Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sosyoloji mi zihniyet hermeneutiği mi?
Türkiye bir ulus-devlet olmaktan çok bir devlet- ulus'tur örneğin. Yani bizim gibi ülkelerde toplumsal olanın içinde ütopyanın, kurgunun payı çok önemlidir. Bu nedenle modernleşme ülkelerinde olgu-değer ayrımı yapabilmek batıdan daha zordur. Bu noktadan bakıldığında bizim gibi ülkelerde bir toplumsal çözümleme ile bir edebi metin arasında, bir felsefi manifesto ile parti programı arasında sanıldığından, çok daha az fark vardır. Bizde edebi metnin, yani kurgusal olanın sosyolojik statüsü bilimsel olanın hiç de gerisinde değildir
Sayfa 19
Kök Türk ve Uygur Metinlerinin Aktarmaları Atsız, 5 İkinciteşrin 1933 tarihli (1. sayı) Orhun dergisinde Tunyukuk, 21 Mart 1934 tarihli (5. sayı) Orhun'da Köl Tigin, 23 Haziran 1934 tarihli (8. sayı) Orhun'da Moyunçur Kağan anıtlarının bugünkü Türkçeye aktarmalarını vermiştir. Tunyukuk (Atsız'da Tonyukuk) ve Köl Tigin
Reklam
Ruhun ıstırabı ve teriyle karılan, kalbin çelişkileri ile beslenen romanlar...
* * * Her şeyin ruhunu kaybettiği bir çağda, romanı eğlencelik bir televizyon dizisinden ayıran özellik kayboluyor ve edebiyat, ruhu ve meselesi olmayan, edebi metni oyuncağa çeviren, egoperest oyunbazların elinde can çekişiyor. * * *
İşte Tevfik Fikret Bey, devrinin edebî şâhikası, Servet-i Fünûn'un herkes tarafından hürmetle takdir edilen otoritesi iken Tarih-i Kadîm ile mânen intihar etmiştir. Âkif'in Şimdi Allâh'a söver, sonra biraz bol para ver Hiç utanmaz, protestanlara zangoçluk eder beyti ile verdiği kahhar cevap, Fikret'in hiç düşünmeden, sıkılmadan koskoca târihî bir milletin ve bütün İslâm âleminin vicdânına âdeta kudurmuşça saldırması sebebiyledir. Bu saldırış, herkes gibi Âkif'in de imânını zedelediği için böyle acı bir cevap vermiştir. Bu ağır cevap Fikret'in iliklerine işlemiş, onu hasta etmişti. Bu teessürle ikinci küfriyâtı bir hakaret-i mezbûhâneden ibaretti. Gittikçe hidâyetten uzaklaşıp dalâlete saplandı. Tevfik Fikret, Mehmed Tevfik Bey'i gömdü. 'Sabah Ezanı'na kulaklarını tıkadı. 'Sancak-ı Şerîf' Huzurundan geri döndü. Millete bir karakter ve fazîlet numûnesi olmak yolunda iken, milletin acı ve hazîn nefretini kazandı. Cenâzesi on beş kişi ile gömüldü. Biz, ölünün arkasından konuşamayız, işi Âdil-i Mutlak olan Cenâb-ı Hakk'a havale ederiz.
Sayfa 281
Alıntı -16- Bir his doğuyor üstüne konuşulamayan.
Şimdiye kadar tasarladığım haliyle dünya, değerini yitiriyor, geçersizleşiyordu; gecenindi söz; dünyanın yerine gecenin karanlığı hüküm sürüyordu. (Bana öğretmemişlerdi geceye bakmayı, geceyi sevmeyi.) s.52 Etkilendiğim: Bir his doğuyor ama üstüne konuşamıyorum. Acıları içine gömen kişinin sessiz çığlığı oluştu bende. Mitik bir psikoloji, birbirine dönüşmek. Kaçışın bir yolu mudur, kaçtığın olmak? Kendisi gibi olan birinin yıllar önce yaptığı resim ile, kendisinin bugün yaptığı resmin aynı oluşu; daha sonra kabus olarak gördüğüne benzemesi; acılarını bir kadına giydirip ve ona atfedip, ona karşı derin nefret ve emsalsiz sevgi beslemesi; kadının sevdiği kişi, kendisinin kabus olarak gördüğü kişi olduğundan, onla yavaş yavaş aynılaştığından ve bu benzerlik ile acılarına yani kadına yaklaşıp canına kıyması; en sonunda hepsinin bir kişi olması. Zaman ve makana hapsedilmemiş olguların bu denli güzel işlenmesi; bir fikrin, hissin, hayalin bu edebi şekilde böyle yeterli ve etkili anlatılması… okuru edebiyata doyuruyor.
