Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Prens Henrique keşiflerine devam ederken, varlığını bile bilmediği yerlerde Müslümanların olduğunu açığa çıkarıp gelişen bir İslam’a karşı Hıristiyanlık savaşını büyütme ihtiyacını yayarken, Katolikliğin Avrupa’nın ötesindeki politik ve askeri etki alanını arttırmak için genişletişmiş yasal bir yetki için atağa geçti. Bu yetkiyi Papa V.
Sayfa 132Kitabı okudu
Evlenecek çiftler rızkı verenin Allah olduğunu hatırlamalı, ekonomik endişelerin evliliklerini zedelemesine izin vermemelidirler. Aileler de bu konuda anlayışlı davranmalı, evliliği kolaylaştırmak için ellerinden geleni yapmalıdırlar. “En hayırlı nikâh en kolay olanıdır.” (D2117 Ebû Dâvûd, Nikâh, 30-31.) hadisi hem evlenecek çiftlere hem de ailelerine rehber olmalıdır. Aksi takdirde evlilik yolu tıkanır, toplumda bozulma ve ahlâkî çöküntü başlar. Günümüzde evliliklerin çok pahalı olması sebebiyle evlenmek istedikleri hâlde evlenemeyen Müslüman gençlerin durumu, bazı ülkelerdeki en önemli sosyal problemler arasında sayılabilmektedir. Ekonomik nedenlerle sıcak bir aile yuvası kuramadan orta yaşlara giren bu kimselerin hayattan beklentileri, ümitleri, hayalleri, planları tükenebilmektedir. Bu durum onları bazen psikolojik rahatsızlıklara, bunalımlara, hatta intihara, bazen de nefse uyup evlilik dışı ilişkilere sürükleyebilmektedir.
Reklam
517 syf.
10/10 puan verdi
Martin Eden'in yazar olma sürecini ve bu süreçte yaşadığı zorlukları merkeze alır. Martin Eden, yazar olma arzusuyla yanıp tutuşan bir gençtir. Ancak yazma yeteneğine sahip olmasına rağmen, başlangıçta edebi dünyada kendine yer bulmak için büyük mücadeleler verir. Yazarlık yolculuğunda karşılaştığı engeller arasında ekonomik sıkıntılar, entelektüel yalnızlık ve toplumun ona karşı duyduğu önyargılar vardır. Roman boyunca, Martin'in yazarlık için çektiği önemli sıkıntılar arasında maddi güçlükler belirgin bir şekilde öne çıkar. Yoksul bir aileden gelmesi ve finansal destek alamaması, onun yazarlık kariyerini etkileyen temel faktörlerden biridir. Aynı zamanda, toplumun yazarlık mesleğine ve entelektüel çabalarına duyduğu küçümseme ve ilgisizlik de Martin'in ilerlemesini engeller. Martin Eden, yazma yolculuğunda yalnızlık ve anlam arayışıyla da karşılaşır. Entelektüel olarak gelişirken, çevresindekilerle giderek daha az ortak nokta bulur ve kendini yalnız hisseder. Bu durum, onun duygusal olarak da zorlanmasına neden olur ve içsel çatışmalar yaşar. Sonuç olarak, "Martin Eden" yazarlık sürecinin zorluklarını ve bir yazarın karşılaşabileceği engelleri derinlemesine işleyerek, baş karakterin içsel ve dışsal mücadelelerini ustalıkla anlatır. Bu açıdan, roman yazarlık mesleğine duyulan tutkunun ve bu tutkunun karşısındaki zorlukların etkileyici bir portresini sunar.
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391,8bin okunma
177 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Kaygılardan zaaflara bir kumarbazın hikayesi : DOSTOYEVSKİ-KUMARBAZ
SADECE KAZANMAM GEREKTİĞİNİ, TEK ÇIKIŞ YOLUNUN BU OLDUĞUNU BİLİYORUM.BELKİDE BU YÜZDEN KAZANMAM GEREKTİĞİNİ SANIYORUM. 1867 yılında yayımlanan Dostoyevski'nin Kumarbaz kitabı, basit bir kumar alışkanlığı hikayesi anlatmakla kalmaz, aynı zamanda sosyo-kültürel, iktisadi ve açıkça politik bir bakış açısı da sunar. Dostoyevski, ikinci sınıf bir
Kumarbaz
KumarbazFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202369,1bin okunma
408 syf.
·
Puan vermedi
Senaryo hep aynı..!!
John Perkins tarafından kaleme alınan bu kitap; yazarın 2004 yılında çıkarmaya başladığı kitap serisinin son halkasının teşkil etmekte.. Aslına bakarsanız konu hemen öncesinde okumuş olduğum Mete Gündoğan’ın “Narkoz” isimli kitabı ile aynı; fakat orada olayı anlatan, olayı dışarıdan gözlemleyen ve çıkarımlarda bulunan biri, burada ise olayı anlatan direkt faillerden, olayı icra edenlerden biri, yani yazarın kendi tabiriyle bir “Ekonomik Tetikçi”.. “Ekonomik Tetikçi” nedir? diye bir soru gelecek muhtemelen şimdi akıllara.. Ekonomik tetikçiler; dünya üzerindeki ülkeleri trilyonlarca dolar dolandıran yüksek ücretli profesyonellerdir.. Dünya bankası, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı ve diğer yabancı yardım kuruluşlarından, büyük şirketlerin (Exxon, Walmart, General Motors, Monsanto…) kasalarına ve gezegenimizin tabii kaynaklarını kontrol eden birkaç varlıklı ailenin (Rothschildler, Rockefellerlar…) ceplerine para aktarırlar.. Kullandıkları araçlar arasında ise sahte finansal raporlar, hileli seçimler, rüşvet, zorbalık, seks ve cinayet bulunmaktadır.. Oynadıkları oyunlar imparatorluklar kadar eski olmasına rağmen, durum günümüzde globalleşme sürecinde, yeni ve korkutucu boyutlara ulaşmıştır.. Kitapta kurulan bu çarkın nasıl döndürülüldüğü, deyimi yerindeyse ülkelerin üzerine nasıl kabus gibi çöküldüğü anlatılmakta.. Bence yine okunmaya değer, kişiye vizyon sağlayabilecek nitelikte bir kitap.. Okuyunuz efendim..
