Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
264 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
2. dünya savaşında ailesinin savaştan uzakta kalmasını istediği için çocuğunu güvenli bir yere emanet eder. Ancak çocuğa bakan kadın bir süre sonra ölünce çocuk için gerçek savaş başlamıştır. Renginden dolayı gittiği her yerde eziyet ve işkence görmektedir. Gördüğü işkenceleri okumak bile o kadar zorladı ki beni. Gittiği yerlerde gördüğü iğrençliklerle artık anne ve babasının bıraktığı o küçük çocuk olmaktan çıkmış ve başka bir kimliğe bürünmüştür. Okumakta zorlandığım ender kitaplardan biriydi. Bazı bölümleri okurken midem bulandı. Beni en çok etkileyen bölüm ise " (spolier) toplama kamplarında esir alınmasınlar diye çocuklarını trenlerden dışarıya atılması" Psikolojinizin iyi olduğu zamanda okumanızı tavsiye ederim
Boyalı Kuş
Boyalı KuşJerzy Kosinski · E Yayınları · 20184,596 okunma
KUSS BİN SÂİDE'NİN HUTBESİ
"Ey insanlar! Geliniz, dinleyiniz, dinlediklerinizi belleyiniz ve ondan faydalanınız, ders alınız. Gerçek şudur ki, yaşayan ölür; ölen yok olur. Olacak olur, yağmur yağar, otlar biter, çocuklar doğar, analarının babalarının yerini tutar. Sonra hepsi mahvolup gider. Olayların ardı arkası kesilmez, birbirini takip eder. Kulak veriniz, dikkat
Reklam
Bir sabah penceresine kondum beyaz bir güvercin olarak. Yatakta dizlerinin üzerine koyduğu bir deftere bir şeyler yazıyordu. Günlerdir yıkanmamış saçları keçeleşmişti Penceresi güçlükle nefes alıyormuş gibi açıktı. Ağzım sevgi sözcükleriyle doluydu ama konuşamıyordum. Silkindim, birkaç küçük tüy düştü yere, başını kaldırdı, birkaç saniye kıpırdamadan, hayretle bana baktı. Kalkmaya, bana doğru hamle yapmaya hazırlanırken uçtum. Sonraki gün babaanneme Akdeniz gelip pencereme kondu, dedi. Oydu eminim. Bembeyazdı. Geçen gün de sabah erkenden bahçeye çıktım, içimden bir ses fazla uzakta olmadığını söyledi. Sonra iki metre ötede onu gördüm. Baykuştu, sarı gözlerini dikmiş bakıyordu. Göğsünü gururla kabartmış, konduğu dalı pençesiyle sıkıca kavramıştı. Buralarda geziniyor. Dün sabah da onu salıncağın oturağında yakaladım. Karga taklidi yapıyordu! Doğrudur, dedi babaannem. Aklı fikri evinde kalmıştır. Kuğu olur, kuş olur gelir, o artık melektir.
Sayfa 174Kitabı okudu
-Küçük bir çiçek yaratmak çağlara malolur. -Bağlayanları lânetle. Gevşetenleri kutsa. -En iyi şarap en eskisidir, en iyi su en tazesidir. -Dualar toprağı sürmez! Şükürler ekin biçmez! -Hazlar gülmez! Kederler gözyaşı dökmez! Baş Soyluluk, kalp Merhamet duygusu uyandırır, cinsel organlar Güzellik, eller ve ayaklar Orantı. -Kuş için hava, balık için deniz neyse, aşağılık kişi için de hor görme odur. Karga her şeyin siyah olmasını diledi, baykuş ise beyaz.
Sayfa 21 - Epub
Beyaz Ölüm Kuşları Sonra bir gün anneler de ölür Böcekler ve kertenkeleler ölür Boşalır suyu havuzun kum seddi yıkılınca Sivrisinekler ve kağıttan kayıklar ölür Sonra o gün çocuklar da ölür
...12. Yüzyıla gelindiğinde, kağıt yapımı Suriye’de belli başlı sanayilerden biri olmuştu ve değişik boyut ve ağırlıklarda kağıt yapılıyordu. Belki de bunların en naziği el- Kalkaşandî’ye göre yalnızca üç “parmak” genişliğinde (yaklaşık 6-7 cm) ve muhtemelen 9 cm kadar bir uzunlukta ince hafif bir tabaka olan Varaku’t-Tayr’dı. (Kuş kanadı). Nureddin Zengi, haçlı seferleri sırasında haberleşmek için posta güvercinleri kullanmıştı. Bu uygulama, 13. ve 14. Yüzyıllarda Suriye ve Mısır’ın tek ülke sayıldı Memlük sultanları döneminde de sürdü. Suriye’de aralarında üç normal posta istasyonu uzaklığı kadar mesafe olan güvercin istasyonları kuruldu. Bu hafif kağıdın küçük tabakalarına yazılan bir mesaj, kuşun uçuşunu engellememek için onun sert tüylerinden birine iliştiriliyordu. Kuş bir istasyona vardığında, mesaj çıkarılıyor, başka bir kuşun kanadına bağlanıyor ve bir sonraki istasyona gönderiliyordu. Son güvercin, Sultanın Kahire kalesi içindeki sarayına ulaştığı zaman, bir görevli kuşu ulak servisinin başına götürüyor, o da mesajı çıkarıp okuyordu. Sultan, böylece eyaletlerden günlük raporlar alıyordu.
