Son zamanlarda okuduğum en güzel kitaplardan biriydi. 400 sayfa olması sizi korkutmasın her satırı özenle işlenmiş çok akıcı çok etkileyici. Birde başlarken ön yargı ile başlamayın(Ben biraz öyle başlamıştım) Çünkü Olaylar tahmin edemeyeceğimiz şekilde gelişiyor.
Bir tarafta iktidarın, bir tarafta çetelerin baskısı ile bölünmüş olan halkın yaşam mücadelesini anlatan bakış açınızı değiştirecek bir dönem romanı. 1 Ağustos 1894 ve 5 Ağustos 1894 tarihine kadar geçen beş günlük süre içinde gelişen olaylar ve değişen hayatlar
Çete lideri Kaspar ve takma ismi Ari olan biri (sonlara doğru kim olduğunu öğrendiğimde kalbim kırılmıştı) gizli gizli toplantılar düzenler. Devletin posta arabasını soymayı planlar. Sirapyan ise birkaç kez evlenmek isteyip de evleneceği kızların ölmesi ile lanetli olduğunu düşünmeye başlar. Bir süre sonra Aghavni ile evlenmesinin ise yine lanet yüzünden olduğunu düşünür. Çünkü Aghavni'nin yaptıkları ve yaşattıkları sınırları aşan şeylerdi. Farklı farklı halklarin iç içe geçmiş hayatları, sevgileri ve dostluklarının nasıl düşmanca ayrıştırıldığını göreceksiniz. Sonunda ise kahvede çıkan yangında ölen dört kişinin, yanarak ölmelerinden dolayı cenazelerinin tanınamamalari ve kimin imam tarafından kimin papaz tarafından defnedilecegine rastgele tahminde bulunularak karar verilip gömülmeleri, anlayana anlamlı bir noktaydı.