana bırakarak bilip öğrenme yolunda ilerlemek için çaba harcadığını, yoğun çalışmalarla henüz yontulup işlenmemiş tombul ve al yanaklı bir oğlanın, nasıl narin, vakur, neredeyse dünya nimetlerine sırt çevirmiş birine dönüştüğünü, yüzünün nasıl daha yaşlı ve maddilikten uzak bir görünüm kazandığını, bakışlarına nasıl daha derin, amacından daha emin bir ifadenin gelip yerleştiğini ve kanı giderek çekilen ellerine zamanla nasıl bir durgunluğun çöktüğünü gören bir öğretmen sevincinden deliye döner, gururundan içi içine sığmaz. O körpe yaratıkların doğasındaki hoyrat gücü ve tutkuları dizginleyerek söküp atmak, bunların yerine devletçe saptanmış sıradan ideallerin fidelerini dikmek bir öğretmenin hem görevi, hem devletçe kendisine buyur edilip verilmiş mesleğinin yükümlülüğüdür. Şu anda halinden memnun ve çalışkan kaç memur ve vatandaş okul denen kurumların bu yoldaki çabaları olmasaydı kararsızlık içinde bocalar, bir fırtına gibi oradan oraya esip durur, hayallerle uğraşan biri olup çıkardı kim bilir.
Gözlerimizde öyle çok görüntüler akıp gitmiştir ki yalnız biri aklımızda kalmıştır, kumulların, güneşin, sessizliğin gerçek ağırlığını taşıyan bir görünüm...
Alfa YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Özgür ve önyargısız bir kafanın hiç kimseye aldırmaksızın elini değdirdiği her şey, artık çoktan eskimiş tasarımların kafesinde yaşayan bir dünya için yepyeni bir görünüm kazanır."
Sayfa 58 - Can Yayınları, 2021Kitabı okudu
Bir araya gelerek anlaşmış bulunan ortak iç ve dış düşmanların uygulamaya çalıştık­ları planın önemli bir noktası da ülkede karışıklık olduğunu ve Hıristiyanlara saldırıldığını, eylemli ve maddi kanıt ve olaylarla dünya kamuoyuna kanıtlamak, bu eylem ve hareketlerin Kuva-yı Milliye tarafından yapıldığına inandırmaktı. Bu gizli ve alçakça amacın gerçekleşmesi için de bildiğiniz gibi, birtakım çeteler oluşturularak, özellikle Hıristiyan halk üzerine saldırtmak ve bu çetelerin işleye­cekleri cinayetleri ulusal örgütün üzerine atmak yolunu izliyorlardı. Bu girişim­ler, az çok ülkenin her tarafında filiz vermeye başlamakla birlikte, en önemli ge­lişme ve çalışma, İstanbul'a yakınlığı nedeniyle, Biga, Balıkesir ve özellikle İzmit, Adapazarı, Bolu çevresinde dikkati çeken bir görünüm sergiliyordu.
Sayfa 207Kitabı okudu
Viking1 uzay aracı Marsa indikten sonra ilk izlenimler (1976)
❝ Araç, gezegene konar konmaz hemen resim almak istiyorduk. Viking 1'in gönderdiği ilk resimler kendi ayak tabanlarına aitti. Mars'ın batak kumlarına gömülebilir korkusuyla bir an önce resmini almak istiyorduk. Resmin yavaş yavaş ve çizgi çizgi ekranlara çıktığını gördük. Karşımıza, aracın Mars yüzeyine konan ayak tabanının kocaman bir resmi çıktı. Az sonra daha başka fotoğraflar da gelmeye başladı. Sondaj aracının gönderdiği ilk resimler arasında Mars gezegeninin ufkunu görüntüleyen resim gelince hayretten donakaldığımı anımsıyorum. Bu hiç de yabancı bir dünya değildi. Bizim Colorado, Arizona ve Nevada'da buna benzer bölgeler vardı. Kayalar ve savrulmuş kum yığınları görülüyor, yeryüzündeki herhangi bir manzaraya benzeyen doğal ve yadırganmayan bir görünüm sergileniyordu. Bir başka deyişle, Mars'ta işte burası gibi bir yer denecek bir görünüm vardı. Kum birikintilerinin hemen ardından yüzünü buruşturmuş bir maden arayıcısının katırını sürerek karşımıza çıkması bizi elbet şaşkınlığa uğratırdı, ama yine de bu düşünce ters gelmiyordu insana. Oysa Venüs'ün yüzeyini gösteren Venera 9 ve Venara 10'un gönderdiği görüntülere bakarken, böyle bir düşünce zihnimin ucundan bile geçmedi. Şu ya da bu şekilde, günün birinde, Mars'ın kendisine döneceğimiz bir dünya oluşturduğunu biliyordum. ❞
Kimin zoruna gidiyorsa bir yerlerine monte edebilirler
1919 yılı Mayıs'ın 19. günü Samsun'a çıktım. Genel durum ve görünüm: ... Ulusu ve ülkeyi Dünya Savaşı'na sokanlar, kendi hayatlarının derdine düşerek, ülkeden kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamında bulunan Vahdettin soysuzlaşmış, kendini ve yalnızca tahtını güvenceye alabileceği alçakça önlemler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükümet zavallı, beceriksiz, onursuz ve korkak; yalnızca padişahın buyruğuna bağlı ve onunla beraber kendilerini koruyabilecek herhangi bir duruma razı.
Sayfa 1 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1919 yılı Mayıs'ının 19. günü Samsun'a çıktım. Genel durum ve görünüm: Osmanlı Devleti' nin içinde bulunduğu grup, Dünya Savaşı'nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, ağır şartları olan bir ateşkes anlaşması imzalanmış.
Sayfa 1 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Dünya giderek küresel bir görünüm kazandıkça ayrımcılık da giderek daha vahşi bir görünüm sergiliyor."
Sayfa 64 - Doğu Batı Yayınları, 2015Kitabı okudu
1919 yılı Mayısı'nın 19. günü Samsun'a çıktım. Genel durum ve görünüm: Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, Dünya Savaşı'nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, ağır şartları olan bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Dünya Savaşı'nın uzun yılları boyunca ulus yorgun ve fakir bir durumda. Ulusu ve ülkeyi Dünya Savaşı'na sokanlar, kendi hayatlarının derdine düşerek, ülkeden kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamında bulunan Vahdettin soysuzlaşmış, kendini ve yalnızca tahtını güvenceye alabileceği alçakça önlemler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükümet zavallı, beceriksiz, onursuz ve korkak; yalnızca padişahın buyruğuna bağlı ve onunla beraber kendilerini koruyabilecek herhangi bir duruma razı. Ordunun elinden silahları, cephanesi alınmış ve alınmakta...
Sayfa 1 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Dünya giderek küresel bir görünüm kazandıkça ayrımcılık da giderek daha vahşi bir görünüm sergiliyor.
348 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.