Lütfen geliniz, kendi gözlerinizle görünüz, görünüz ki ne biçim zulümler altında inliyoruz. Şahit olunuz. Ne biçim insanlarla mücadele ederekten bu vatana hizmet ediyoruz, görünüz, görünüz. Fransızlara karşı dövüşmek daha kolaydı. O düşmandı. Şimdi düşman vatanın bağrına saplamış hançerini.
İyi hissetmiyorum kendimi. İçimdeki kaygıyı eğreti bir güvenle yok etmeye çalışıyorum, üstelik bu tipik bir kendini kandırma çabası, bunun da farkındayım.
"Biriyle aranızdaki bağ koptuysa, bittiyse artık bir şeyler... Bir daha iletişime geçmeye, ona varlığınızı hissettirmeye çalışmayın. Gerçek sevgi, gerçek dostluk, gerçek bir şeyler olsaydı bitmezdi. Bu sizin zamanınızı boşa harcamak ve kendi içinizdeki benliğinizi yok saymaktır."
..."Olduğunuz gibi kalın daha iyi, Dr. Hooker. Benim inancım yoksullara, hastalara, zalimce kullanılmışlara ve ölüm noktasına gelmişlere teselli vermez. Onu yaymak gibi bir isteğim de yok."
"Umudun ve hayır işlemenin olmadığı bir inanç ha?" diye bağırdı Dr. H. "Öyleyse bunu silkip atın üstünüzden, Bay Astley, çünkü damarlarınızdaki kanı dondurmuş belli ki! Atın onu denize. Bir ağırlık bağlayıp atın gemiden. Yüreğinizi ısıtacak , sizi diğer insan kardeşlerinize bağlayacak ve hepimize altın bir geleceği hedefleyecek bir inanç edinin."
"Sarhoş edici sıvılardan hoşlanmam. Acı gerçeği tercih ederim."
Küçük bir makyaj, ona, bir on dört yaşındaki koylu kızı saffeti, aynı zamanda arzusu verebiliyordu. O yalnız yüzünü değil, içini boyayan bir kadındı. O halde zaman zaman aldığı çirkinlik, muhakkak bir çirkinlik değildi. Bu bir moda idi.