Sonra hızla ayağa kalkıp kapıya yöneldi. "Ever," dedi, "aşkımı öldürdün. Eskiden içimi kıpır kıpır ederdin, bana hayaller kurdururdun; şimdi içimde seninle ilgili en küçük bir merak bile kalmadı. Üzerimde zerre kadar etkin yok. liydin, zekiydin, büyük ozanların hayal dünyalarını algıda sadece Seni sevmiştim çünkü muhteşemdin, olağanüstü yetenek yabiliyor, sanatın aracılığıyla o hayallerin hayat bulmasınır kadar ha sağlayabiliyordun. Her şeyi mahvettin. Aptal ve yüzeysel sin. Aman Tanrım! Seni sevmek ne büyük aptallıkmış! Ne ahmakmışım! Artık gözümde bir hiçsin. Seni bir daha asla görmeyeceğim. Seni bir daha asla düşünmeyeceğim. Bundan böyle adını bile anmayacağım. Eskiden benim gözüm de neydin bilemezsin. Eskiden... Ah, düşünmeye tahammül edemiyorum. Keşke seni hiç görmeseydim. Hayatımın aşkını mahvettin. Aşkın sanatını mahvettiğini söylüyorsan, aşka dair hiçbir şey bilmiyorsun demektir. Sen sanatın olmadan bir hiçsin. Seni ünlü edebilirdim, muhteşem olabilirdin, pırıl pırıl parlayabilirdin. Tüm dünya sana hayran olacaktı ve benim soyadımı taşıyacaktın. Şimdi nesin? Güzel yüzlü üçüncü sınıf bir oyuncu.
"Ey Marcus sen bir insansın böbürlenme sen nesin ?Roma imparatoru! ama nedir ki Roma bu dünyanın içinde bir toprak parçasıdır bu dünya nedir? sonsuz yıldızların yanında bir nokta peki sen nesin Marcus ?ölümlü bir insan birkaç sene sonra sen de ününde sorunların da olmayacak !"
...
biz burada, kadehten ve sevgiliden gayrısıyla işi olmayanlar adımız çıkmış şarap içen rezillere sen şarap ve sevgiliyi o dünyada bahşedeceksin ibadetle ömür geçiren günahsız müminlere
o acı ve yakıcı günah ki can atıyorduk
ona kavuşalım diye
birden ad değiştirdi ve
sevap oluverdi ey Tanrım senin cennetinde
neyimiz varsa senden, demiştin ki:
sevgim deniz, öfkem tufan gibidir
istediğimin kalbini karartırım
seçtiklerimse tertemizdir
öyleyse ne diye uğraşalım boşuna
yol bulsak ne çıkar fildişi kulelere
istediğini sürer, istediğini yanına alırsın
senin fermanından ey Tanrım yüz çevirmek neyimize
nesin sen, hepimizi kendinden yaratan sen? nesin sen? bir oyuncağın üstündeki iki sıcak elden başka?
kille uğraşıp dururken diğerleri
üflüyorsun sen kile başıboş kullar yaratmaya.
nesin sen? kendi görkeminin, nâmının kölesi kendi güzelliğini gösterince dünya aynası
sürekli döndürmektesin o aynayı ki
daha iyi göresin kendi sonsuz yansımanı
...
"Okuyayım mı?"
"Lütfen."
Meryem başını Hasan'ın dizine dayayıp okumaya başladı.
İçtiğin şarap, öptüğün dudaklar
Her şey onlarla başlar
O zaman düşün neydin dün, nesin bugün
O vakit anlarsın yarın da olacaksın ancak bu kadar
"Ne kadar zekice," dedi Hasan, Meryem okumayı bitirince. "Hepimiz geleceği çok
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI
«Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.»
Uvertür
Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük.
*
Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Ensemin örsünde bir demir balyoz,
Kapandım yatağa son çâre diye.
Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
Yepyeni bir dünyâ etti hediye.
Bu nasıl bir dünyâ, hikâyesi zor;
Mekânı bir satıh, zamânı vehim.
Bütün bir kâinat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.
Nesin sen, hakîkat olsan da çekil!
Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
Otursun yerine bende her şekil;
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!
…
Erişiyorum sana şiirlerim sayesinde
Tekrardan aşık oluyorum her saniyesinde
Senin için ölürüm bırak cani desinler
Güzelliğin aklımı alıyor yani nesin sen
Dünya dönüyor ekseninde
Ben seni hala seveceğim seksenimde
Bil ki geleceğim tek senin elinde
Değerli olamaz hiçbir şey saç telinden
Yeni bir sabaha uyanmak zor geliyor
Her gün hayat bir şansımı daha eliyor
Özlemek sanki kalbimi deliyor
Galiba bir yanım hala seni seviyor
Bir ders çıkaramasamda hatalarımdan
Gülüşün hâlâ hatıralarımda
Omzuma başkasını yatıramam anla
Asla çıkamayacaksın satırlarımdan
Benzine ihtiyacım yok zaten senin için yanıyorum
Kim olduğunu söylemesen bile kokundan tanıyorum
Yalan atmayı beceremezssin sen ;
Ben mutlu ol diye her söylediğine kanıyorum
Sen nesin ki yanarsın
Sisten bir kafeste lal
İçlenişin gül yağmuru, nar
Karışır kalbe vuran sese her
bahar
Dünya evvelinde sislerin de bir dili var
Ağır, dalgalı ve sessiz
Ömrün gövdesine kaybolarak dokunurlar
Bense...
Büyük bir merak yüzünden indim bu bahçeye
Ey sis bürü beni al sinene sar
Biri ınsan ruhunun Tanrının kendi özünün, öbürü de büyük bütünün bir parçası olduğunu; bir üçüncüsü ilksiz olarak yaratılmış; bir dördüncüsü yaratılmış değil. yapılmış olduğunu söyler; baş kalan da Tanrının onlara gerektikçe biçim ver diğini, çiftleşme anında geldiklerini temin ederler. Biri: ..Sperma hayvancıklannda yerleşir'' diye