Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bırak beni ne olur. Bu sedirde, tenekeden yapılmış eğreti fabrika gibi kendi içime eğilip gideyim. Yeniden bir bekleyiş alevini körükleme. Toprağa yağmur yağdırma. Çamurdaki taze ayak izlerini gösterip de beni babamın kızı olmak gerçeği ile karşılaştırma. Bırak ikimizin arasındaki kesikten akıp gideyim. Bana köprüler kurdurma, dallardan ipler ördürme, kuşların teleğini önüme düşürme.
ESKi TOPRAK 3
Lakin eliyle pat pat…Savaş müziği bu.Buraya gel diyor.Zırhımla geldim bu sedire oturdum zaten ben.Bak on parmağımda on mermi.Ortasından kırılmış kalemlerle dolu çantam.Beni rahat bırak.Soğuk bir bayramlaşma,mecburi bir selamlaşma bu.Babil kulesinden zırhla aşağı inmek çok zor nereden bileceksin.Güç inmedin ki.Yine de savaşmayacağım.Yorgunum.İki dünyayı birbirine dokundurup döneceğim.İnanamışlar böyle yapar.Ahiret atı koşmak için dünya toprağını sırtından atmak zorundadır.Sen dünya toprağısın.Pat pat.Çağırma.Bunca yıl geçti.Geçen yıl baxadı tıkandı evin.Kolu komşu seferber oldu.Bacaden içeriye sopa soktular,kilo salladılar,asit döktüler.Açılmadı baca.Sobayı yakıyoruz tütüyor.Söndürüyoruz,tütüyor.Yakıyoruz.Söndürüyoruz.Söndüremiyoruz.Dışarı kaçıyoruz.Künde kalalım dedik.Aklımıza sen gelmedin.İlkokul öğretmenim geldi,annemin kuzeni geldi sen gelmedin.Sen gelmedin!Toprağını,ganimetini,sevgini,sadakatini bölüştürmekle meşguldün.Bize bir gram sevgi düşmedi o taksimden.Bırak beni ne olur.Bu sedirde,tenekeden yapılmış bir eğreti fabrika gibi kendi içime eğilip gideyim.Yeniden bir bekleyiş alevini körükleme.Toprağa yağmur yağdırma.Çamurdaki taze ayak izlerini gösterip de beni babamın kızı olmak gerçeği ile karşılaştırma.Bırak ikimizin arasındaki kesikten akıp gideyim.Bana köprüler kurdurma,dallardan ipler ördürme,kuşların teleğini önüme düşürme.
Reklam
Fabrikalara gidip çalışarak gözlem yapan başka sosyal bilimciler de oldu. Örneğin Carla Freeman (2000) Kuzey Amerika'nın pahalı maliyetlerinden kaçarak Karayipler ülkesi Barbados'ta 1990' larda filizlenen "enformatik" endüstrisinin üretim merkezlerinde çalışarak ve diğer işçilerle görüşmeler yaparak, kağıttan dijital
fabrika kızlarına laf atıyorlar ama kendileri o.. =)
Fabrika kızından karı olur mu şekerim? O kadar erkeğin içinde...” “Her birinin en az birkaç tane var!” “Önüne gelen mıncıklar. Teyzem o kadar ısrar ettiydi de yine girmediydim fabrikaya?” “Ben de kardeş. Daktiloluk bulunmuştu bir şirkette, girmedim. İnsanın adı hemencecik çıkar. Demek yeni evinizde memnunsunuz?” “Çok. Neydi o eski mahalle... Herkesin gözü üstünde. Yeni bir şey giyemezsin, birisiyle konuşamazsın. Ama şimdi? Apartman. Bir katta oturan öbür kattakileri tanımıyor. Sabahleyin bir çıkıyorum, taa sabaha karşı...”
Sayfa 25
Genç kuşak diğer kahramanlar -daha çocukluğunda yıkıma uğramış, “kurban edilmiş” kuşak- “olumlu tiplere” göre daha gerçekçi görünüyorlar. Suçlular ve suçsuzlar olmak üzere iki çeşittirler. Örneğin Matriyoşa kurban edilmiş, mutsuz bir kişidir, işin en korkunç yanı da Rusya’da istemediğiniz kadar Matriyoşa gibi “bahtsız” kızların olduğunu,
O bir "fabrika kızı"ydı; kahır ve kederi ömür boyu kalplerinin üzerinde bir hale gibi gezdiren, hep iyi ve mutlu bir yuvanın düşünü kuran, ama hayat piyangosunda bahtına hayal kırıklığı çıkan narin kelebeklerden biri.
Reklam
Yüzüklü, fabrika ve kodes görmemiş elinin içiyle gazetelerin, o bok parçalarının üstüne vurdu ve; “…umarım oğullarım bir gün SİZİN gibi yazmaz!” dedi.
"Fal, büyü filan falan gibi mabad-et-tabiiyye (metafizik) meselelere inanmam ama, insan bazen çıkmaza saplanıyor da..." "İşte o çıkmazdan hemen sonra başlıyor ya mabad-et-tabiiyye!" "Belki. Mamafih bunda, yani benim çıkmazlarımda, çoğu sefer sebeplerini gayet iyi bildiğim ama geçiştirilmesi, düzeltilmesi elimde olmayan, hatta fert olarak hiçbirimizin içinden çıkamayacağımız hususlarla burun buruna geliyorum. Sanki bir fabrika. Bizler, her birimiz fabrikanın bir aleti gibiyiz. Nehrin içinde damla gibi. Damlanın nehir üzerinde ne tesiri olabilir?" "Yahut işleyen bir fabrikada bir çivinin rolü." "O başka. Bir çivinin rolü bazen çok büyük." "Uzun lafın kısası azizim, bu böyle gelmiş, böyle gidecek. Bizler, değersiz bizler..."
