Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Gerçek şu ki, sadaka veren erkekler ile sadaka veren kadınlar ve Allah (c.c)'a güzel bir borç verenler, onlar için kat kat arttırılır ve cömertçe verilecek bir ecir de onlarındır!" Hadid Süresi 18. Ayetin Meali
Sayfa 372 - Kültür ve turizm bakanlığı
"Bizim gibiler, çiftlikte çalışan erkekler yeryüzündeki en yalnız erkeklerdir. Onların ailesi yoktur. Kendilerini hiçbir yere ait hissetmezler. Bir çiftliğe gelir, çalışır, biraz para kazanırlar, sonra kasabaya gidip kazandıklarını birkaç saat içinde harcarlar, bir de bakarsın ki yeniden yola düşmüşler, başka bir çiftliğin kapısını çalmak için. Hayattan hiçbir beklentileri yoktur onların." Lennie'nin yüzünü mutlu bir ifade kaplamıştı. "Evet, evet bu işte. Şimdi de bizimle ilgili yeri anlat." George anlatmaya devam etti. "Ama biz onlar gibi değiliz. Bizim bir gelecek planımız var. Söylediğimizi dinleyen, bize önem veren biri var yanımızda. Gidecek başka bir yerimiz olmadığı için bir barda oturup burnumuzu viski bardağına sokmak zorunda değiliz. Onlar hapse girseler tek başlarına çürürler orada, bir arayanları olmaz. Biz onlar gibi değiliz." Lennie araya girdi. "Biz onlara benzemeyiz! Peki neden? Çünkü... Çünkü sen varsın benim yanımda ve ben varım senin yanında, bu yüzden işte..."
Reklam
Hepimizin keşfedilmemiş aşk korkuları vardır ve biz genellikle var olduklarının farkında değilizdir; ta ki aşık olana kadar. İşte o zaman, kendi sevilebilirliğimiz sorusu yüzeye çıkar: Başımıza gelen, yaşadığımız aşkı hak ediyor muyuz?
Erkekler bazen ne kadar basit oluyorlar... Zannediyorlar ki, bir erkeğe karşı hiddet, hatta nefret duymaya başlayan bir kadın, hemen başka erkekler bulup boyunlarına sarılmak ister...
Sayfa 220 - YKYKitabı okuyor
Anadolu tam çeşitli milletler tarafından parçalara ayrılırken Mustafa Kemal Atatürk ortaya atılıyor ve kaderine bırakılmış bir milleti canlandırıp büyük bir savaşla Anadolumuzu, vatanımızı bize tekrar kazandırıyor. O yalnız bize vatanı kazandırmakla da kalmıyor. Osmanlı Devleti'nin yok olmasına neden olan bütün geriliklerden kurtarıp, çağa uygun bir Türkiye Cumhuriyeti yaratıyor. Bu Cumhuriyet'in en önemli olgularından biri de kadınları çarşaflardan, örtülerden kurtarıp onlara erkekler gibi insan olma hakkını vermesidir. Anadolu'nun eski çağlarına ait okuduğumuz belgelere göre, o çağlarda Anadolu kadını özgürdü. Onlar erkekleriyle el ele, kol kola çalışmış, ticaret yapmış, dokuma dokumuş, tarla sürmüş, ama ona "sen bir malsın, sana istediğimi yaparım, ister döverim, ister kapı dışarı atarım" denmemiş. Ta ki, İslamiyete girinceye kadar.
Ünlemler iyi olmuş
Ah biz zavallı kadınlar! Biz evlendiğimizde sanıyoruz ki bir koca, bir yoldaş alıyoruz. Halbuki erkekler bize o gözle bakmıyorlar. Onların evlendiklerinde eşlerine verdikleri değer, satın alacakları bir beygir veya bir arabaya verdikleri değerden azdır. Evet, hakları var ya. Çünkü bir beygir alacaklar, eğer iyi çıkınazsa yine satmaya mecbur olacaklar. Belki de aldıkları fiyata bile satamayacaklar. Zarar etme korkusu var. Fakat karıları iyi çıkmazsa (!) tabiatları uyuşmazsa (!) hiçbir zarar etmeksizin onları bırakırlar. Başkalarını, daha iyilerini (!) alırlar. İşte bizi hayvan yerine bile koymazlar.
Sayfa 61
Reklam
Ah biçare kadınlar, neler çekermiş! Biz erkekler onları kukla değerinde kullanıyoruz. Yolda serbest ve rahat yürümelerine mani oluyoruz. Bu ne rezalet! Ne küstahlık! Bir erkek tanımadığı bir başka erkeğe rastlasa yüzüne bakmaz, söz söylemez. Lakin tanımadığı ve daha önce görmediği bir kadına rastladığı anda gülerek yüzüne bakmaya, söz söylemeye başlar ve kovsalar bile yanından ayrılmaz. Demek oluyor ki biz , kadınları insan sırasına koymuyoruz. Kendimizi eğlendiemek için onların ruhunu sıkıyoruz. Serbest gezip dolaşmalarına ve eğlenmelerine mani oluyoruz. Ve bir taraftan da kendimizi onlara güldürüyoruz. Çünkü bazı kurnaz kadınlar var "Bu ne budala şeymiş, dur bununla biraz eğlenelim" diyerek bizi maymun gibi oynatırlar. Seyir yerlerinden evlerinin kapısına dek arabanın arkasından toz duman içinde götürürler. Ahlak ve adetlerimizi bilmeyen biri, bir kimseyi bu halde görse elbette "delirmiş" diyecek.