Sayfa 52 - YKYKitabı okudu
Sözün edebi, makama uygun söylenmesidir. Her makam, ayn bir tarz ve tavır ister. Her söz yerinde, zamanında, gereği kadar söylenirse değerli ve geçerlidir. Söz, ihtiyaç kadar sarfedilmelidir. Sözde yalan ve yapmacık olmamalıdır. Söz sahibinin sözü ile özü, içi ile dışı aynı olmalıdır. Mürşide ve müminlere karşı samimiyet ancak böyle mümkün olur.
Reklam
Meşâyihin (kâmil mürşidlerin) emirlerine uymayan ve edeplerine razı olmayan kimse, tek başına Kur'an ve Sünnet ile gerçek edebi elde edemez.
Manevi silsile, bu yolun emniyetidir. Büyük zatlar bu silsile ile ilâhî aşkı, feyzi, ilmi, edebi, ahlâkı ve emaneti birbirlerinden alarak yaşamış ve kendilerinden sonrakilere aktarmışlardır. Onları takip edenler, tehlikeden emin olur. Kendi başına kalan kimse, tehlike ve bidattan kurtulamaz.
Sumerlilerin en önemli iki politik mirasından biri olan ve IÖ 3000 yıllarında kurdukları şehir beylikleri, Hindistan'dan Akdeniz'e kadar olan alandaki ve ortaçağ Avrupa'sındaki şehir krallıklarının öncüleri olmuş- tur. Bu şehirler; özgür ve kölelerden oluşan şehirlileri, siyasal meclisleri, askerleri, saygınları, rahipleri, alıcı ve
Ta ki damarlarda kan dolaşmaya başlayınca tanıştık belki de edebi türlerin yaratıcısı olan ve en karmaşık içgüdülerle -tek bir dilde- kaleme alınan şiir ile.
Reklam
Atsız'ın Dostları ve Ziyaretçileri: Türk milliyetçiliğinin "uyutulma dönemi"nde Atsız'ın da faaliyetleri sınırlıdır. Günleri, yollarda ve Süleymaniye Kütüphanesi'nde geçmektedir. Tanıdıkların, kendisini merak eden Türkçülerin ziyaretlerinin de ardı arkası kesilmemektedir. Ya bilhassa öğle tatillerinde kütüphanede, ya da
1956: Kısıtlı Faaliyetler 1956 yılında Ocak gazetesinde yayımlanan bir iki yazısı hariç Atsız'ın sessizliği devam etmektedir. Hatta 1954 yılında 3 Mayıs'ı anmak üzere Yıldız Parkı'nda yapılan kır gezisine dahi katılmamıştır. Ancak 1956 yılında 3 Mayıs vesilesiyle yapılan bir salon toplantısına katılır. Toplantı 05 Mayıs Cumartesi
Türkler sadece anayasalarını değiştirmekle kalmadılar; deneyimsiz Türk Cumhuriyeti, İslam dininin müdafisini görevden aldı ve onun makamı olan Halifeliği kaldırdı; dini örgütlenmeyi haklarından mahrum edip tekkeleri, zaviyeleri ve türbeleri kapattı; peçenin ima ettiği her şeyi reddederek kadınların yüzlerinden peçeyi kaldırdı; erkekleri fötr şapkalar giymeye zorlayarak onların alınlarını secdeye değdirmelerini ve geleneksel İslam namazını gereğini gibi kılmalarını imkansız hale getirdi ve böylece onları kafirlerin arasına karışmaya zorladı; İsviçre medeni kanunu ile İtalyan ceza kanununu motamot bir şekilde Türkçeye çevrilip Millet Meclisinin onaylamasıyla yürürlüğe koyarak İslam hukukunu silip süpürdü; Arap alfabesini Latin alfabesiyle değiştirdi ve böylece Osmanlı edebi mirasının büyük bölümünü bir kenara attı.
Sayfa 172Kitabı okudu
Martin'in sert içkiye ihtiyacı yoktu artık. O yeni ve daha derin şeylerle, onu aşkla yakan Ruth'la, yüksek ve edebi yaşamın anlık görünümleriyle, beynini sayısız istek kurtçuğuna kemirtilen kitaplarla, ona eskiden olduğundan da üstün bir sağlık veren, yeni elde ettiği kişisel temizlik duygusu ile sarhoştu.
İngilizce konuşan bir çok kişi için Chaucer’in 14. yüzyıl Orta ingilizcesini anlamak zordur. 10 yüzyılda eski ingilizce ile yazılmış Beowulf ise onlar için nerdeyse yabancı dil gibidir. Diğer taraftan edebi Arapça, Kur’anın 7. Yüzyılda kayda geçirilmesinden beri sadece sınırlı bir değişikliğe uğramıştır. Bugün Arapça konuşan eğitimli bir kişi, bahsi geçen dönem boyunca yazılan eserleri okuyup anlayabilir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.