Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
752 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
752 sayfalık bu eser, Orta Çağ'daki Soyluların kendilerine gördükleri tüm hakları Tanrı'ya, İsa'ya ve Kilise'ye bağlamaları ve Kilisenin bu davranışları onaylamasını, köle ticareti ve kendilerinden olmayanı kafir ve lanetli ilan etmelerini okurken, Barselona'nın en ücra köşesine yolculuk yaptırıp, ö dönemin karanlık sokaklarında nefesimi tutarak
Deniz Katedrali
Deniz KatedraliIldefonso Falcones · Pegasus Yayınları · 2009189 okunma
doğunun devlet kavramı
Doğudaki beyler ise aralıksız devam eden bir derebeylik geleneğini sürdürmektedirler. Köklü feodal yapının ürünü olduklarından ekonomik güçlerini aşiret bağlarıyla, akrabalık ve şeyhlik kurumlarıyla sağlamlaştırmışlardır.
Sayfa 415Kitabı okudu
Reklam
Feodal:Derebeylik
Üzerinde yaşayanlarla birlikte toprakların derebeyine ait olduğu, elde edilen ürünün bir kısmının kendisine verildiği, buna karşılık onun da toprağı üzerinde yaşayan insanların güvenliğini sağladığı ortaçağdaki toprak düzeni.
752 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
14. yüzyılın başlarında Avrupa Devletleri, henüz siyasi birliklerini tamamlayamamıştı. Özellikle Batı Avrupa’da derebeylik (feodalite) rejimi hüküm sürmekteydi. Yahudilere karşı katı bir düşmanlık anlayışı vardı. Müslümanlar dahi kafir olarak görülüyordu. Ortaçağ Avrupası’nda kendi insanlarına dahi en acımasız kurallar reva görülüyordu. Engizisyon
Deniz Katedrali
Deniz KatedraliIldefonso Falcones · Pegasus Yayınları · 2009189 okunma
Marx, Engels, Lenin ve Stalin demokratik halk devrimine, tarım devrimi de demektedirler. Çünkü bu devrim, geniş köylü yığınlarını feodal boyunduruktan kurtaracak ve derebeylik yönetimine son verecektir. Marksist ustalardan sadece Mao bu devrime (tarım devrimi kavramından ayrı olarak) köylü devrimi demektedir. Mao'nun bu devrimi bu şekilde adlandırmasının nedeni, devrimin sadece tarım devrimi olmasından dolayı değildir; ana nedeni, temel mücadele alanının kırlar olmasından dolayı devrimin temel kitle gücünü köylülerin teşkil etmesidir. Özetlersek, bu devrimde köylülerin temel gücü teşkil etmesinin ana nedeni, devrimin tarım devrimi olması değil de, kırların temel savaş alanı olmasıdır. Bir başka deyişle, emperyalizmin işgali altındaki ülkelerin demokratik devrimlerinde halk savaşının zorunlu bir durak olmasından dolayı köylüler temel güçtür!
Feodal yargıyı bastırmakla kraliyet, hem ulaşabildiği alanları genişletmek, hem de kendini korumak istemişti. Bir an için bile köylüleri korumayı düşünmemişti; derebeylik adaletinin pençesindeki köylüler ise, arsız bir bitkinin sayısız filizleri arasında geçen kötü bir hasat gibi çürümekteydiler. Derebeylik adaletinin son köklerini söküp atmak ise Devrim’in eliyle olacaktı.
Sayfa 36
Reklam
Osmanlı fethettiği yerlerde koyu derebeylik izleri taşıyan örf ve adetler bulur ve onlarla mücadele eder. Bu mücadelede zaman zaman başarısız da olur. Vidin, Niğbolu, Semendi re ve Macaristan' da, yeni zaptedilen sancakların örf ve adetleri ile öteden beri mevcut olan sipahi lehi ne kolaylıklar uzun süre devam ettirilir. Osmanlı kanunlarının ot, arpa, saman ve odun salgunları, koyun ve tavuk ikramları da, yabancı bazı angaryalarla (kulluklarla) birlikte devam etmiştir. Şark ve Cenubi Şarki Anadolu sancaklarıyla, merkezden uzak bazı diyarlarda da i mparatorluk nizamına aykırı türlü feodal örf ve adetler yaşamak fırsatını bulmuştur.
