Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Natüralizm nedir? (sayfa sonundaki 2 no'lu dipnot)
Natüralizm, ingilizce literatürde philosophy first olarak bilinen "felsefe, uygulamayı belirler" görüşüne karşı çıkmıştır. Bunun zıttı olarak ele alabileceğimiz görüş İngilizce philosophy last olarak adlandırılan "bilim, felsefeyi belirler" görüşüdür.
Sayfa 167 - Nesin YayıncılıkKitabı okudu
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Oruç Aruoba (14 Temmuz 1948 — 31 Mayıs 2020), Türk yazar, şair, akademisyen ve felsefeci. TED Ankara Koleji'ni bitirdikten sonra Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü'nde lisans ve yüksek lisansını tamamladı. Yine Hacettepe Üniversitesi'nde çalışmalarına devam ederek felsefe bilim uzmanı oldu
Yürüme
YürümeOruç Aruoba · Metis Yayınları · 20191,900 okunma
Reklam
Yaşam işte böyle bir şeydir. Düşüncelerimiz ve edimlerimiz, görünüşe göre deneyim zincirleri tarafından hazırlanmaktadır ama yine de kaderin dengeyi bozup ortalığı karıştırmak için tuhaf yolları vardır.
Talebenizi sadece ve sadece koyulmuş öğretim kuralları çerçevesinde yargılarsanız bitirirsiniz, öldürürsünüz.
Bilim ve Akıl
Atatürk, tüm yaşam için, her şey için, en gerçek yol gösterici olarak bilimi kabul etmiştir Bilim en gerçek yol gösterici olarak seçilince, pozitivist bir yaklaşım ortaya çıkmaktadır. Bilim temel alınınca, dine dayalı eski devlet düzeni reddediliyor ve akla dayalı bir cumhuriyet rejimi benimseniyordu. Atatürk'ün akılcılığı sadece devlet
Uzun alıntılar kuşağına hoş geldiniz.
Sezgi pompalarının felsefede oynadığı merkezi rol felsefenin bir bilim olmadığını ve makul bir şekilde bilim olmaya çabalamaması gerektiğini gösterir. Ara sıra da olsa felsefenin sezgi pompaları olmaksızın kavramsal bir alanı bilimlere devredecek kadar temizleyip düzene sokmayı başardığı olur, ama bunlar genel olarak ana akım felsefi zaferler olarak nitelenmezler. Sezgi pompalarıyla çalışan felsefe hiçbir şekilde bilim değildir ama kendi meşrebince bilimin değerli -hatta yeri geldikçe vazgeçilmez- bir yoldaşıdır. Felsefedeki kalıcı işin büyük bir bölümünü yapanın iyi kötü sezgi pompaları olduğunu itiraf etmek filozofları utandırmamalıdır. Ne de olsa felsefenin ne için olduğuna ilişkin en iyi bilinen görüşlerden birini ciddi ciddi benimseyeceksek, sezgi pompası bir filozof olarak alet çantamızda bulunması gereken ideal bir gereç konumundadır. Söz konusu gereç mümkün olana yönelik bakış açımızı genişletmeye ve kötü felsefi düşünme alışkanlıklarımızı kırmaya yarar. Wittgenstein'ın dediği gibi, "felsefe zekâmızın dil vasıtasıyla efsunlanışına karşı verilen bir savaştır." (Wittgenstein, 1953, bölüm 109) Bu tip görevler açısından titiz bir iddianın düzen vericiliği, yeni bir bakış açısını şart koşmuş olan çığırından çıkmış sezgi ticaretine karşı sigorta poliçesi olmanın ötesine nadiren geçer.
Reklam
DİN-YOBAZLIK: Atsız ilk olarak 1932 yılında, "Aynı tarihî yanlışlığa düşüyoruz” başlıklı yazıda din konusuna temas eder. Konuya bir tespit ve bir soruyla girer: "Bugün din hayatta birinci safta bir rol oynamıyor. Devlet dini bit kenara atmıştır. Fakat din, halk yığınları üzerindeki büyük nüfuzunu yapmakta devam ediyor. Ve Bolşevik Rusya
günde üç dört saat ayna karşısında olanlar bile, bir kez olsun "kendilerini görmemişlerdir!" Kendini bilmek, felsefe bilgisinden, bilim bilgisinden, teknik ve sanat bilgisinden daha yüksektir. Bütün bunlar "bilgi"dir, "özbilinç" değildir.
·
Puan vermedi
Puslu Kıtalar Atlası
Üzerine birkaç satır yazmadan geçemeyeceğim ve bende farklı bir tat bırakan romanlardan olduğunu söyleyebilirim. Yazarın post modern üslubu düstur edinmiş olması her bölümde farklı öykülerler başlayıp bir önceki bölümlere bağlamış olması bu tarz kitapları okumamış biri için biraz kafa karıştırıcı olabiliyor. Ama kitabı bitirdikten ya da yazarın
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,5bin okunma
Darwin
Darwin'in kendisiyle başlayalım istersen. 1809'da doğdu Darwin. Shrewsbury adlı küçük bir kentte. Babası Dr. Robert Darwin kentin tanınmış hekimlerindendi ve oğlunu çok sıkı bir tarzda yetiştirdi. Charles Shrewsbury'deki liseye giderken okul mü- dürünün gözünde aylaklık eden, boş gezen, gereksiz yere böbürlenen ve hiç aklı başında iş yapmayan bir öğrenciydi. Müdürün 'aklı başında' dediği şey, Yunanca ve Latince fiil çekimlerini ezberlemekti. Aylaklık etmek diye kastettiği ise aslında Charles'ın her türden böcekleri toplamakla uğraşmasıydı." "Herhalde pişman oldu böyle söylediği için." "Darwin tanrıbilim okurken de derslerden çok kuşlar ve böceklerle ilgileniyordu. Bu yüzden tanrıbilim eğitimini tamamlarken pek iyi bir derece almamıştı. Ama öğrenciliği sırasında doğa araştırmacısı olarak yavaş yavaş ünlenmeye başlamıştı bile. İlgi alanlarından biri de, o zamanların belki de en hızlı yayılan bilim dalı olan jeolojiydi. 1831'de Cambridge'de tanrıbilim sınavlarını tamamladıktan sonra dağ oluşumlarını incelemek ve fosil aramak üzere Kuzey Galler'e gitti. Aynı yılın Ağustos ayında, henüz yirmi iki yaşındayken hayatının bundan sonraki kısmını belirleyecek bir mektup aldı..."
Sayfa 458 - Pan
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.