Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Furkan

Furkan
@furkansenaslan
tanımlanmak istemiyorum.
Öğrenci
Üniversite
Türkiye
111 okur puanı
Ocak 2019 tarihinde katıldı
Seçimlerim konusunda asla tereddüde düşmem ve yaptıklarımdan zevk alacağıma emin olduğum için, pişmanlık duymak aklıma bile gelmez. Prensiplerimde ısrarlıyım, çünkü daha çok küçük yaşlarda bunlarla eğittim kendimi, her zaman bunlara göre davranırım. Bu prensipler öğretti bana erdemin boşluğunu ve hiçliğini... Erdemden nefret ediyorum ve erdem yoluna geri döndüğümü gören olmayacak asla. İnsana, en büyük şehvetlerin kaynağı olan ahlaki ve fiziksel sarsıntıları ancak kötülüğün yaşatabileceğine ikna ettiler beni. Onlara teslim oldum ben. Bir yaratıcının varlığını, çocukların bile inanmayacağı, isyan ettirici bir saçmalık olduğuna tamamen inanıp çok erken yaşta aştım din safsatasını. Eğilimlerimi bu yaratıcının hoşuna gitmek üzere düzenlemek zorunda değilim artık. Bunları doğadan almışım ve karşı koyarak rahatsız etmeyeceğim onu, bana kötü eğilimler verdiyse, bunlar gereklidir ona. Onun için kendi tohumundan yarattığı bir araçtan başka bir şey değilim ve bütün suçlarım da sonuç olarak ona hizmet edecektir. Bana ne kadar suç esinlerse, o kadar ihtiyacı var demektir. Ona direnme aptallığını göstermeyeceğim asla. Bu yolda karşımda kanunlardan başka bir şey yok, onları da hiçe sayıyorum zaten; servetim ve saygınlığım, beni, halktan başkasını ilgilendirmeyecek bu sıradan, sıkıcı belaların üzerinde tutuyor.
Reklam
Gece oldu: Ah, öyleyse ışık olmak zorundayım! Ve geceye ait olana susamak! Ve yalnızlık! Gece oldu: Şimdi içimden bir pınar gibi fışkırıyor arzum - konuşmayı arzuluyorum. Gece oldu: Şimdi daha yüksek sesle konuşur tüm kaynayan pınarlar; ve benim ruhum da kaynayan bir pınardır. Gece oldu: Ancak şimdi uyanır tüm aşıkların şarkıları. Ve benim ruhum da bir aşığın şarkısıdır. - Böyle şarkı söyledi Zerdüşt.
Sayfa 103Kitabı okudu
Bırak beni kötülesinler, bırak bana kızgın bakışlarla baksınlar, bırak daima arzuladığım günahla beni suçlasınlar; benim bu nesle karşı kendimi temize çıkarmama ne gerek var? Neden kendimi savunma zayıflığını göstereyim ki? Bırak beni hayatla uzlaşmış ve kendi saçma eğlencelerine dalmış bir ruh saysınlar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Şairlerle savaşa giriyorum. Carl Sandburg, İsveç göçmeni Amerikalı, "The People, Yes" demiş, hayır öyle olmaz, "Rebellion, Yes" demeli, "Evet, İsyan."
İnsan yaradılışı tam bir eşitliğe razı olamaz. Ufak tefek imtiyazların teşvikine de muhtaçtır. Diyebilirim ki, bizzat iyilik dahi, ancak ceza görmesi ve ayıplanması icap eden bir kötülüğün bulunmasıyla kabildir.
Reklam
Roma imparatorları, krallar, büyük diktatörler hep kendileri gibi düşünsünler diye eşyalarını dostlarına hediye ederlerdi. Hatta Osmanlı hükümdarlarının, vezirlerinin kürk ve kaftan ihsan etmeleri de bu yüzden olsa gerektir.
Sahibinin en mahrem dostu olan, bileğinde nabzının atışına arkadaşlık eden, göğsünün üstünde bütün heyecanlarını paylaşan, hülasa onun hararetiyle ısınan ve onu uzviyetinde benimseyen, yahut masasının üstünde gün dediğimiz zaman bütününü onunla bütün olup bitişiyle yaşayan saat, ister istemez sahibine temessül eder, onun gibi yaşamaya ve düşünmeye alışır.
Benim nazariyem şudur ki, insanlar kainatın sahibi olmak üzere yaratıldıkları için, eşya onlara uymak tabiatındadır.
Hiç kuşkusuz nadir bulunan bir yolun çetin olması da çok doğaldır. Zaten kurtuluşumuz hemen elimizin altında olsaydı ve onu yeniden bulmak için böyle büyük emekler harcamamız gerekmeseydi, bunca insan onu şimdiye kadar hiç mi görmezdi?
...babam, "görürsünüz, adam olmayacak bu çocuk" derdi. Konuşmazdım. sevinirdim. babam adamsa, ben olmayacaktım.
Reklam
Güzellik, başlı başına bir faşizmdi; dünyanın en adaletsiz dağıtılan şeylerinden biriydi.
Müslümanlar Mısır'ı fethettikten sonra Halife Ömer, Amr bin As'a mektup yazarak, ona denizi tarif eden bir yazı yazmasını emretti. Amr da Ömer'e: "Deniz büyük bir varlık ve yaratık olup, zayıf olan bir yaratığa, bir kurdun bir ağaca bindiği gibi, biner." diye cevap verdikten sonra, Hz.Ömer Müslümanlara gemilere binerek denizlere sefer etmeyi yasakladı. Bundan sonra müslümanlardan kimse denizde gemilere binmedi. Ancak Ömer'in emrine karşı koyan bir Müslüman gemiye bindi ve Ömer tarafından cezaya çarptırıldı.
''Her biri, belli bir süre için hayatının anlamını, ötekinin hayatında buluyor. Yakında ikisinin tek bir hayatı olacak: ağır ve ılık bir hayat, anlamsız bir hayat; ama bunun farkına varmayacaklar.''
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.