" Sen 'hayır' demelisin, o sana hayır dediğinde. Biliyorsun, senin hayatını seviyorum, senin özgürlüğünü seviyorum, senin işini seviyorum. Ama bugün bana dersen, ben diğer tarafa gitmeliyim, elimde silahla hak konuşmalıyım ve ben biliyorsam ki sen mecbursun, o zaman derdim: <Git> Ama sen bir yalan uğruna, kendin bile inanmadığın, sadece zayıflığından ve korkundan dolayı, gidersen ve arada sıyrılmayı dilersen, o zaman sana acırım, evet, sana acıyorum! İnsanlık namına bir insan olmak için, inandığın bir şey için gitmek mi istiyorsun? O zaman seni engellemem. Ama canavarlar arasında bir canavar, köleler arasında bir köle olmak içinse karşı çıkarım. Kendi fikri için insan fedakârlık yapar, ama başkalarının çılgınlığı için değil...
Ramazanda da olduğu gibi, ben, "aman bir çay ve sigara olsa!" krizinde değilim de, onların yokluğu beni nebati bir tatsızlığa getiriyor... Ve doğruyu söylemek gerekirse, bu hâlim burada kazanç teşkil ediyor... Bırakın söylemek istemediğim şeyleri, en tabiî şeylere bile cevap verirken umursamaz bir ruhî şevksizlik içindeyim... Üzerimde korkunun itici gücü yok... Ruhumu bir ayna farz ederseniz, sadece onların (işkencecilerin) karakter fotoğraflarını depolamakla meşgulüm... Ki, bu benim elimde olan bir şey değil!..
Sayfa 32 - 1.Levha -Mit'ten Siyasî Şubeye, İBDA YayınlarıKitabı okudu
Günlerden bir gün, gene ananemin rahatsız koltuğu payıma düşmüş, biraz da uykusuzluk var tabii; teknolojik aletlerin hepsinin şarjı bitik, televizyonda da dandik dandik programlar, usulca açıyorum dolabı kitaplarıma bakıyorum hangisini okusam diye. Sonra Tezer Özlüyle göz göze geliyoruz, alıyorum elime kitabı, e kısa zaten tekte okurum diye
17 Numara - Katliam | Kitap Yorumu
•
Selamlarrr! Bugün size kötü karakterlerin hüküm sürdüğü o kitap yorumuyla geldim diyebilirim! Kötü karakterler derken neyden bahsediyorum merak ediyorsanız sizi bu yoruma alabilirim! Yazarın kalemini ilk defa bu kitapta okudum ve gerek olayları aktarması gerek karakterlerin iç dünyasını göstermesi olsun bence
Altın Kafesin Esiri | Kitap Yorumu
•
Selamlaaar! Serinin birinci kitabı olan Hapishane Şifacısı’nı bayılarak okumuştum. Ve birinci kitabın sonunda keşke ikinci kitap elimde olsaydı demiştim.. şimdi de Altın Kafesin Esiri’ne kavuşmuşken hemen okudum. Birinci kitabın sonunda ters köşe üstüne ters köşe yedikten sonra ikinci kitap biraz daha sakin
Bitti.
Sanki kitap değil de hayat bitmiş,
Çevirdiklerim sayfa değil de hayatın günleriymiş gibi...
Gitti.
Giderken beni bıraktı geride. En son Martin'in ardından böyle bakakalmıştım. Oysa ne diyordu rahmetli Erdal Tosun, "Vedalaşmak asıl kalana değil, gidene koyar." Öyle olmadı işte. En çok bana koydu bu gidişler. Varlıklarından
Sabahın ilk ışıklarıyla yola düşen emekçiler… Bir lokma ekmek uğruna saatlerce gerek fiziken gerek zihnen çalışan emekçiler… Pazar yerlerinden artık meyve sebze toplayanlar… Oğluna pantolon alamadığı için intihar eden babalar… Okul harcı ödeyebilmek için inşaatlarda çalışmak zorunda kalan öğrenciler… Aşevlerinin kapılarında karın doyurmaya çalışan
Saray hayatı bana göre değil; benim tek düşüm, tek isteğim günün birinde bir gülistanın içine kurulmuş bir rasathaneye sahip olmak ve elimde kadehim, yanmda bir dilberle kendimden geçmiş bir halde gökyüzünü seyre dalmak...
Herkese Merhaba,
Çok büyük bir hatanın içinden çıktım. Bu hata bu seriyi okumam oldu. Neresinden tutsam elimde kalıyor.Kendime işkence etmeyi çok severim ama bu benimde boyumu aşıyor. Aksiyonu- fantastiğide kurtarmadı yani, şuanlık seriye devam etmeyeceğim bilmiyorum. Yoksa aşırı iyi bir kurguya sahipti. Benim takıldıklarımlarıma coğu insan
Müziği eskiden daha çok severdim, şimdi o kadar değil. Başka ne gibi ilgilerim var? Bilimi, bilimsel kitapları severim. Üniversitenin ilk yıllarında hukuk okumuştum çünkü bir mesleğe sahip olmam gerekiyordu. Ama felsefeyi seviyordum ve kendimi ona adadım. Felsefe yoluyla bilimi keşfettim. Matematik ve fizik ile ilgili meseleleri incelemeye epey zaman verdim. Bence fizik olağanüstü bir bilim. "Zihinsel bir macera" nitelemesi çok uygun. Bilimin sorunu şu ki materyalist bir başlangıç noktasına sahip olan bilim adamları, bilim âlemi içinde kaldıkları sürece iyidirler ama felsefeye veya diğer alanlara geçmek istediklerinde, eğer materyalist değillerse, idealizme yuvarlanıyorlar. Einstein'in bile başına gelmiştir bu. Bilimi seviyorum, onun olağanüstü olduğunu düşünüyorum. Bilime olan bu ilgim felsefe lisansı için yazdığım tezde de görülebilir. Kant'a göre zaman ve mekânın, matematik ve fizik kullanılarak yapılmış Marksist bir tahlili idi. Tekrar okumak isterdim çünkü hepsini yeniden incelemeye şimdi hiç vakit olmuyor. Ancak elimde tek bir nüshası dahi yok.