"Böyle bir talanı ne Selçuk, ne Osmanlı, ne de Mısır Valisi Mehmet Ali Paşanın oğlu İbrahim devrinde gördük. Köy köy, ova ova paylaşıyorlar. Biz de elimiz kolumuz bağlı durmuş bunların kudurmuşçasına toprağımızı parçalamalarını seyrediyoruz."
"...şimdiki zamana hapsolmuş olsaydık, öngörüsüzce, günübirlik yaşasaydık, her türlü mücadele faydasız olurdu. Fikirlerin, duyguların, tutkuların içimizdeki çatışmasını elimiz kolumuz bağlı izlerdik."
"Merhaba efendim, ben Aliya. Aliya İzzetbegoviç. Bosna-Hersek'in cumhurbaşkanıyım. Sizi Devlet-i Aliyye'nin en güzel şehirlerinden birinden, Bosna Sarayı'ndan, sizin daha sık kullandığınız haliyle Saraybosna'dan selamlıyorum. Bu kısacık sohbetimizde, parçası olduğumuz Avrupa'dan, Avrupa'nın ve Batı'nın
“Açlık, ölüm, kölelik. Prabaker'in fısıldayan sesi. Tecrübeden daha derin bir gerçek var. Bu gerçek, bizim gördüğümüzün ya da hissettiğimizin ötesinde. Onun karşısında elimiz kolumuz bağlı, çaresiziz. Tıpkı aşkı bilmenin bedeli gibi, gerçeği bilmenin bedeli de birçok kalbin katlanabileceğinden daha ağır. Bu her zaman dünyayı sevmemize neden olmuyor belki ama en azından dünyadan nefret etmemize engel oluyor. Bu gerçeği bilmenin tek yolu da onu paylaşmak. Kalpten kalbe. Prabaker'in benimle paylaşması gibi. Ve benim de sizlerle paylaşmam gibi.”
Alçak herif, her şeyi toplayıp götürüyor, toprak sahibine veriyor. Umarım zehir olur hepsi. Her şey bizim suçumuz, çünkü elimiz kolumuz bağlı oturup toprak sahibinin köyü soymasına izin verdik.
Bir edimin sonuçlarını önceden tam olarak görmek hiçbir zaman mümkün olmadığına göre, her edimin sonucu kötüdür gerekçesiyle elimiz kolumuz bağlı oturacak mıyız?
Eylül 2021 basımı Olimpos Yayınları'ndan çıkarılan 'Kalbin Kıblesi' Şebnem Tacigut'un yazdığı bir kitap. 214 sayfalık eserde 60'a yakın başlık altında manevi iç huzurumuzun yolculuğuna dair nasihatler var.
Bir insana en büyük güç veren şeylerin başında inancı gelir. Eğer inancı sağlamsa, Allah'a teslim olmak için mücadele etmeye çalışıyorsa kalbi olumsuzluklar ve imtihanlar karşısında daha dirayetli olur insan. Benlik duygusuna yenilip, 'her şeyi ben yaparım, ben ederim..' düşüncesinde olan insanların aslında kendini bilmeme ve tanımama durumuna kapıldığına şahit oluruz.
Küçücük gözle göremediğimiz mikrop ve virüsler karşısında bile elimiz kolumuz bağlı. Kibir denizinde yüzen, 'hep ben' diyen insanoğlunun ağır yenilgisine hep tanık olmuşuzdur. Kutsal kitaplarda ve peygamberlerin hayatlarında bu tür insanlar ibretlik bir şekilde anlatılır ve sonlarının ne olduğuna dair dersler alacağımız tespitler dikkat çekicidir.
Ama tam tersi endişe, korku ve öfkenin yerine sabır ve tevekkülle, Allah'a olan inancımızla yollarımızdaki engelleri aşmaya çalıştığımızda, zindan hükmünde olan hayatımız, zemheride bile bahar yelleri estirebilir yaşantımızda. Zorluklar karşısında nasıl mücadele edeceğimiz var bu kitapta kısaca.
Kalbimizin iç sesini destekleyen öğütler, bizlere okurken kılavuzluk yapmakta. Ayetlerle örnekler gösterilip, çıkış yolları örnekleri gösterilmeye çalışılmasını, kitabın ilerleyen bölümlerinde de konunun sık sık yazar tarafından ele alındığını okumaktayız. Bu tür manevi ve inanç konularına ilgi duyan arkadaşlar inceleyip bakabilirler..
büyük yalnızlıklar oluyor
üç ölü on sekiz yaralı
yakalanmam ak mümkün değil
elimiz kolumuz bağlı
yalnızlık sinsi hastalık
sansar gibi sessiz seyreder
nereden vuracağı anlaşılmaz
ne aşısı bulundu ne seromu
kurtulma ümidi az
- küçücük çocuklar gözler önünde can verirken
hiç bir şey yapamıyoruz
zindandaki mahkumlar gibi
elimiz kolumuz bağlı
biz suçluyuz
bunca olanlara karşı ..
Onlar ise gerçekten hür