Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Emine Karakaş

Emine Karakaş
@eminekarakas
Lütfen mesaj atmayın..
Kamu
495 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
112 syf.
·
Puan vermedi
Hüseyin Rahmi Gürpınar - Şık
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın ilk romanı Şık Ahmet Mithat Efendi'nin kurduğu günlük bir gazete olan Tercüman-ı Hakikat'te yayınlanarak göstermiş kendisini. Mithat Efendi'nin ilk başta bu satırların Hüseyin Rahmi'nin kaleminden çıkmış olduğuna inanmayıp sonrasında bunun doğruluğunu görmesi ve böylece gazetede yer almasıyla kendini gösteren bu romanın kapağını açtığımız zaman Batılılaşmaya özenip hayatını o yönde devam ettirmeye çalışan bir genç ile karşılaşıyoruz. Gürpınar Batı hayranlığı ve bu aşırılığın olumsuz sonuçları başta olmak üzere birçok toplumsal olguyu da hissettiriyor satırları arasından. Mizahi bir dille yanlış batılılaşma konusunun ele alındığı bu kitaptaki vurgu yapılan konular yıllar geçse de güncelliğini kaybetmeyecek türden. Okurken günümüzle eşleştirme yapıp hayali hakikate dönüştürmek de mümkün görünüyor benim hissettiğim ve böylece Şık'taki hayali karakterler hakikatle örtüşen bir yapıya da bürünüyor. O günün şartları düşünülüp okunduğu zaman düşündürürken gülümseten bir roman.
Şık
ŞıkHüseyin Rahmi Gürpınar · Kapra Yayıncılık · 20213,009 okunma
Reklam
590 syf.
·
Puan vermedi
O ki güldür, o ki sevgilidir.
Hz İbrahim (a.s) döneminde yaşayan bir bülbülün dilinden Hz. Muhammed'in (sav) hayatının okuyucuya aktarıldığı roman tarzı bir siyer. Allah'ın elçisinin yaşadığı sürece ve omuzlarına yüklenen görevle birlikte karşılaştığı zorluklara, adaletsizliklere, hakaretlere karşı insaniyet, adalet ve sevgiyle harmanlanmış hayatı. Diken yaraları, göz yaşları ve kan damlaları içinde açan en güzel gül hakkında yazılmış kitabın yüreğime dokunan satırlarında hâkla batılın karşı karşıya geldiği dönem gözler önüne seriliyor. Mekkeli anneler, Mekke'de diri diri toprağa gömüleceğini bilen ve her gece bu düşünceyle yatağında kıvranan kız çocukları, türlü türlü eziyet ve işkenceyle karşılaşan Müslümanlar, iftiraların karşısında kalmış Aişe, Peygamber Efendimize karşı saygısızlıklar ve daha bir sürü içe dokunan olay. Bir bülbül olup gül kokusunu takip ettiğim içime işleyen,bazen gözlerimi dolduran bazen de yüzümde tebessüm bırakan ve mutlak okunacaklar arasında yer alması gerektiğini düşündüğüm bu siyerin sayfaları arasındaki yolculuğumda yorumumun devamını alıntılara bırakıyorum: "Ölüm hak, hayat boş ve geçicidir. Ne yazıldıysa alnımıza, başa gelicidir. İnsanlar er veya geç Allah'a döner." "Gülümsemek varken insan neden kaş çatsındı ki?" "İçi başka dışı başka insanlardan uzak durmak gerekir."
Bülbülün Kırk Şarkısı
Bülbülün Kırk Şarkısıİskender Pala · Kapı Yayınları · 202010,4bin okunma
126 syf.
·
Puan vermedi
J. Steinbeck bu eserinde hayallerini gerçekleştirmek için bir çiftlikten başka bir çiftliğe giden, siyah ve beyazın zıtlığında, birbirinden tamamen farklı karakterde ve görünüşte olan George ve Linnie'nin hikâyesini ele almış. İki dostun hikâyesini bizlere sunarken bir yandan da günümüz dünyasının gerçeklerini yani yoksulluğu, zenginliği ve ırkçılık kavramlarını serpiştirmiş satır aralarında. Hayaller, insanların içinde zorluklara katlanmayı, mücadele etmeyi ve umut kavramını barındırır. Sadece insanlar için değil aslında canlılar için demek daha doğrudur; çünkü fare peynire ulaşmak için, insan aklındaki güzelliklerle buluşmak için zorluğu göze alır. Bazen ne fare peynire ne de insan hayallerine ulaşır; fakat bu umudun ışığını yok etmez aksine daha da güçlendirebilir. George ve Lennie'nin, aynı hayalin peşinde birbirlerini olduğu gibi kabul eden iki karakterin yaşadıklarıyla buluştuğum eserin son sayfalarında hüzün kapladı içimi kitabı kapattığımda ise aklımda tek bir cümle takılı kalmıştı: "Üzülme. İnsan bazen mecbur kalır."
