Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yoksul bir ülkede zengin bir aileye doğmak gibi bir talihi, Allah'ın dünyanın bu köşesinde yaşayanlara çok seyrek bağışladığı, doğru dürüst, efendice ve mutlu bir hayat yaşama fırsatını, kafasızlığım yüzünden kaçırmıştım! Bu durumdan çıkabilmek için tek yolun Füsun ile evlenip, iş hayatımı düzene koyup, çok para kazanıp sosyeteye zaferle geri dönmek olduğunu anlıyor, ama hem bu mutlu planı gerçekleştirebilecek gücü kendimde bulamıyor hem de "sosyete" dediğim o çevreden artık nefret ediyordum. Üstelik Keskinlerin evindeki havanın da gazetedeki haberden sonra hayallerime hiç uygun olmadığını da biliyordum. Aşkımın ve utancımın beni getirdiği yerde, daha da çok içime çekilmekten ve sessiz kalmaktan başka hiçbir çarem yoktu. Bir hafta boyunca her akşam tek başıma sinemaya gittim ve Konak, Site ve Kent Sinemalarında Amerikan filmleri seyrettim. Sinema, hele bizimkisi gibi mutsuzlar âleminde, gerçekliğin ve mutsuzluğumuzun doğru bir resmini vermek yerine, bizleri oyalayacak, mutlu edecek yeni bir alem yaratmalıdır. Film seyrederken, hele kahramanların birinin yerine kendimi koyabilmişsem, dertlerimi abarttığımı düşünürdüm.
Sayfa 346 - Yapı Kredi Yayınları, 36.Baskı, Eylül 2023
Onun hayatı başka yöne sapmadan dümdüz bir çizgi üzerinde ilerlerken sağdan soldan katılan birçok hayat bu çizgiyi biteviye kesmişti. Az ya da çok ilgiyle hayatına girip çıkan, birbirini tanıyan, yolu birbiriyle kesişen veya hiç karşılaşmayan onca insanın hikayesini sinema perdesinde oynayan bir film gibi izlemişti Mücella. Hayatına dokunmak istediklerinde bile ne kadar beyhude çaba sarf etmiş, bildikleri bir yana, kim bilir bilmeden nelerin yanından geçip gitmişti.
Reklam
"Sizi en yakın çalışma arkadaşınızla tanıştırayım: Sanem Hanım." Sanem Hanım. Sanem. Evlen benimle Sanem. Kadınım ol benim. Yaşadığım tüm acıları, yaptığım bütün kötülükleri, pişmanlıklarımı, hatalarımı akla. Başına çiçekten taçlar yapayım, sana şiirler yazayım, seni her gece masallar anlatarak uyutayım. Bazı akşamlar DVD'de film
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
Fakat film gibi hayat bir yerde bitmiyor!!
Bu satırlardan, daha yeni yeni erişkin olduğu ve olgunlaştığı sonucunu çıkarmaya pek eğilimli olan Profesör, İstanbul'daki çevresinin —eski çevresinin— iç değerlerden yoksun olduğunu hep hissetmişti ama ayrıldıktan sonra daha da bilinçle kavrıyordu bunu. Bunların hepsi gazetelerin hafta sonlarında ek olarak verdiği; mankenlerle, şarkıcı ve
Reklam
➤Kitap okumuyoruz. Sloganik, romantik şeyleri sevip onlara bağlanıyoruz. Hikayeler ile ömür tüketiyoruz. Okumayı ve araştırmayı sevmiyoruz. Bu yüzden tuzakların farkına varamıyoruz ve bizi kolayca kuşatıp yok edebiliyorlar. ➤Müslümanlar birbiriyle uğraşmayıp bir zamanlar olduğu gibi birlik olsalardı, Batı'nın bütün kiliseleri ve Ülkeleri
Lopus Yayınevi
İnsanlık, çektiği sıkıntılardan dolayı çığlık atıyor. Hezimete uğramışçasına kaçıyor, mecnun gibi gülüyor, sarhoş gibi naralar atıyor, beyhude ve abes şeyleri araştırıyor, hayallerin peşinde koşuyor, sahip olduğu en kıymetli şeyleri sokağa atıp elinin tuttuğu en basit ve kıymetsiz şeylere sahip çıkıyor. Yazıklar olsun! Yazıklar! Tıpkı efsanelerdeki gibi, insanı öldürüyor, üretimi çoğaltmak için insanı makine şekline sokuyor... İnsanlığın manevî değerlerine, ahlak, güzellik gibi yüce değerlerine bir avuç azınlığın, şehvet pazarlayıcılarının, film yapımcılarının kazancı için son veriliyor. Evet, insanların yüzüne, bakışlarına, giyimine, hareketlerine, fikir ve görüşlerine bakarsın ve insanları bir kaçış, bir arayış içinde görürsün. Sabit bir eksen etrafında dönmezler, şaşkın, ne yaptığını bilmez bir şekilde görürsün. Ne yaptığını bilmeyen insanların etrafını azgın, pragmatist hayat felsefesine sahip kan emici, sömürgeci, faizciler, sinema yapımcıları, gazeteciler, yazarlar vb. sarmıştır. Gelişme, ilerleme, hürriyet, sınırsız yenilikler diye haykırıyorlar. Gerçek suç budur. İnsanlığın ifsad edilmesi hususunda da gerçek suçlu bunlardır. (Seyyid Kutub)
Sonunu bilmeden izlediğim bir film gibi geçiyor hayat! Arka koltuğumda ölümün varlığını bilerek. Ölüm! Bizi de kaldıracak mısın bir gün Her filmin sonunu getirip Raflarına koyduğun CD'lerin gibi.
Bir sabah tanıdık bir şehre girerken
Bir sabah tanıdık bir şehre girerken Sıcak ve dost şeyler düşünür insan Tanıdık bir yatak bekler sizi Bir çocuk yüzü gülümser anılardan Dost şehirler, sevgili, anne şehirler Nice acılar, nice mutluluklar yaşadım her birinizde Delikanlı bir sevinçle sokaklarınızdan geçtiğim oldu Kederli günlerim oldu aklımı yitiresiye Sonsuz kareli bir
Sayfa 53 - Tekin Yayınevi - 20. BasımKitabı okudu
837 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.