Reklam
Saat 2,30. Kocatepe yanık ve ihtiyar bir bayırdır, ne ağaç, ne kuş sesi, ne toprak kokusu vardır. Gündüz güneşin, gece yıldızların altında kayalardır. Ve şimdi gece olduğu için ve dünya karanlıkta daha bizim, daha yakın, daha küçük kaldığı için ve bu vakitlerde topraktan ve yürekten evimize, aşkımıza ve kendimize dair sesler geldiği için kayalıklarda şayak kalpaklı nöbetçi okşayarak gülümseyen bıyığını seyrediyordu Kocatepe'den dünyanın en yıldızlı karanlığını.
MUTLU AŞK YOKTUR İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an Mutlu aşk yoktur Hayatı bu, silahsız askerlere benzer Bir başka kader için giyinip kuşanan Ne
Suskun
Sus, kimseler duymasın. Duymasın ölürüm ha. Aydım yarı gecede Yeşil bir yağmur sonra... Yağıyor yeşil. En uzak, o adsız ve kimselersiz, O yitik yıldızda duyuyor musun?
Suskun Sus, kimseler duymasın. Duymasın ölürüm ha. Aydım yarı gecede Yeşil bir yağmur sonra… Yağıyor yeşil. En uzak, o adsız ve kimselersiz,
Reklam
KISSADAN HİSSE...
Bir göçmen kuş sürüsünden ayrı güneye doğru uçuyormuş. En sonunda küçük kanatları soğuğa yenik düşmüş ve tarlanın ortasına düşmüş. Oradan geçen inek, zavallı kuşun üzerine dışkılamış. Göçmen kuş, dışkının verdiği sıcaklıkla kendine gelmiş ve neşe içinde ötmeye başlamış. Ötmesini duyan bir kedi onu dışkının içinden çıkartıp midesine indirmiş. Bu hikâyeden çıkarılacak ders, her kötülük gibi görünen iş, sana iyilik olarak dönebilir, her iyilik olarak görünen iş, sana zarar verebilir. Bakış açını genişletirsen gerçeği görebilirsin
Cennet Bahçesinde…
“Bana şehirdeki en değerli iki şeyi getir,” dedi Tanrı, Meleklerinden birine; Melek de ona kurşun kalbi ve ölü kuşu getirdi. “Doğru olanı seçtin,” dedi Tanrı, “çünkü Cennet Bahçemde bu küçük kuş sonsuza kadar şakıyacak, altın şehrimde de mutlu prens beni övecek.”
Sayfa 10 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Garip ama Tweet'e benziyor (Cıvıldamak), Twitter (Cıvıldayan-Cıvıltı)
...Gazete hiç öyle matah bir şey değil. İnanmayacaksınız gene ama ufak saksağan demek yeminle öyle Venedik dilinde ki eskiden İtalyancanın lehçesi değil kendi başına bağımsız bir dil sayılırdı gaza saksağan gazeta saksağancık. Bir kere Venedik Cumhuriyetinin en küçük bakır para biriminin argodaki adıymış ikincisi 1539dan itibaren Venedik hükümetinin çıkardığı aylık haber bülteninin adı. Fiyatından ötürü mü öyle demişler kuş gibi cak cak ötmesinden dolayı mı belli değil.
"Dili yumuşaktır. Suyu yalayarak içmez. Elleri pençesizdir. Köpekdişleri diğer dişlerden yüksek değildir. Gözü, etoburlarda olduğu gibi karanlıkta görmez. Canlı hayvan kokusunu uzaktan almaz. Bırakılsa, uzayan tırnaklarıyla en küçük bir kuş ya da hayvanı bile parçalayamaz. Kolayca ağaca tırmanıp meyve toplayabilir. Ama sıçrayarak vahşi hayvanları koşarken yakalayamaz. Çiğ veya kokmuş eti yiyemez."
Yapı Kredi Yayınları - II. Kısım - İnsanın Doğal Besini - Cannes, 22 Aralık 1926 - İnsanın:
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.