Film önerisi isteyenlerin ilgisini çekeceğini düşünüyorum..
1- Yağmur Adam (Otizm)
2- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı)
3- Sol ayağım (Fiziksel engeli olan bir adam)
4- Guguk Kuşu (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
5- Aklım Karıştı (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
6- Akıl Oyunları (Şizofreni)
7- Wilber Ölmek
Hani bir şeyi çok seversiniz, onun hakkında söyleyecek yüzlerce cümle vardır kafanızın içinde ama büyüsünü bozacağım korkusuyla cümleleri bir araya toparlayamazsınız, takılıp kalırsınız, şu an öyle bir an yaşıyorum. Kitap okumak, zamanla bir yaşam biçmi oldu benim için. Bir hobi değil, zaman geçirmek için yapılan bir eylem değil, bir yaşama biçmi.
Damızlık kızın öyküsü hangi kategoriye dahil edilebilir?
Distopya?
Feminen distopya?
Gerçekten tarzı farklı.
Her ne kadar distopik bir gelecek kurgusu olsa da bugün bu dünyada biryerlerde bu kitaptaki kadınların hayatını yaşayan, hatta bahsedilmeyen kadınlar gerçekten var. Hemen her gün kadına şiddet haberleriyle bu duruma seyirci kalırken
Dünya geoittir, iki artı iki dört eder, bir saat altmış dakikadır… diye gider bizlerin koşullu doğruları. Peki, bunlar kimin doğruları ve başkalarının doğruları bu kadar net, sorgusuz kabul etmemizin sebebi nedir? İnsan sorgulayan bir organizma değil miydi? Hayatta her şeyi kendi gözlem ve deneyimlerimiz ile bilmemiz mümkün değildir. Bazı şeyleri
1- Yağmur Adam (Otizm)
2- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı)
3- Sol ayağım (Fiziksel engeli olan bir adam)
4- Guguk Kuşu (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
5- Aklım Karıştı (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
6- Akıl Oyunları (Şizofreni)
7- Wilber Ölmek istiyor (İntihar ve Depresyon)
8- İçimdeki Deniz (Ötenazi isteyen bir
Cengiz Aytmatov hakikaten de öyle özellikle 👧🏻90’lar çocukları sokağın toprağını yutmuş çocuklardır. Bu çocukların gizli bir bağı vardır. Diğer şehirlerde ki çocuklarla. Ve Sadece çocukların arasında “Nasıl ya ?” Şöyle anlatayım efendim; Bazı oyunlar vardır, o zaman herkes oynamıştır. O oyunları her şehir de, farklı isimlerle. Misal biz İzmir’de ⚽️MUÇİ
Ben bütün hayallerimde sana yer veriyorum, Portuga. Tommiks ve Fred Thompson ile yeşil çayırlarda maceraya atıldığımda sen çok yorulma diye bir at arabası kiraladım. Nereye gitsem seni görüyorum.
İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisi, özellikle bilimkurgu-fantastik sever okurların merakla takip ettikleri bir seri. Hatta önce keşfediliyor, sonra merakla takip ediliyor, en sonunda da "acaba seriye yeni kitap ne zaman eklenecek?" diye pusuya yatırıyor.
Seri "Dune" romanıyla 2015 yılında başlamış (Kaynak: Vikipedi).
Halil Cibranı okumak bilenler bilir, ruhu dinlendirmek gibi bir etki yaratır. İnsana huzur ve ferahlık verir. Ne zaman kendimi biraz hayattan bunalmış hiss etsem storytelden açıb 15 dakika Cibran dinlemek kendimi çok daha iyi hiss etmeme neden oluyor. Cibrana olan hayranlığımın nedeni de iyimserliğinin dozunu çok iyi ayarlamış olmasındadır.
O
İnsan, insan olmayı öğrene kadar dünde bugünde ve gelecekte, bu acımasızlık,peşine taktığı haksızlıkla kol kola daima var olacaktı… Fred haklıydı, insanlık, binlerce yıldır en değerlerini feda ederek gelmişti bugünlere.
Elimde olmadan, gözlerim yaşlarla
dolmuştu.
“Bazen benim de hayal kurabileceğimi
kabul etmelisin.”
“Ama hayalinde bana yer vermedin.”
Keyifle güldü.
“Ben sana bütün hayallerimde yer
veriyorum, Portuga. Tom Mix ve Fred
Thompson’la yemyeşil geniş çayırlara doğru
yola çıktığımda, fazla yorulmadan yolculuk
edebilmen için sana bir posta arabası tuttum.
Gittiğim bütün yerlerde sen de varsın. Zaman
zaman, okulda kapıya bakıyorum ve senin
görünüp bana günaydın diyeceğini
düşünüyorum…”
‘Düz bir yüzeyde, zeminde yaşıyoruz, ancak -ve böylece- özlem duyuyoruz. Yerdekiler olarak, kimi zaman tanrılara kadar erişebiliriz. Bazıları sanatla yükseliyor havaya, bazılarıysa dinle; çoğu aşkla. Ama havaya yükseldiğimizde, aynı zamanda düşebiliriz. Çok az yumuşak iniş var. Kendimizi bacaklarımızı kıran bir güçle, yabancı bir demiryolu hattına
Kitapta bazı temel ahlak kuralları soyut biçimlerde ele alınıp, bunlara yönelik itirazlar en temel argümanlarla ispatlanmış. Bu ahlak kuralları: Kantçılık, Ross’un kuramı, Normatif etikte eylem faydacılığı, Egoizm, Metaetik, doğalcılık,Rawls, Thomas Hobbes, görecilik, Edward Moore, duygusalcılık ve kuralcılık.
Okuyucu eğer ki somut ahlaki meselelerin tartışıldığı(tecavüz, intihar, idam vb.) bir eser ümidindeyse aradığını bulamaz. Çünkü burada ahlaki meselelerden ziyade ahlaki ilkeleri tanımlamayla ve çürütmeyle haşır neşir olunmuş. Hatta öyle ki bahsi geçen ahlak kuramlarının her birine “doğru eylemleri doğru yapan nedir?” gibi çok temel sorular sorulup birtakım önermelerle tüm kuramların yanlışlığı ispatlanmış…
Fakat kitabın temelini oluşturan “İyinin anlamı nedir? Biz nelere iyi deriz?” sorularına cevap bulunamamış…
Ama buna rağmen tüm bu arayışların zaman kaybı olduğu da söylenemez. Keza bu sorunun cevabını verebilmek hiç de kolay değildir. “İyi meselesini” nasıl tanımlarsak tanımlayalım bir yerden bir mantık hatası patlak veriyor..
Hem şöyle bir yanı da var ki; tüm kuramların çürütülmüş olması, teoride her birimize felsefeye bir katkıda bulunma fırsatı doğuruyor.
NOT: Kitabın dili oldukça ağır ve ele aldığı meseleler de oldukça çetrefilli..
Etik Nedir?Fred Feldman · Boğaziçi Üniversitesi · 201220 okunma