Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Neden kelimeler onlara en ihtiyacımız olduğu zamanlarda boğazımıza düğümlenir?
500 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 saatte okudu
Unuttuğun aşkını ruhunda hissetmek
Zaman,önümüzde ve arkamızda olan bir manzara gibi. Bizler onun içinde dilim dilim ilerliyoruz.. Ve saatler,aslında zamanı değil kendini ölçüyor,bir saatin referansı yine başka bir saatten ibaret.. ️Hepimiz bekleriz. Bir şey bekleriz. Mesela ben. Hayatım boyunca sanki tren istasyonunda bekler gibiydim. Bütün bu zaman boyunca sanki yaşadığım
Senin Adın
Senin AdınMakoto Shinkai · Gerekli Şeyler Yayıncılık · 20201,788 okunma
Reklam
Ağlamak istersin, boğazın düğümlenir ya hani. Yazmak istersin, duygu ağırlığı ağır gelecek taşıyamayacak hissi, gelir ya hani; Bir şeyim yok benim. Susarsın için konuşur ya hani, bir kelime etmezken, edemezken için konuşur dolu dolu; konuşacak çok şeyim var benim. Şarkı dinlersin, hissedersin, şarkı konuşursun, şarkı susarsın, şarkı anlamı ararsın; Susacak çok şeyim var benim. Hissedersin kalbini, okursun kitap, izlersin film boş gözlerle, saçma gelen her şeyi.. güzel olan her şeyi; hissedecek çok şeyim var benim. Kalbin acır, bulutlar söner, gözlerin acır, şarkı dinlemekten başın ağrır, yazmaktan elin sonucunda duyguların ağrır; İyiyim ben bir şeyim yok benim. Duygular, hisler, gözler, şarkılar, şahıslar, yabancılar, tanıdıklar, defterler, kitaplar, kelimeler, şiirler, şairler, filmler, düşünceler.. İster Soyut ister somut; ölecek çok şeyim var benim. Yazılarım, şiirlerim, yazmayan kalemlerim, öncelikle kendim; nefret edecek çok şeyim var benim. Sona yakışacak çok konu'm var benim.
168 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Erdal... Recep...Erre... Yazarın okuduğum ilk kitabı ve tanıştığıma gerçekten çok memnun oldum, her zaman söylüyorum bu uygulama olmasa bu kadar çeşitliliği bir arada bulamayacaktım, belkide
İsmail Güzelsoy
İsmail Güzelsoy
ile hiç tanışmayacaktım, dikkatimi çekmeyecekti. Kitabı hangi cümlelerle tarif edeceğimi bilemiyorum ama okurken beni benden aldı yazarın anlatım tarzı, kelimeleri kullanma şekli, duygular akıyor, sizi sarıyor ve boğazınız düğüm düğüm oluyor, ama öyle acıklı cümlelerle ya da standart duygu aktarımı değil, bambaşka bir tadı vardı kitabın. Recep ve vefat eden teyzesinin oğlu Erdal'in kardeşlik bağını anlatıyor, bu kardeşlik o kadar naif,o kadar güzel ki, herkese nasip olmaz dedirten cinsten. Iki bedende,bir ruh gibiler, ayrı yapamayan ve ayrı olduklarında eksilen iki insan, kayboluslari ve birbirlerini buluşları, kendi yollarına gitmek istemeleri ama gidememeleri... Ve bir de Filiz karakteri var ki kitapta çok sağlam bir kadın karakter, recep'in hayat arkadaşı, ilk ve son aşkı... Bazı kitaplarda yaşanır ya ne anlatılıyor? sorusunun cevabı düğümlenir kalır boğazınıza,
Süslü Hatıralar Sahnesi
Süslü Hatıralar Sahnesi
öyle bir kitap, anlatilabilen değil sadece okunabilen bir kitap. Sevgiyle kalın, keyifli okumalar dilerim herkese
Süslü Hatıralar Sahnesi
Süslü Hatıralar Sahnesiİsmail Güzelsoy · Karakarga Yayınları · 2018224 okunma
işte Ölüm!
