Eyvahlar, binlerce eyvahlar olsun ki, bize Kur’ân-ı Kerîm ve Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz gibi iki muazzam nîmet lûtfedildiği hâlde onlara da lâyıkıyla şükredemedik. Hâlbuki şükre şâyan en büyük nîmetler bunlardı.
Abdullah Dehlevî Hazretleri
Durmam gerek ya yere yıkılırsam?
Ya bi' çuval inciri mahveden ben olursam?
Bir daha düşünecek olsam aynı yanlışı
İki kere yapar mıydım? sanmam
Eyvahlar olsun bir daha kanmam
Ne de zor oluyor aradıklarımı bulmam
Sorduğum soruların yanıtını almam
Cevap belliyse sorusunu sormam
Bir insan bir başkasına tam anlamıyla düşkün olabilir ve buna karşın zaman zaman ona kızabilir, belli arzularını geri çevirebilir ya da yalnız kalmak isteyebilir. Ama bu tür sınırlı öfke ya da uzaklaşma tepkileriyle, başkalarına karşı her an tetikte bekleyen, onların üçüncü kişilere gösterdikleri bir ilgiyi ihmal edilme olarak algılayan ve herhangi bir isteği emrivakilik ya da herhangi bir eleştiriyi küçük düşürülme olarak yorumlayan nevrotik insanın tutumu arasında büyük bir farklılık vardır. Bu sevgi değildir. Ancak, belli nitelikler ya da tutumlara ilişkin, olası olduğu takdirde bunların düzeltilmesine yar- dımcı olmak amacıyla yapıcı eleştiride bulunmak da sevgiye ters düşmez ama nevrotik bireyin sık sık yaptığı gibi, hoşgörüsüz bir kusursuzluk isteğinde, düşmanca bir "eğer kusursuz değilsen, eyvahlar olsun sana"yı anıştıran bir istekte bulunmak sevgi değildir
Her şeyi bilip herkesi anlıyorum. İçimde herkesi anlamanın, gücüm sadece kendime yeteceği için herkese bir şekilde hak vermenin, her durumda suçu kendime yıkmanın bir yolunu muhakkak bulmanın yükünü taşıyorum çünkü benim işim bu.
Ne yapsam olduramayınca zamanla bir "hayırlısı" ya sığdırdım tüm olan biteni, el mahkum, bir"nasip değilmiş "in içini sıkış tepiş doldurdum. Vazgeçtim böylece günden güne.
Sonunu kestirmek zor değilse de görmezden gelerek, yani mesela ekmek boğazıma dursa sırtıma vuracak tek bir insan olmadığı hakikatini ardıma atarak, bıkmadan ve yılmadan, yanlış yaşanmış bir hayatı temize çekmek gayretindeyim.