Bir Ekonomik Tetikçinin Yeni İtirafları
Bir Ekonomik Tetikçinin Yeni İtiraflarıJohn Perkins · April Yayıncılık · 2017193 okunma
1. Dünya Savaşı Öncesi Durum
1900'lü yılların başlarında, Osmanlı İmparatorluğu çıkmaza girmişti. Felaketli son açık seçik görünmeye başlamıştı. l 912 Balkan Savaşı yenilgisi ile Osmanlı Devleti, Arnavutluk, Makedonya, Batı Trakya, Selanik ve tüm Ege Adalarını kaybetmişti. 1914 yıllarına gelindiğinde, devletler arasındaki siyasal çekişmeler, çıkar çatışmaları, Avrupa'yı kuvvet denemelerinin öne geçtiği bir arenaya dönüştürmüştü. B ir yanda, İngiltere-Almanya arasında ekonomik alanda kıyasıya sürüp giden çıkar çatışması; öte yanda, Almanya-Rusya arasındaki "German-Islav" ulusçuluk kavgası, bütün şiddetiyle sürüyordu. Bu nedenlerle, Avrupa ikiye ayrılmıştı. Bir yanda, İngiltere'nin başını çektiği Rusya ve Fransa, öte yanda Almanya'nın liderliğindeki Avusturya-Macaristan ve İtalya'nın beraber olduğu iki ayrı çıkar grubu vardı. Avrupa'daki devletler, uzun süredir Osmanlı lmparatorluğu'nun topraklarını paylaşmak istiyorlardı; ama bu paylaşımda kendilerine düşen topraklar üzerinde kesin anlaşmaya varamıyorlardı. İmparatorluğun paylaşımını geciktiren, belki de sadece bu çekişmeydi.
Reklam
384 syf.
6/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Genel itibarıyla distopik romanlarda karakterler direkt olarak böyle bir dünyanın içinde var olurlar. Fakat bu romanda karakterler distopik bir dünyaya doğmayıp, halihazırda tanıdığımız, bildiğimiz dünyadan distopik evrene bir geçiş aşamasında yer alıyorlar. Bilindiği üzere iyi ya da kötü olsun her işin her zaman en baskıcı, en zorlayıcı kısmı
Damızlık Kızın Öyküsü
Damızlık Kızın ÖyküsüMargaret Atwood · Doğan Kitap · 201911,1bin okunma
Değişimin temeli cesarettir ve bizim kimyasal tasarımımızda değişmek var. Bu yüzden yarın uyandığınızda kendinize söz verin. Kendinizi tutmak yok. Neyi başarıp başaramayacağınız konusunda başkalarının fikirlerine tabi olmak yok. Ve artık hiç kimsenin sizi cinsiyet, ırk, ekonomik durum ve din gibi işe yaramaz kategorilere sıkıştırmasına izin vermek yok. Yeteneklerinizin kış uykusuna yatmasına izin vermeyin, hanımlar. Kendi geleceğinizi tasarlayın. Bugün eve gittiğinizde ben neyi değiştireceğim diye sorun kendinize. Sonra da işe koyulun.
Sayfa 384
Prekarya, ücret esnekliğini bütün gücüyle hissetmekte. Aldığı ücretler daha düşük, daha fazla değişiklik göstermekte ve bu ücretlere ne olacağını kestirmek de daha zor. Ücretlerde yaşanan değişikliklerle prekarya içindeki kişilerin ihtiyaçları arasında olumlu bir korelasyon kurmak olası değil. Prekarya içindekilerin normalin üzerinde finansal ihtiyaçları olduğu, örneğin hastalık ya da aile ile ilgili bir problemin ortaya çıktığı dönemlerde, elde edilen gelir de muhtemelen ortalamanın altındadır. Kredi piyasalarının işleyişi de prekarya içindekilerin ekonomik belirsizliğini daha da artırmaktadır. Borç alma maliyeti daha yüksek olduğu gibi -ki bu durum prekaryaya kredi vermek konusundaki güvensizliği yansır- söz konusu kredilere ulaşma ihtiyacı da bir o kadar yüksektir. Hal böyle olunca açgözlü bankerlerden sürdürülemez oranlarda yüksek faizlerle ve gerçekçi olmayan ödeme takvimleriyle borç almak kaçınılmaz olur.
İletişim Yayınları
Sahip olmak ya da Olmak
Mala, mülke, şöhrete, insana, bilgiye "sahip olmak" demek, onları ele geçirmek, kendine mål etmek. onlara egemen olmak ve dilediğince kullanmak anlamına gelir. Ama bu maddesel sahip oluşların sonu yoktur. İnsan hiç bir za- man yeterince şeye sahip olamayacaktır. Çünkü maddesel olan, elle tutulan aldatıcı ve geçicidir. Bu nedenle
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.