Hiçbir şey istemiyorum. Ve biliyor musun? Sadece ve sadece yeni bir başlangıç yapmak istiyorum. Sadece bir şeyi ufacık bir şeyi değistirmek istiyorum. Otobanda sağdan gitmek yerine bundan sonra soldan gitmek gibi. Evi sarıya değil de maviye boyamak gibi. Ne olursa. Yeter ki değişik bir şey yapalım.
"Bazı şeylerin gitmesine izin vermek işte bu nedenle çok önemlidir. Onları serbest bırakmak. Gevşek olanı kesmek. İnsanların hiç kimsenin işaretli kağıtlarla oynamadığını anlaması gerekiyor; bazen kazanırız ve bazen de kaybederiz. Hiçbir şeyi geri almayı bekleme, yaptıkların için takdir edilmeyi bekleme, ne kadar zeki olduğunun keşfedilmesini bekleme ya da aşkının anlaşılmasını. Daireyi tamamla. Gururlu, yetersiz ya da kibirli olduğun için değil, sadece artık onun senin yaşamında yeri olmadığı için. Kapıyı kapat, plağı değiştir, evi temizle, tozdan kurtul. Geçmişte olduğun kişi olmayı bırak ve şu anda kimsen o ol."
Ey açlık! Seni midemde, iliklerimde, kanımın yuvarlarında duydum. Ve sen, benim iyi, benim şefik ve rahim olan soyum, insan soyu, sen ebedi tokluğu fethedeceksin...
"Büyükler sayılara bayılırlar. Tutalım, onlara yeni edindiğiniz bir arkadaştan söz açtınız, asıl sorulacak şeyleri sormazlar. Sesi nasılmış, hangi oyunları severmiş, kelebek biriktirir miymiş, sormazlar bile. Kaç yaşında?, derler, Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası kaç para kazanıyor? Bu türlü bilgilerle onu tanıdıklarını sanırlar.
Deseniz ki: 'Kırmızı kiremitli, güzel bir ev gördüm. Pencerelerde saksılar, çatısında kumrular vardı.' Bir türlü gözlerinin önüne getiremezler bu evi. Ama 'yüzbin liralık bir ev gördüm' deyin, bakın nasıl: 'Aman ne güzel ev' diye haykıracaklardır."
Kendi çocuklarının ilk adımlarını kaçırmışsan, başarı basamaklarını çıkmanın ne anlamı var? Bir evi tasarlamaya vaktin olmamışsa, apartmandaki en büyük daireye sahip olmuşsun ne işe yarar? Çocukların babalarını tanımıyorsa, tüm ülkede sıkı bir avukat olarak tanınmanın ne anlamı var ?