-İnşaallah, dedi Mehmet. Yüzündeki hüzün, gülümsemeyle karışıktı. Aralarındaki konuşmada bu atmosfer häkimken, aracın çok acı şekilde fren yapışını ve sonra yalpalayarak bariyerlere çarptığını gördüler. O kısa zamanda, öğrencilerin canhıraş çığlıkları altında, ikisi göz göze geldi ve ne anlatmak istediklerini ve neyi anladıklarını bakışlarıyla onayladılar. Ölüm tüm gerçeğiyle karşılarına dikilmişti. Orhan, Mehmet'in elini kavradı ve içinde dualara başladı. "La İlahe illallah" zikri eşliğinde uçurumdan düşüyorlardı. Çığlıklar ise kulakları patlatırcasınaydı. Hayat durmuştu, zaman durmuştu. Sanki verilen ömür yaşanmamıştı. Ötedeki hayat başlayacaktı. Savunulan - kirler, değişmez hakikatin mizanına vurulacaktı. Verilen mühlet bitmiş, kişiler için kıyamet kopmuştu. Ölüm, hayat diye özetlenen sürenin finali. Ölüm, ecel müsemma, her an gölge gibi kişinin peşinde Ölüm, sekerat-ül mevt ile tanımlı; duygular, istekler bo ğazda dizi dizi düğümlenir. Ölüm, bedensel fonksiyonların art arda çark dişleri gibi kırılması. Ölüm, dünyadan kabre zorunlu göç: ama yalnız geçmiş adına her şeyin bittiği an. Ölüm, kişiye göğün çatırdayışını hissettirir, ufka sabitlenip kalan gözler onu anlatır. Ölüm, sılası olmayan gurbet, özlemi pişmanlık. Yaşama mola vaktidir, irade dışı, seçmeksizin, Onca gürültü/debdebe içinde kısa bir sessizlik... Tevbe kapısı kapanır, nedamet anlamını yitirir ve geriye dönüş çırpınması sükût-u hayal. Sadece kişiye ötesi kalır, korkunç bir belirsizlik ve bir an: Hiç yaşamamak gibi, yaşamaya adanan gerekçelerin kıymetsiz taşları...
Sayfa 31 - Dua Yayınevi
Cevap veremezsin,
Bir gün küçücük kalbinize biri girer ve çekip gider ardında cümlelerle… Issızlaşır ruhun, küçük kalbin sana bakar, cevap veremezsin. Uzaklara bakarken gözlerin dolar, cevap veremezsin. Şarkılar gelir kulağına, içinde tufanlar kopar, gök yeleli atlar koşar aklına düştükçe… Boğazın düğümlenir, cevap veremezsin. Sokakta yürürken bir taşa değer ayağın, taş tıklım tıkır ilerlerken duymazsın etrafındaki hayatın akışını, dalıp gidersin bir an, bir an dahi kalbin tebessüm eder… Kokusu gelmiştir burnuna, gülüşü düşmüştür aklına… Küçük kalbin yine bakar sana, cevap veremezsin. Yıllar geçer, sen geçer, senden geçer, kalbinden geçer günler. Başka birileri çalar kapını, açarsın ufakça. Küçük kalbine bakarsın o da sana bakar içindekilerle… Cevap veremezsin. Kaparsın tüm kapılarını yeller tufanlar esse de almazsın içeriye rüzgarları. Sobanın dibinde ateşin körüğüyle ısınır durursun. Kalbin sana bakar sen ona bakarsın. Oturursunuz sessizce…
Reklam
Bazen öyle karmakarışık duygular içerisinde olursun ki yutkunmak istersin ama yutkunamazsın bi şeyler birikir boğazında hayatında yaşadığın birikimler orda düğümlenir kalır. Yeni bir yol çizmen gerekiyordur ve bu yol için bazı olanaklardan vazgeçmen gerek uzun, stresli ve yorucu bir yol beni bekliyor..
