Öncelikle başlığı merak ediyorsunuzdur. Bu cümle 4 yaşında bir kızın, ablasının öğretmenine kurduğu cümle. Olayı kısaca özetleyeyim size.
"-Sana dondurma almamı ister misin?
+İstemem.
- Aaa yemek de yemek istemiyorsun! Hasta mı oldun sen birtanem?
+Yemek yemek istiyorum. Dondurma istemiyorum. Onun içinde süt var. Süt istemiyorum.
- Hay
Fakirin biri Peygamber efendimize tabakta bir salkım üzüm getirdi. Efendimiz (s.a.v.) bir tane aldı yedi. Tebessüm etti. Fakir sevindi. Bir tane daha yedi ve yine tebessüm etti. Sahabeler ona bakıyordu. Tek tek yedi ve tebessüm etti. Herkes "Acaba bize neden buyur etmedi" diye düşünürken bütün salkımı tebessüm ile yedi ve bitirdi. Fakir sevinerek kalkıp gitti. Sordular : Ey Allah Resulü; Neden bize de ikram etmediniz o salkımdan? Buyurdu ki : Üzümler çok ekşi idi. Ama ben o fakir üzülmesin diye tebessüm ederek yiyordum. Size versem yüzünüzü ekşiteceğinizden ve fakirin üzüleceğinden korktum.
"Kitap okurken göz kapaklarınız ağırlaşır ya yavaş yavaş kitabı kapatıp kanepenin kenarına kıvrılırsınız ve son okuduğunuz cümleyi düşünürken uykuya dalarsınız, işte benim en huzurlu hissettiğim an bu ve ben hep o anda kalmak istiyorum."
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar
Seni düşünürken
Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
Deliler gibi dönmeğe başlar
Döndükçe yumak yumak çözülür
Çözüldükçe ufalır küçülür
Çekirdeği henüz süt bağlamış
Masmavi bir erik kesilir ağzımda
Dokundukça yanar dudaklarım
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır.
.
1. Tek bir kelime “Git!” demişti “Öl, yaşama, nefes alma!” Gibi duymuş, anımsamıştım, o kelimeyi. Hastane odasında iyileşmesini bekleyip, yemeklerini yedirdiğim, ilaçlarını dakikasına kadar geciktirmediğim bir adam diyordu bunu. Pencerenin kenarında durup, yoldan geçen arabalara bakıyordu. Aslında beni görmemek için dönmüştü sırtını – her zaman
Suç nedir? Ceza nedir, ne olmalıdır? Suça karşılık uygulanan bir ceza mı olmalı, yoksa iyileştirme yönünde bir yaptırım mı uygulanmalı ?
Ceza eğer "ıslah" etmiyorsa insana faydası nedir, neden vardır? Mevcut düzende cezalar ne kadar etkili, toplumu ne kadar değiştiriyor? Dahası suçu işleyen kişide neleri değiştiriyor, ne yönde
İlk kitabı beğenmiştim, 5 sayfalık üçlü grup sahnesi yüzünden yerden yere vurulmuştu gerçi. Fark etmez benim için belli tabularima denk gelmediği sürece iyi yazılan herşeyi okurum.Düşük ya da yüksek puan vereni eleştirir miyim? Kesinlikle hayır. Herkes okur ve ne hissederse onu yazar. Tür dark romance ise açılımı bellidir çünkü, kimine uyar kimine
Dikkat! Kitap içerisinde bize sunulan fikirlerden bahsetmiş bulundum. Bunu spoiler olarak değerlendirenler olabilir. Bu yüzden uyarıda bulunuyorum.
Barış Özcan ağabeyimizin tavsiye ettiği bu kitabı okumuş bulundum.
İnsanın 'sadece makine' olduğunu savunan yaşlı amcamız ile genç arkadaşımızın diyalog savaşı ile karşılaştım kitapta. İlk sayfasını
"Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?"
Franz Kafka'nın dediği gibi bu kitap beni sarstı, beni fazlasıyla rahatsız etti.
Duyguların, kelimelerle damara enjekte edildiği kitaplardan bu.
Beton yolun iki yanı, birbirine dolaşmış kuru otlardan bir şilteyle kaplı
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/CrOf6VKt09F
Neredeyse herkesin bildiği ve her insanın okurken ağladığı bu kitabı sonunda ben de okudum... Peki, ben nasıl buldum?
Bu incelemenin altına yazılacak her yoruma karşılık olarak her yaşa uygun harika
4. En sevdiğim rengi soruyor arkadaşlarım. Mor diyorum, mosmor. "Bir çocuk küçükken en çok neyi görse, sever onu" diyordu anneannem. Büyüyünce nefret edecektir belki. Böylece sevgiyle nefret arasındaki uçurumda yitip gider. O uçurumda sağ kalmaya çalışırken, yeni yeni insanlar tanıdım. Yeni hayatlar dokundu hayatıma. Yeni renkler gördüm ama üzerime en çok mor yakışır benim. Bileklerim, dizlerim hep mordu. Bedenimin bir parçası olmuştu. Küçükken. Senin sayende. Acısını da hissederdim. Renklerin canı varmış diye düşünürdüm hatta. Şimdi düşünürken buruk bir tebessümden öteye gitmiyor. Artık anlıyorum, baba. Sevdiğin için değil nefret ettiğin için vermişsin o desenleri ruhuma. Seni unutmama engel olan şey de bu sanırım. Korkarım ki ne bu dünyada ne de öbür dünyada seni unutamayacağım. Bunu kendime itiraf etmek çok zor ama önemli olan seni nasıl hatırladığım. En azından bunun için teşekkürler.
1. #110296058
2. #111079238
3. #111414703