Fareler ve İnsanlar
Fareler ve İnsanlarJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 2023171,4bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
460 syf.
·
Puan vermedi
İnsan önce kendine acımalı.
Merhamet ve acıma duygusunun etrafında dönen Zweing eserinde, bu duyguların aşırıya kaçmasının da yanlış durumlara yol açacağını görüyoruz. Sorumluluğunu almayacağınız davranışların içine katmayın merhamet duygusunu diyor kitap bizlere. Birilerine acımadan önce kendisine acımalı diyor ve kendi kendimi sorgulamaya teşvik ediyor beni. Her bir karakterin psikolojik durumu derinlemesine verilmiş Zweing'in okuduğum ilk uzun eserinde, yürüme yetisini kaybeden Edith'in Teğmen Hofmiller'e olan karşılığı olmayan sevgisini görüyoruz. Karşılıksız bu sevgiden çok acıma duyusuyla birleşen zoraki sevgi acı veriyor Edith'e fikrimce ve dönüşü olmayan bir karara sürüklüyor onu. Duyguların çemberinde dönen bu eseri okumanı tavsiye ediyor ve birkaç alıntı ile sonlandırıyorum yorumumu: Planlı ve sıradan olan her şey aşka yabancıdır. Başkasına yardım etmek muhteşem ve gerçekten önemli olan tek şeydi. Kaderin yaraladığı kişi sonsuza kadar hassas davranır. İnsanın vicdanı hatırladığı sürece,hiçbir hata unutulmuş değildir.
Sabırsız Yürek
Sabırsız YürekStefan Zweig · Can Yayınları · 20166,1bin okunma
480 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Sevginin sevgisizliği.
Sevgi, kıskançlık, kin ve nefret duygularının harmanlandığı Emily Bronté eseri ile karşınızdayım. Sevginin bağımlılık derecesine ulaştığı bu kitapta karakterimiz olan Heatchliff küçüklükten itibaren hor görülme, aşağılanma ve sevgisizlik gibi olumsuz durumlarla karşı karşıya kalıyor. Bu durum onun içinde sevginin tomurcuklanmasını engellemekle birlikte kin tohumlarını atıyor kalbine. Sevginin aşırılığını görüyoruz onun davranışlarında; fakat bu sevgi nefrete dönüşmüş bir bağımlılıktan başka bir şey gibi fotoğraflanmıyor benim gözüme. Ölümle sona erecek bir intikam duygusunun kokusu geliyor satırlardan. Ömrünü kötü duygularla karartmak ne kadar faydasız gelse de kulağa, eser de bunun canlı örneği gibiydi benim için. Sevginin sevgisizliğini hissettiren Bronté'nin ilk ve tek eserinin yorumu dökülürken kalemimden güzel sevmenin ve eğer olmuyorsa bir şeyler, bırakmayı da sevmenin bir parçası gibi kabul görmeyi bilen bir insanlık diliyorum dünyaya.
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë · Koridor Yayıncılık · 201642bin okunma
Reklam
261 syf.
·
Puan vermedi
Sineklerin Tanrısı
William Golding'in üne kavuşmasına öncülük eden bu eser kendilerini birdenbire ıssız bir adada bulan farklı yaşlarda çocukların serüvenini anlatıyor gibi bir izlenim verse de derinine bakıldığında hayatın gerçekleriyle örtülü bir hikâyedir. Güç, ele geçirme, hâkimiyet,egemenlik, eşitlik, adalet, iyilik, kötülük gibi kavramların sesleri sayfaların arasından okuyucuyla buluşur. Kitabın asıl karakterlerinden olan Ralph ve Domuzcuk'un tanışmasıyla başlıyor satırlar ve Ralph oylama ile şef seçiliyor; fakat oradaki çocuklardan biri olan Jack bu durumu kabullenemiyor. Her fırsatta kendisi ön plana çıkmak istiyor. Çocuklar arasında yaşanan bu çatışma bizi düşünce özgürlüğüne bağlı ortaya çıkan demokratiklik ve zorbalıkla hâkimiyeti elinde tutmak kavramlarına yönlendiriyor. İnsanların içindeki iyi ve kötü anlatılıyor. Kısacası keyifle okuduğum bu Golding kitabı çocukların ada macerası gibi bir adlandırmadan daha fazlasını düşündürdü bana. Okuma listelerinde yerini alması gereken keyifli klasiklerinden biri diyorum ve birkaç alıntı ile yorumumu tamamlıyorum: ‌🪶 "En büyük düşünceler, en basit olanıdır." ‌🪶"Her şey iyiydi eskiden, güler yüzlü ve dostçaydı her şey." ‌🪶"Düşünce değerli bir şeydi."
