Ey konuşmanın ve ayrıntılı sözün âşığı!
Ey eski söz ustalarının kahreden gürzü!
Ey eski sözlerle eskiler satan zavallı!
Yeni bilgiden nasibin yoksa, yürü git işine.
Efendim astrolog Jane Bowles meditations for Woman who spend too much( çok harcayan kadınlar için meditasyon) adlı kitabında burçların alışveriş alışkanlıklarını inceliyormuş. Yazıda 12 burca mensup olanların alışkanlıkları yer alıyor. işte Bunlardan bazıları: Koç: Spor arabalardan spa üyeliklerine, Pahalı olan her şey koç burcunun ilgisini çeker. güzellik salonlarına üyelikler, sanat eserleri, spor ve şık giyim, seyahat paketleri. Koç burcu alışverişte sınır tanımaz Bowles nasihat ediyor: bütçenizi iyi hesaplayın, altından kalkamayacağınız borçlara girmeyin.
Ne nasihat ama! Burçların hepsini saymaya yerimiz yok. Görüldüğü üzere Sayın Bowles pahalı ürünleri burclara göre dağıtıvermiş. araya ufak ayrıntılar koymuş, Aman fazla harcamayın demiş. Yahu bunu bir parkta "Hanımm, uzat elini de bir falına bakayım" diyen şalvarlı,Roman kardeşimiz de söyler yani, hem de süsleyerek. Ayrıca şurası garip değil mi?
Dünyada her ferdin bir burcu var ama Yozgat'ın Şefaatli ilçesinin bir köyündeki Koç burcuna dahil kadınımız hangi AVM'ye gidip antika seçecek, işte burası meçhul Aslında pek de meçhul değil. Bu sayfanın Hedef kitlesi malum. Zaten sayfanın altında bir AVM'nin ilanı var: "Yıldızlar" kesişiyor! "Burcunuza göre alışveriş rehberi" diyor. Anlayın artık.
Eskiler bu fal merakını boşa çıkarmak için harika bir söz üretmiş "fala inanma, falsız kalma." Sıfıra sıfır elde var sıfır.
Eskiler öğretilerinin nasıl çarpıltıldığını... dinin cennete bilet kesen bir gişe haline geldiğini... askerlerin, Tanrı'nın kendi davalarını desteklediğine inanarak savaşa koştuklarını görselerdi dehşete düşerlerdi.
Sebep-sonuç zincirinin ilk halkasını bulma uğraşı insanoğlunun zihnine nakşedilmiş "Her şeyin bir sebebi vardır" anlayışının bir ürünü aslında. Evrimin bir sonucu olan bu anlayış o kadar yaygın ki eskiler bu mantık hatasına bir isim bile bulmuş: Post hoc ergo propter hoc. • Eğer evreni belirli kurallar çerçevesinde hareket eden bir mekanizma olarak göremezsek yaşayamayız çünkü. İnsanı kadere ve Yaratıcı Güç' e inanmaya iten de gene bu anlayış.