Sayfa 300 - Avukat Mazhar ve Avukat NihatKitabı okudu
Fabrika Kızı
Biri diğerinden daha dertli iki insanın buluşması olan psikoterapide değişimi iyileşmeyi sıkıntılardan kurtulmayı sağlayan en temel saik ümittir "Bu da geçecek, her şey daha iyi olacak." beklentisi..... " çökmüş bir bina gibiyim oğlum." " Hani kızgın tavaya yağ attığında erir gider ya işte öyle eriyip gidiyorum"
Ulan Hüseyin :'(
Hüseyin eskiden eroin müptelasıydı. Hala da o illetten kurtulmuş sayılmazdı. Murat, Hüseyin'in ailesini evini de bilirdi. Babası Mahir amca getir götür işleri yapar, evin geçimini temin ederdi. Hüseyin'den başka bir kızı da vardı galiba. Ala- çam taraflarından bir mübadille evlenmiş gitmişti. Askere gidene kadar Hüseyin de kunduracılar
Reklam
Konu ortada, uzun uzadıya anlatmayacağız. Ciddi, derin bir düşüncesi var. Tam anlamıyla bir trajedidir ve fatum’u{43} içkidir; içki her şeyi etkisi altına alıyor, tutsak ediyor, yönlendiriyor ve sonra da mahvediyordu. Yazar, konusunun “sürekli içmek hayır getirmez” olduğunu yapıtının başlığında bildirmekle birlikte, gerçek bir sanatçı olarak,
TEMBELLİK HAKKI (PAUL LAFARGUE) -Karl Marx 'in damadıdir. Ve Marx in kızı Laura'yla evlenmiştir -Çalışma kapitalist toplumda her türlü entelektüel soysuzlaşmanın ,her türlü organik bozulmanın sebebidir... -Çağımız çalışma asrıymış, öyle diyorlar; aslında acı,sefalet ve çürüme asrı... -Yardımseverler, tembellik ederek zenginleşmek
Şiir Sevdası Vardı.
Eline ne geçerse okumaya çalışan Kazım, hayatında müzik kadar yeri olan bir başka tutkusunun küçüklükten itibaren kitaplar olduğunu kendisi de anlatıyordu: Çok kitap okumaya çalışıyordum ama az kitap vardı. O yüzden ansiklopedi okuyordum. Çünkü kırtasiyeye bir kaç kitap geliyordu, onları zaten ediniyordum. Tommiks ve Teksas'ların bütün sayıları bitmişti. Babam, Yaşar Kemal'in Ağrı Dağı Efsanesi'ni aldıydı. Ondan sonra hep o kitapların peşinde oldum. Fransız iki şair, Baudelaire ve Rimbaud' nun şiirleri ansiklopedilerden tespit ettikten sonra düştüm peşine. O zamanlar şiir sevdası vardı. Evde küçük bir gitar vardı. Amcam Almanya'dan getirmişti ama kime bilmiyorum. Benim elimdeydi. TRT'de Fabrika kızı filan çalarlardı, onları izleyerek çalmaya çalışıyordum. Ama ne bulursam okuyordum. Üniversiteyi kazanmam başkalarına göre enteresandı çünkü okulu takdirle bitiren çocuk değilim.
Sayfa 9 - Kafka Okur
Harlan, seslerin büyüleyici etkisi altında Noys’u seyretti ve düşünceleri kızı sıkıca sarıp sarmaladı. Yeni tertiple beraber bu kıza ne olacaktı? Bir balıkçının karısı, bir fabrika işçisi, altı çocuk anası, şişman, çirkin, hastalıklı, ne olacaktı acaba? Her ne olursa olsun, Harlan’ı hatırlamayacaktı. Yeni bir Gerçeklikte, kızın hayatında yeri olmayacaktı. Zaten kim olursa olsun, artık o Noys olmayacaktı. O sadece bir kızı sevmiyordu. (Gariptir, ilk kez düşüncelerinde “sevmek” kelimesini kullanmıştı ve bu garip şeye yeterince uzun bakmak ve şaşırmak için bile duraksamamıştı.) Kızın elbise seçimindeki zevkine, yürüyüşüne, konuşma tarzına, ifade güzelliğine, kısacası bir öğeler bileşiğine âşık olmuştu. Belli bir Gerçek içinde çeyrek Yüzyıllık bir hayat ve deneyimin ürünüydü bütün bunlar. Bir fizyoyil önce, evvelki Gerçeklik içinde bu kız onun Noys’u değildi. Sonraki Gerçeklikte de artık onun Noys’u olmayacaktı. Yeni Noys. Belki birçok yönden daha mükemmel bir insan olacaktı, ama Harlan bir şeyi kesin olarak biliyordu. O, buradaki, şu anda gözleriyle gördüğü, bu Gerçeklikte yaşayan Noys'u istiyordu. Kusurları varsa, onları da istiyordu. Ne yapabilirdi?
"O bir 'fabrika kızı'ydı; kahır ve kederi ömür boyu kalplerinin üzerinde bir hâle gibi gezdiren, hep iyi ve mutlu bir yuvanın düşünü kuran, ama hayat piyangosunda bahtına hayal kırıklığı çıkan narin kelebeklerden biri.!"
Sayfa 23 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.