Mezarlık çocukları, meydandaki çeşmenin çevresindeki ağaç gölgelerinin altında birikmiş gülüşüyorlardı.. Oğlanlar mezarların mermer çerçevelerine oturmuş şakalaşırken, kızlarda ölü yakınlarının bıraktığı çiçeklerin kafalarını koparıp birbirlerinin saçlarını süslüyordu.. Bazıları okula gidecek yaşa gelmemiş, bazıları okula hiç gitmemiş, bazıları da
Hayat cümlelerden ibarettir ‘’Seni seviyorum’’ en klasik ve yerine göre en anlamlı cümle olabilir ama çok eskidi.
Eskittiler belki de…
Çok heyecan vermiyor bana. Orijinal şeyleri seviyorum benben
. Mesela ‘’alışveriş bir yana sen bir yana’’ demeli…
Çok büyük acılar var ve hepsi anlık.
Acı zaman geçtikçe azalan bir şey ama bunun zamanla bir ilgisi yok.
Kalp inanıyor, hafıza kabul ediyor. Gitti diyorsun kendine ve inanıyorsun.
Godot’yu Beklerken’i ilk kez NTV’de Önce Söz Vardı isimli programı izlerken duymuştum. Uzun süredir tiyatro eseri de okumamıştım ve bu şekilde kitaba başladım. Kitap kısa bir eser 124 sayfa ve ve iki perdeden oluşmakta. Samuel Beckett ilk postmodernislerden olarak anılıyor ve absürd tiyatronun en önemli yazarlarından ayrıca 1969 yılında da Nobel
Hayat cümlelerden ibarettir ‘’Seni seviyorum’’ en klasik ve yerine göre en anlamlı cümle olabilir ama çok eskidi. Eskittiler belki de… Çok heyecan vermiyor bana. Orijinal şeyleri seviyorum ben. Mesela ‘’alışveriş bir yana sen bir yana’’ demeli…
Hayat cümlelerden ibarettir ‘’Seni seviyorum’’ en klasik ve yerine göre en anlamlı cümle olabilir ama çok eskidi. Eskittiler belki de… Çok heyecan vermiyor bana. Orijinal şeyleri seviyorum ben. Mesela ‘’alışveriş bir yana sen bir yana’’ demeli…
“Bana sorarsan kütüphanene dön. Yani kitap ol. Aydınlan ve aydınlat.”
[Cemil Meriç]
Şu sıralar gündemi takip etmek, Cehennemle irtibat halinde olmak gibi...
Ölüm var,
Şiddet var,
İsyan var...
Kaos var.
Kendi sınırlarımızı aşmışlığın verdiği hadsizlikle ilerliyor, ilerledikçe de bu kan kırmızı pistte açık ara farkla göğsümüzü kana
“Bana sorarsan kütüphanene dön. Yani kitap ol. Aydınlan ve aydınlat.”
[Cemil Meriç]
Şu sıralar gündemi takip etmek, Cehennemle irtibat halinde olmak gibi...
Ölüm var,
Şiddet var,
İsyan var...
Kaos var.
Kendi sınırlarımızı aşmışlığın verdiği hadsizlikle ilerliyor, ilerledikçe de bu kan kırmızı pistte açık ara farkla göğsümüzü kana buluyoruz.
Kitabın ismini alan "huzursuzluk" kitabın sonuna doğru daha yoğun bir şekilde hissettiriyor kendini. Bir çırpıda yazilip bitirilmek istenen bir kitap gibi görünme sebebi tamamen adından gelmekte.
Her dine her mezhebe değiniliyor. Sözde din uğruna, inanış uğruna, vahşeti sıradan kılan yaşanmışlıkları, yaşadıkları coğrafyada özellikle kadınların maruz kaldığı işkenceleri anlatıyor kitap.
Hikâye bir gazeteci olan İbrahim'in çocukluk arkadaşı Hüseyin'in ölümü ve bu ölümle Mardin'e gitmesi ve karşısına ilginç olayların çıkması ile başlıyor.
Beni en çok etkileyen kısmı bir çoğunuzda olduğu gibi Nergis ve Hüseyin'in ölürken kullandıkları o üç kelime oldu: "Ben bir insandım." Benim için kitabı en anlamlı kılan cümlelerden oldu.
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201799,2bin okunma
Kasım1943-Şubat1944 yılları arası kaleme alınmış güzel bir eser. Okurken bir çizgifilmi de andıran kitap son derece anlamlı mesajlarda içermektedir. Şüphe yok ki en anlamlı cümlelerden birisi "BÜTÜN HAYVANLAR EŞİTTİR AMA BAZI HAYVANLAR ÖBÜRLERİNDEN DAHA EŞİTTİR." Olmuş. Eseri okurken kendi kişiliğinizin olmaması gereken yönlerinede rastlayacağız bir eser.
Okumanızı tavsiye ederim. Ve buna benzer kiralar okuyan arkadaşlardan tavsiye bekliyorum.
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020245,6bin okunma
“Nasıl bir yaratıktır insanoğlu! Ne soylu bir zeka! Ne sonsuz yetenekler! Ne anlamlı ve hayran olunası bir beden ve tavırlar! Nasıl da meleksidir davranışları! Ne tanrısal bir kavrayış! Dünyadaki güzellik, hayvanların en yücesi!”
- Shakespeare
Evet, incelemeye Shakespeare’in türümüzü öven cümleleriyle başladım. Bana göre tüm bu övgülere kaynak