Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Zenciler prensesi olacağım. Hayat işte asıl o zaman başlayacak” Pippi Uzunçorap Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum. Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum. Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum. Bir bıçağın gereksiz
Bendeniz, bir sessiz film piyanisti gibi dışarıdan eşlik ettim olaylara. Hayat, büyük hesabıyla akıp giderken ben, karanlık odalarda, ince dökümler ile uğraştım. Ta gençliğimden başlayarak. Sizin gibi gençlerin bugün iki saniyede elde edebildiği ortalamaları bulayım diye günlerce güneşe çıkmadım, çevreme karşı dalgınlaştım, sevdiklerimi görmedim, günah işledim. Tek istediğim, devletimizin ayakta kalmasaydı. Kaldı da. Bizim kuşak bitene kadar da kalacak. Sonrasını bilemem. Ne çalkantılı yıllar atlattık biliyorsunuz, yine atlatır mıyız, bilemem.
Sayfa 29
Reklam
Hayat bir çizgi film gibi. Sonunda sadece hatırlanan bir şeye dönüyorsun.
Sayfa 2 - İzdiham Maarif TakvimiKitabı okudu
Nafile...
Sarah kızının empatiye eğili­mini daha çok küçük yaşlarda fark etmişti. Dünyanın acısını içinde hissediyor, kendi acısıymış gibi üzülüyordu. Bu doğal bir yetenek, bir çeşit altıncı histi. Küçükken başka bir çocuğun canının yandığını veya azarlandığını gördüğünde o da ağla­maya başlıyordu. Televizyonda bir röportaj, hatta çizgi film izlerken bile ağladığı zamanlar oluyordu. Sarah bazen bu du­rumdan endişe ediyordu. Bunca büyük sevinçlere ve üzüntüle­re yol açan bu hassasiyetle ne yapacaktı? Kızını uyarabilmeyi; ona, "Kendini koru, zırhla kapla, hayat zor, dünya acımasız... Seni yaralamalarına, yıpratmalarına izin verme; sen de onlar gibi umursamaz ve sarsılmaz ol," diyebilmeyi çok isterdi. "Benim gibi ol," diyebilmeyi . . . ...
Yıllar yığıldıkça, geride bir yığın süprüntü bıraktığımızı, zamanın hızlı sarılan bir film gibi üstümüzden geçip bizi harabeye çevirdiğini, ruhumuzun mum gibi eridiğini hissediyordum. Ama bunları kendime itiraf etmek istemiyordum. Bunlar kendine itiraf edilemeyen şeylerdi. Edilmesi halinde hayat katlanılmaz olur, insan bu altın varaklı ve küflü aynaya bakamazdı.
İnsanların yapısı ne garip, dayanılmaz şeylere dayanıyorlar. Ancak, böyle deneylerin, yaşamınızda derin izler bırakmasını önlemek olanaksız. Beyninizin zarı altında, küçük birer film rulosu halinde duruyorlar. Makarayı, daha sonra, gerçek yaşam­ da açarsanız, o kadar yaşarsınız ki çıldıracak gibi olursunuz.
Sayfa 89 - Sıkıyönetim — 1942-27 MAYIS 1943Kitabı okudu
Reklam
Sonunu bilmeden izlediğim bir film gibi geçiyor hayat! Arka koltuğumda ölümün varlığını bilerek. Ölüm! Bizi de kaldıracak mısın bir gün Her filmin sonunu getirip Raflarına koyduğun CD'lerin gibi.
Fotoğraf kartonun üzerinde ölü bir an gibi donmuş olan hayat, bir film karesinin "devam" tuşuna basılmış gibi, kaldığı yerden devam etmeye başladı.
Biz kararlarımızı yapay zekâya bırakmaya başladıkça bu tarz bir hayat görüşüne ne olacak? Günümüzde film önerileri için Netflix'e, sağa mı sola mı döneceğimiz konusunda Google Maps'e güveniyoruz. Ama ne okuyacağımız, nerede çalışacağımız ve kiminle evleneceğimiz gibi konuları da yapay zekâya bırakırsak, insan hayatı karar aşamalarından oluşan bir tiyatro oyunu olmaktan çıkar.
Bir kapı olsa, açsam!
Hayatın pek çok kapısı var, açıp giriyorum o kapılardan birini. Belki dışarıda hiç kalmayanlardan içeride bir şeyler kalmıştır diye. Bir çok kapının ardında birçok aylak adam, ama Aylak Adam romanından bahseden yok aralarında, Faulkner'ı kimin çevirisinden okumak gerektiğinden söz eden kimse yok. Bir köşeye çekilip 'Menekşelendi
Sayfa 195 - Vadi YayıncılıkKitabı okudu
845 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.