Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sen bir çocuksun, annen sinirden bir de sevinçten doğurdu seni yırtılan ipek sesiyle; Bir çocuksun sen, bedeviler gibi ezberindeki şiirlerle bulmak zorundasın çölde yitirdiğin yolu; yeryüzü şenliğinin azımsanamaz bir parçasıdır yaktığın ateş, kıvrıldığın dönemeç, açtığın şemsiye, kucakladığın yaşlı ağaç; iyi bir çocuksun; tuhaf
- Şey... Benim ismim Monika. Ben Mısır'la ilgili bazı konuları merak ediyorum. Mesela piramitler... Gerçekten bizim kitaplarımızda yazılanlar gibi mi? Nasıl yapıldığı konusu tartışılıyor mu? - Evet. Yalnız Mısır Piramitleri, yapısından daha çok önem taşıyan bir mesajı da beraberinde getirir. Batı bu mesajın üzerinde hiç durmaz. - Örneğin? - Mesela, piramitler, emperyalist ruhu anlatır. Sömürücü Firavun'un esirleri nasıl çalıştırdığını ve onların emeğini nasıl yığdığını gösterir. Batı, bu yönüyle piramitlerle aynı durumu sergiler. Piramitler de, batının şaşaalı yüksekliği de ezilenlerin terlerinden, canlarından biriktirilip yükseltilmiştir.
Reklam
Bu emperyalist/kapitalist/modernist düzeni değiştirecek olan Musalar, Allah dilerse, yine Firavun'un sarayında yetişecektir.
Sayfa 205
Bir kerahat vakti dayanamayıp uyumuşumda rüyamda korkunç yılanlar görmüşüm gibi baktım kadına. Başımda bir ağrı. Etini gösteriyordu kadın. Tırnakları ojeli. Yüzü makyajlı. Modern. Zavallı. Aciz. Kimsesiz. Rüyasız. Devletsiz. Rüyasız. Devletsiz. Etini gösteren modern kadın bu asrın kölesidir. Kölenin kölesi olunur mu? Kadına haysiyeti ve hürriyeti ancak İslam veriyor. Modern dünya aşağılık ve köle olarak kullanıyor kadını. Ne yazık ki kadınların çoğu modern dünyanın sunduğu imkanları 'özgürlük' sanıyor. Ya Rabbi, tarihte hiçbir Firavun kölesini bu şekilde kandırmamıştır.
Sayfa 280Kitabı okudu
Her şey orda toplanıyordu. İnsanlar hallerine göre ilerliyordu mahşer yerine. Kimileri binekli bir şekilde rahatça ilerliyor, kimileri yürüyerek ilerliyor, kimileri de sürüne sürüne varıyordu mahşere. Ben, sürünerek acı içinde, mahcupluk ve utanç içinde ilerliyordum. Dünyadayken yılanlarda gördüğümüz şekildi bu haller. İnsanların durumlarına göreydi belli ki. Benimki de hak edilmiş bir haldi. Mahşer yerine yaklaştıkça dehşet artıyor, yürekler ürperiyor, yüzler sararıyordu. Birçoğu belli ki hiç böyle olacağını düşünmemişti. Hazırlıksız yakalanmıştı ölüme ve hazırlıksız gidiyordu sorgu yerine. Ordaydı Musa (a.s.)’da Firavun da; Darvin de maymun da; Hintli de inek de; Nemrut da sinek de… Tapanlar da tapılanlar da aynı yerde aynı sorgu yerindeydi.
İslamiyet ne güzel bir din ki kadınlara verdiği değeri sa'y ibadetinde bile görmek mümkün. Her sene kaç milyon kişi, bir kadının verdiği mücadelenin anısına bir Hacer olabilmek, onun yaptıklarını yapabilmek için buralara geliyor. Halbuki Hz.Hacer'in siyahi bir köle olduğunu, Firavun'un onu, Hz. İbrahim'e verdiğini biliyoruz.Biz hac veya umrede sa'y ederken kölelikten peygamber hanımlığına çıkan bir hanımın koşuştuğu yoldan gidip geliyoruz.
Reklam
Şu cihan mülkünü Kaf'tan Kaf'a tuttun, bütün cihan malını bir zar ile üttün tut. Süleyman tahtina oturup, cinlere ve devlere hükmettin, Firavun'un ve Nusirevan´in zenginliklerine sahip oldun tut. Üstüne bir de karun´un hazinelerini ekledin, ağızda ciğnenmis bir lokma olan şu dünyayı dahi yuttun tut. Ömür bir ok, zaman bir yay, bir el o yayı germiş, sen o yayı attın tut. Aldığın her nefes, keseden akmakta olan bir kum tanesi, kese ortalanmış ve sen o kumu tükettin tut.
"Musa; Nil'in dalgaları arasında bulunmuş kimsesiz bir bebekti.İlahi tecelli onu Firavun'un sarayında büyüttü.Halden hale girerek hayatın her çilesini yaşadı.Dağlarda koyun güttü .Birçok çile çekti.Seçkin ve de dürüstlüğüyle Tuva'nın mukaddes bağrı ancak ona açıldı. Kıptilerle, Sıptilerin gizli savaşında her zaman üstün geldi. Beklenen son Nebi ise ...."
Su cihan mülkünü Kaf'tan Kaf'a tuttun, bütün cihan malını bir zar ile üttün tut. Süleyman tahtina oturup, cinlere ve devlere hükmettin, Firavun'un ve Nusirevan´in zenginliklerine sahip oldun tut. Üstüne bir de karun´un hazinelerini ekledin, ağızda ciğnenmis bir lokma olan şu dünyayı dahi yuttun tut. Ömür bir ok, zaman bir yay, bir el o yayı germiş, sen o yayı attın tut. Aldığın her nefes, keseden akmakta olan bir kum tanesi, kese ortalanmış ve sen o kumu tükettin tut."
Akıldan üstün, akla hükmeden bir şey var. Mizaç. Değişmeyen, insanın bırakamadığı, insanın kendisi olan budur. Bu, Allah'ın bastığı damgadır. Bir müddet için gizleniyor, hatta düzeltilmiş, tahsil ve terbiye ile değiştirilmiş zannediliyor. Ama anı gelince derhal ve noksansız olarak ortaya çıkıveriyor. ..... Bütün mesele mizaçları anlayabilmekte. Bunu yaptınız mı, umulmadık davranış kalmaz, üç aşağı, beş yukarı bütün neticeleri kestirebilirsiniz; ihanet ihanet olmaktan çıkar, aldanış diye bir şey kalmaz ve ancak seçilen işbirliklerinden söz edilebilir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.