Ateş Böceklerinin Mezarı
Bazı film ve dizilerde ya da kitaplarda geçen bir cümle insanın boğazında düğümlenir. Öylesine sarsmıştır ki insanı bütün hücrelerinde o sözün etkisini hisseder. Zaman geçer ve hiç beklemediğin bir anda neon ışıklarla zihninde parlayıverir. Aynı duygular bütün hücrelerde tekrar canlanır ve her defasında tekrar tekrar hayatı sorgulatır. Ama sen yine bir cevap bulamazsın. Küçük Setsuko'nun abisine sorduğu bu soru gibi "NEDEN ATEŞ BÖCEKLERİ BU KADAR ÇABUK ÖLMEK ZORUNDA?"
Gözümde yaş kalmadı ಥ‿ಥ
Hani şöyle yatağa geçersin ya ,başını yastığa koyduğun an başlarsın düşünmeye , konuşursun kendi kendine ,sonra birden akmaya başlar göz yaşların ,ıslanan yanaklarını silersin . Boğazında düğümlenir yaa . Neyse boşver güzel insan anlatsamda kimse anlamayacak ..
Hani şöyle yatağına geçersin ya başını yastığa koyduğun an başlarsın düşünmeye, konuşursun kendi kendine sonra birden akmaya başlar gözyaşların, ıslanan yanaklarından silersin. Boğazında düğümlenir ya... Neyse boşver güzel insan anlatsamda anlamayacaklar...
Reklam
Bazen iyi bir okuyucusunuzdur, bazen dalar gidersiniz. Bazen doğru sözcükleri bulursunuz, bazen diliniz düğümlenir. Bazı günler çamura saplanmış bir sopa, diğerlerinde kaygıdan kurtulmuş özgür bir ruhsunuzdur. Öyleyse gerçek "siz" kimdir aslında? Fransız deneme yazarı Michel de Montaigne'in ifadesiyle "Kendimizle aramızdaki fark, bir başkasıyla aramızdaki fark kadar büyüktür."
Sayfa 151Kitabı okudu
Amansız Sürgün
Hayat bazen yorar,sebebi yoktur bu amansız sürgünün. Boğazın düğümlenir,hayatın demini sonuna kadar çekerken ciğerlerine
Bugün de, dün olduğu gibi, milli değerleri hamasi bi söyleme düşmeden işleyen filmlerin yapılması pek kolay değildir.... Buradaki zorluğun en somut kanıtı ise; bizim filmlerimizle yabancıların yaptıkları Çanakkale filmleri arasındaki nitelik farkıdır. Gözlemlenen en büyük fark ise, konu hakkındaki yabancı filmlerin tarihi gerçeklere sadık kalmış ve özenle hazırlanmış yapımlar olusu, yerli filmlerin ise ilkokul müsamerelerini aşamayacak ölçüde aşırı bir hamaset barındıran, yaratıcılıktan uzak ve sadece milli duygular üzerine kurulan abartılı bir konuşkanlıktan ibaret kalışıdır. Yıllar yılı üzerinde konusulup da bir türlü yapılamayan Çanakkale ve Kurtulus Savaşı filmlerinin çıkmazı tam burada düğümlenir....
Sayfa 46 - Burçak EvrenKitabı okudu
Yazmanın başlangıcı bir tuhaf içe doğuş anıdır. Diplerde biriken ne varsa usulca söze dönüşüverir. Sese dönüşüverir.Dilinize düğümlenir. Başlarsınız kendi kendinize tekrar etmeye. Bir süre öylece dolaşır durursunuz. Bir noktaya gelirsiniz ki mutlak bir sessizlik olmadan, o dizeler bir başka derinliğe ulaşamaz. Hatta anlamsız olmaya başlar.Ya bir yalnızlık yaratırsınız ya da bir kenarda duran yalnızlığa koşarsınız. Bütün dünyayı dışarda bırakırsınız, bırakmalısınız.
Ceplerinde cümleler saklayamazsın, Boğazın düğümlenir ya konuşamazsın... 🎶🎶
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.