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080,1bin okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
Ölüm.
"İnsan; bir varmış, bir yokmuş." desek bu normal bir durum olarak yer etmiştir zihinlerde, peki ya "Ölüm; bir varmış, bir yokmuş." desek? Varlığına alışılan olguların yokluğu bazen karmaşaya neden olur ki bu yok oluş ölüm gibi hayatın ekseninde yer alan bir durum ise kaos ortamı getirecektir. Her şey "Bir ülke yeni şartlara ne kadar uyum sağlayabilir ki?" düşüncesinin önderliğinde ortaya çıktı. Ölüm ortadan kayboldu. O ülkede artık kimse ölmeyecekti. Alışılanın dışına çıkılması da uzun vadede sorunlar silsilesini oluşturdu. Ölüm... Aileni, arkadaşlarını, kısacası sevdiklerini bulabilecek, sende üzüntü oluşturabilecek ölüm ortadan kayboldu; ama normal olanın ölümün olması gerektiği de çok geçmeden anlaşıldı. Kısacası hayatın devam etmesi için doğum gibi ölümün de gerekli olduğu bir kez daha doğrulandı bu eserle. Ve ölüm tekrar geri döndü. Hem de yeni bir uygulamayla döndü insanların hayatlarına. Ölüm zamanlarını zarflarla göndererek geri dönüş yaptı. Evet, yanlış okumadınız ölüm tarihlerini göndererek dedim. Düşünelim bir kere. Ölüm tarihinizi biliyorsunuz. Ne yaparsınız? Yapacak onca iş, üzüntü veren durumlar, borçlar, ödemeler... Hangisi umrunuzda olur öğrendiğiniz andan itibaren? Her an diken üzerinde yaşamaz mı insan? Yaşar gibi hisseder mi orası da ayrı bir muamma. Sonuç olarak okuduğum satırlar da gösteriyor ki: Yaşamın döngüsü bozulursa, tüm dengeler bozulur. Her şeyin olağanı vardır ve her şeyin fazlası zarardır. Yaşamın bile.
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
Ölüm Bir Varmış Bir YokmuşJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 202011,8bin okunma
558 syf.
9/10 puan verdi
"Elveda Güzel Vatanım".. Şehsuvar'ın tarih sahnelerinde bir fedai olarak yer alışını ve kızıl saçlarıyla güneş misali yüreğinde sımsıcacık duygular oluşturan Ester'in uzaklığına kendini mahkum edişini buluşturuyor bizlerle. Edebiyat sevgisini de, yazar olma isteğini de bırakıyor Şehsuvar Selanik'te Ester ile birlikte. Mektupların oluşturduğu eser hem geçmiş dönemlerin esintilerini hissettiriyor, hem de pişmanlıkları, sevgiyi, kararlarımızın getirdiği sorumlulukları, güç uğruna değişen insanları ve dahasını.. Güçlü olan, zaman geliyor kaybediyor o zalimlikle buluşturduğu gücünü, güçsüzlükten yavaş yavaş kurtulup güçle ayağa kalkan ise eserde yerini bulmuş olan "Zalimin en büyük başarısı, zulüm ettiklerini kendine benzetmesidir." sözüyle bütünleşmişcesine devam ediyor hayatına. Yıkılan Osmanlı İmparatorluğu'na ve yeni filizlenen genç Cumhuriyet'in ilk zamanlarına rastladığımız bu eser hüzünle kopup gelmiş gibi bir his ile götürüyor sizi o yıllara, savaşlara, özgürlüğe, vatana, kaybedişlere ve en güzel kazanımımız Cumhuriyet'e...
Elveda Güzel Vatanım
Elveda Güzel VatanımAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201511,6bin okunma
430 syf.