Sayfa 45
“‘Beni kimler mi ayıplıyor? Hiç şüphesiz, pek çok kişi... Ve bana doyumsuz da diyeceklerdir onlar. Ama benim bu konuda yapabileceğim bir şey yok: Huzursuzluk benim doğamda var; öyle ki zaman zaman o yüzden acı bile çekiyorum...” 'İnsanların huzur ve sükûnet içinde olmakla yetinmeleri gerektiğini söylemek yararsızdır, çünkü onlar hareket etmek için doğmuşlardır ve diledikleri canlılığı bulamadıkları takdirde onu kendileri yaratırlar. Milyonlarca kişi benimkinden bile daha durgun yaşamlara mahkûmlar ve hepsi de kaderlerine karşı sessiz bir isyan halindeler. İnsanların toprakla örttüğü nice hayat yığınlarında kim bilir ne denli isyanlar mayalanmaktaydı? Kadınların genellikle çok sakin olmaları beklenir ama hissetme konusunda onlar da erkeklerden farksızdır; onların da yeteneklerini çalıştırmaya ve çabalarını yönlendirebilecekleri bir alan edinmeye en az erkek kardeşleri kadar ihtiyaçları vardır. Onlar da kalıplaşmış yasaklardan ve mutlak durağanlıktan tıpkı erkekler gibi acı duyarlar. Daha ayrıcalıklı türdeşlerinin onların muhallebi yapıp, çorap onarmakla, ya da piyano çalıp nakışlı çantalar üretmekle yetinmeleri gerektiğini söylemesi ise, tam anlamıyla bir dar kafalılıktır. Şayet kadınlar geleneklerin onların türü için yeterli gördüğünden fazlasını yapmak ya da öğrenmek istiyorlarsa, onları yargılamak ya da onlarla alay etmek düşüncesizlikten başka bir şey değildir.”
Jane Eyre, Charlotte BronteKitabı okudu
Erkekler cinsel güçlerinden öylesine emin ve kendilerini öylesine etkileyici bulur ki, bir de "Benimle zevk almıyor mu!?" diye mi düşünecekler, yok canım!
Siz erkekler bir kere aşık olduktan ve acı çektikten sonra neden hemen hayata ve kadınlara küsüyorsunuz ?Yani bir tane travma yaşadınız diye neden Bütün Kadınlar düşmanınız oluyor?... Demek ki sizin sadece bir atımlık kurşununuz var. O kurşunu yakaladın, yakaladın. Yoksa o intikam çemberinde kahrolan diğer kadınlarla el ele tutuşuyoruz...
Reklam
Herkes kendi hayatını yaşıyor ve bunun karşılığında kendine çıkarılan faturayı ödüyordu. İşin acıklı tarafı şuydu ki insan tek bir hata için bir yığın ödeme yapmaya mecbur oluyordu. Hayatta öyle anlar vardı ki günaha veya toplumun günah saydığı şeylere duyulan tutku kişinin benliğine o kadar el koyar ki bedenin her lifi, beynin her hücresi sanki korkunç itkilerle ayaklanır. Böyle zamanlarda kadınlar ve erkekler istem bağımsızlığını kaybederler. Kendilerini bekleyen sona kurulu birer robot gibi ilerlerler. Seçme yetisi ellerinden alınmıştır. Bilinç ya öldürülmüş ya da sağsa yalnızca isyan etmeye cazibe katmak, inatçılığı şirin göstermek için yaşıyordur.
Çünkü karşısındakini de kendileri gibi sanıyorlar …
“Erkekler bazen ne kadar basit oluyorlar… Zannediyorlar ki, bir erkeğe karşı hiddet, hatta nefret duymaya başlayan bir kadın, hemen başka erkekler bulup boyunlarına sarılmak ister…”
Erkekler, dokunma açlığına özellikle hassas olabilir. Çalışmalar, erkeklerin doğumdan itibaren daha az kucağa alındığını ve kızlara göre daha az ilgilenildigini göstermektedir. Yetişkinler olarak erkekler, hassas dokunmalara kadınlara göre daha az yanıt verici görünmektedir; ancak görüyorum ki erkekler, bunun yoksunluğunu kadınlar kadar çekmektedir. Yine kültürel şartlanma (gerçek erkekler kucağa alınmaz) veya eğitim yoksunluğu (nasıl isteyeceklerini bilmemektedirler) nedeniyle erkekler kucaklanmayı istemezler. Ne zaman kadın danışanlarım erkeklerin cinsellikle kafayı bozduklarını söyleseler bunu düşünürüm. Eğer futbol sahası dışında dokunulduğum veya kucaklandığım tek yer cinsellik olsaydı; ben de öyle düşünürdüm, derim onlara.
Sayfa 169 - CK Yayınevi, 1. Baskı, Eylül 2015.Kitabı okudu
"Erkekler bazen ne kadar basit oluyorlar...Zannediyorlar ki, bir erkeğe karşı hiddet, hatta nefret duymaya başlayan bir kadın, hemen başka erkekler bulup boyunlarına sarılmak ister..."
Şimdilik görünen o ki erkeklerin en acil görevi, eril yönleri hakkında birbirlerinden bir şeyler öğrenmek. Benzer şekilde, kadınların da bilge yaşlı kadınlardan kadın olmak hakkında bir şeyler öğrenmeleri gerekiyor. Erkekler ve kadınlar, ancak kendi içlerinde rahat olduklarında birbirleriyle de rahat olabilirler.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.