128 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 saatte okudu
Michael kohlhaas yaşadığı dönem olan derebeylik Almanyasında, at yetiştirerek ticaret yapan bir tüccardır. Yaşadığı feodal dönemde uğradığı haksızlığa karşı savaş vererek, adaletin tesisini sağlamış ve bu uğurda kendi canından da olmuştur. Topluma sağladığı en büyük katkı, hakkınızı sonuna kadar arayın ve bu uğurda geri adım atmayın şeklinde özetlenebilir. 1800 lerde yazılan roman farklı senaryolarla film haline getirilmiştir.
Michael Kohlhaas
Michael KohlhaasHeinrich Von Kleist · Can Yayınları · 2017824 okunma
POSTMODERN KAVİMLER GÖÇÜ KÂBUSU Nurullah Çetin Hz. Âdem’den bu yana tarih sürekli tekerrür ediyor. Değişen mahiyet değil, şekildir. Güneşin altında hem söylenmemiş, hem de olmamış bir şey yoktur. Tarih bilmek demek, milletler için ayakta kalmak, güvenli yaşamak, geleceğe umutla bakmak demektir. Tarih bilmeyen milletler, kelebekler gibi yaşarlar.
derebeylik
Feodal sosyalizm işte böyle doğdu: Yarı dövünme, yarı hicv; yarı geçmişin yankısı, yarı geleceğin tehdidyle.
Reklam
Halbuki "Nizamı Cedid" askerinin çoğalması, Yeniçerilerin rekabet, adavet ve endişelerini arttırıyordu. Rumelinde dahi muntazam bir asker ihdas edilecek olursa, Yeniçeri ocağının söndürülmek ihtimali gayrivarit değildi. Bu takdirde, Yeniçerilerin ve onlarla manevi ve maddi alakaları olan bir kısım ahalinin menfaatleri muhtel olacaktı: Osmanlı Devletinin merkezi kuvvetini arttıracak olan munzatam ve muti bir askeri heyet Rumelinde teessüs edecek olursa, buralarda bulunan ve adeta Feodal Beyler gibi merkezi hiçe sayarak, kendi emel ve menfaatlerine göre harekete alışmış olan "mütegallibe" lerin te hoşlarına gitmiyordu. O zamanlar şöhret kazanan Rumeli mütegallibelernden, Vidinde Pasban Oğlu, Rusçukta Teresenik Oğlu, Edirnede Dağdeviren Oğlu gibi Derebeylik özentileri, Nizamı Cedidin Rumeliye sirayetinden başlarına bela gelebileceğini anlıyorlardı. İstanbulda ulema, vüzera, tüccar ve esnefın bir kısmile Fenerli Rum Beylerin Yeniçerilerle, açıktan itiraf olunamıyacak bir hayli rabıtaları vardı; Yeniçeriliğin zevali bunların da işine gelmiyordu. Fakat bu anda, Padişahı en çok meşgul eden, Rumeli vaziyeti idi.
Sayfa 137Kitabı okudu
Kitaptaki “Dubrovski” hikayesi o dönemdeki Rus derebeylik sistemini ve bu sisteme uşaklık eden bürokrasi sınıfını gözler önüne seriyor. Bir derebeyi tarafından haksız bir şekilde toprakları elinden alınan babasının ölümü üzerine intikam almak için eşkiyalığa başlayan bir kişiyi anlatmaktadır. Dubrovski, feodal sisteme karşı çıkmış ve zenginlerden intikam almak için bu yola başvurmuştur. Hikaye her ne kadar birbirinden çok farklı olsa da bana “İnce Memed” eserini hatırlattı. Tabi burada şunu da belirtmek lazım ki bu hikaye, üstat Yaşar Kemal’in İnce Memed’inin yanından bile geçemez.
232 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Osmanlı döneminde gerek Türkler ve gerekse de Kürtler dağınık halde aşiretler halinde şeyh, şıh, ağa ve seyitlere bağlı olarak yaşamaktaydı. Orta Çağ'dan günümüze kadar gelen bir derebeylik sistemi hakimdir. Cumhuriyetle beraber feodal bağlar azalmış, Türk ve Kürt toplumu millet olma yoluna girmiştir. İşte kitap özellikle 1924 sonrası Kemalist düşüncenin Kürt politikasını incelemektedir. Kitabın konusu; ağalara, şeyhlere, seyitlere karşı Cumhuriyetin verdiği mücadeledir.
Toprak Ağalığı ve Kürt Sorunu
Toprak Ağalığı ve Kürt SorunuDoğu Perinçek · Kaynak Yayınları · 201026 okunma
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.