10/10 puan verdi
Kitapta yer bulan iki önemli kavramdan birisi: Savaş. Beş harfin doğurduğu bu kısacık kelimenin yaşattıkları da, kaybettirdikleri de bir o kadar büyük ne yazık ki. İki taraf arasındaki kavgadan nasibi alan masum canlar.. Kadın, çocuk, erkek, genç, yaşlı... Her biri farklı, birbirini belki tanıyan belki de tanımayan bu insanların buluşturan ortak nokta ise ölüm. Diğer taraftaysa; evliliğe zorlanan, ışıkları sönmeye mahkum edilmiş binlerce yıldız. Biz bu hikâyede, sadece Meryem ve Leyla'yı tanıyoruz; ama onlar gibi milyonlarcası var yeryüzünde.. Kendi kararlarıyla kendi hayatlarını oluşturmalarına izin verilmemiş yıldızlar. Yıldızlar ki onlar uçsuz bucaksız gökyüzüne bakıp, hâlâ umutlarını korumaya çalışıyorlar belki. Çünkü kişi varlığını sürdürdükçe, umut da peşini bırakmıyor. Büyük, küçük, hatta bir su damlası kadar bile olsa, sabretmesine yardımcı, hayatında açmayı bekleyen bir umut çiçeği, her daim yanında kişinin. Yaşamın bir parçası çünkü umut etmek; mutluluk, üzüntü, ölüm gibi.. Meryem'in de, Leyla'nın da ve daha nicelerinin de içinde barınan, görülmez, elle tutulmaz; ama hissetmesi güçlü bir bağ.. Umut... İlk sayfalardan, son sayfalara ulaşıncaya kadar kapalı perdelerin arasından, karanlık bir odaya sızmayı başaran güneş ışınları gibi yer buluyor satırlarda. Hayalleri, gerçeklikle buluşan, kendi yörüngesinde ilerleyen, güçlü, parlak ışıklar saçan yıldızların artması ümidiyle...
Bin Muhteşem Güneş
Bin Muhteşem GüneşKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2020100,5bin okunma
163 syf.
10/10 puan verdi
Yarım kalmışlıklar desek doğru olmaz mı?
"Kürk Mantolu Madonna" Sürekli elime alıp alıp bıraktığım kitap. Okumanın da zamanı varmış demek ki, en doğru anda sana bir okuma hissi gönderilecek gibi bir zaman. Kitapta anlatılanlarla kendinde bir bağlantı bulabilirmiş insan. Yaşar gibi okurken ve bazen de yaşadığına denk geldiği bir benzerliği okurken, işte tam bu an hisleri
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021314bin okunma
Reklam
127 syf.
10/10 puan verdi
Hâkikat doğacak güneştir, inan! "Acımak" bir günlükle belirtiyor bize yanlışın ardında saklanan gerçekleri, asıl düşünülenin aslında gerçeğin kendisi gibi görünmekten ibaret olabileceğini.. Ve düşünüyorum tekrar sorular silsilesinde ben.. Gerçek olarak görüp inandıklarımız, sandığımız kadar gerçeklik barındırıyor mu acaba? Gerçek olana mı inananıp yolumuzu çiziyoruz, yoksa bize gösterilmek istenenin içinde mi kaybolup gidiyoruz? Bir an durup düşünsek, bir şeyleri sorgulamak ihtiyacı hissetsek kabule yönelmeden, belki farklı bir yoldan ulaşacağız aynı sona; fakat farkı olacak elbet ki o fark giderken rastladığımız dikenlerin yerini açan çiçeklerin alması.. Bir insan ve onun hakkında söylenenler.. Söylenenler ki hep aleyhte.. Kötü, çirkin ne var ise yüklenmiş üstüne. Kendisine sorulmaya bile gerek görülmemiş hükmü verilmiş bir beşer, belki sorulsa anlatacak içini dolduran hüznü, bir el bekliyor kalkmak için bulamayıp kuvveti kendi bedeninde, elinden tutmasına bile gerek yok dinlesin yeter; fakat dinlemekten daha kolay geliyor söylemek, yargılamak; ama unutulan bir şey var.. Sabahın sonunda gece gelir, bu açıktır ve bilinir; lakin unutuluyor zamanı bilinmez doğrunun da gelip yanlışın üzerinde gözükeceği.. Hafızalarda yer etse belki durumlar onaylanmadan düşünülür üzerinde.. Ah bir düşünülse.. Düşünülse, en aklın almadığının bile doğru olarak gelip yanlışı çürütebileceği keşke, keşke...
Acımak
AcımakReşat Nuri Güntekin · İnkılap Kitabevi · 200239,2bin okunma
142 syf.
10/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
İlk kez ortaokulda okuduğum "Eşref Saat" eseriyle şimdi daha farklı anlamlandırmalar ile yeniden buluştum. Farkına varmadan okuduğum çok şey olmuş o yıllarda, zaman geçtikçe satırlarda gizlenmiş sözcükleri görmek için bir daha ele almak gerekmiş anladım. Çocuk aklı ile anlaşılmayanlar bugün geldiğinde tecrübelerle birleşince bir şeyler
Eşref Saat
Eşref SaatŞevket Rado · Bilge Kültür Sanat · 20232,879 okunma