Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu 1924'te bir acele çevrilip yürürlüğe sokulmuştur. Artık bütün cumhuriyet çeviri bir cumhuriyet olmaya başlamıştır. Bu kanun da Meclis'ten geçmediği için Gazi Mustafa Kemal Paşa ile Uşakzade Latife Hanım Bakanlar Kurulu kararıyla boşanmak zorunda kalmıştır.
Ne günlerer kaldık ey Gazi Hünkar, Katır mühürdar oldu, eşek defterdar... ZİYA PAŞA
Reklam
• 3. Bölüm - ATATÜRK KÜRT DÜŞMANIYDI YALANI! (!)
- Tanıyanlar vardır tanımayanlara da tanıtmış olayım: Diyap Yıldırım, 1846 yılında Tunceli'nin Çemişgezek ilçesinde doğdu. İleride "Ferhat Uşağı" aşiretinin reisi olacaktı. Diyap Yıldırım bir Kürttü. Amma örnek alınası bir Kürttü. - SARI PAŞA, KEMAL ATATÜRK'ÜN
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
önderliğinde, Emperyalizme ve yoğun işgale karşı
Fakat Ali Fuat Paşa­'nın hatıralarında bu olay, gayet inandırıcı bir şekilde şöyle aydınlatıl­maktadır: Bu davet Ali Fuat Paşaya bildirilmemiştir. Hatta kendisi, evvelce kendi emrinde kurmay başkanlığı yapmış olan ve Gazi’nin yakın­larından olan Saffet Beyin (Arıkan) evinde misafir olduğu ve o akşam köşke çağrılan Saffet Beye, mutlaka Gazi’yi görmek arzusunda bulun­duğu ve delâleti rica edildiği halde, bütün bekleyişlerine rağmen Saffet Beyden kendisine bir haber iletilmemiştir. Halbuki aynı gece Gazi, Ali Fuat Paşayı Ankara’da aratıp durduğunu Nutuk'unda nakleder. İsmet Paşa ile Saffet Bey de Çankaya’dadır. Hulâsa hazin bir talihsizliğin kara perdesi, o gece, bu iki arkadaşın arasına gerilmiş, onları birbirinden ayırmıştır.
Sayfa 190Kitabı okudu
Başta İsmet Paşa ile, onun etrafında toplanan genç, ateşli ve ihtiras sahibi yeni elemanların kendilerini bertaraf etme çabasında oldukları, Gazi Mustafa Kemal’in kendilerine karşı ilgisiz kaldığı, hatta vefasızlık gösterdiği ve belki de asıl şöhretleri bir tarafa iterek diktatörlüğe yöneleceği düşüncesindeydiler.
Sayfa 189Kitabı okudu
reşit galip..
Türk aydınlanmasının Kuvvacı fedaisiydi. Rodos doğumluydu. İtalyanlar Trablus Savaşı sırasında oldu bittiye getirip Rodos’u işgal edince, henüz 17 yaşındayken doğduğu toprakları kaybetmenin acısını yaşadı. Kayıkla Marmaris’e geçti, İzmir’e geldi. Bugün Swissotel Büyük Efes’in hemen karşısında yeralan ve Ticaret Lisesi olarak eğitim veren Fransız
Reklam
Bizim kuşak için Gazi Mustafa Kemal Paşa, şimdi Atatürk deyince akla gelen yapay ve soyut kavram, acemice yontulmus. Çirkin heykellerde görünen çatık kaşlı devlet simgesi değil, aramızda yaşayan canlı ve çok renkli, çok çekici bir insandı. Hiç çatık kaşlı değildi. Tam tersine, hafif gülümseyen, son derece güzel bir insandı. Böylesine güzel bir insanın bu kadar çirkin heykelleri yapılmasına bir türlü akıl erdiremedim. Şehlalığın dan ötürü karışık baktığı için, sadece önündekileri değil, yanındakileri de, hattâ arkasındakileri de görebilirdi sanki. Karizma sözcüğü gelişigüzel kullanılıyor şu sıralarda. Ama asıl karizmanın ne olduğunu anlamak için, onu şöyle bir görmek yeterdi. Boyu, günümüzün ölçülerine göre kısa sayılabileceği halde, (çünkü iyi beslenme, vitaminler ve spor sayesinde, Türklerin boyu uzadı artık) Mustafa Kemal öyle biçimliydi ve öyle iyi giyinirdi ki, uzun boylu izlenimini verirdi. Benim yaşımda bir kadın, Mustafa Kemal'in salt fiziksel görüntüsünü, günümüz devlet adamlarının fiziksel görüntüsüyle karşılaştırınca, kendini biraz fena hissediyor doğal olarak.
İstiklâl Savaşı'nın birçok kumandanı bile İstanbul'a girmek, onu geri alabilmek ümidinde değildi. Anadolu'nun bir kısmını kurtarmak onlara göre o an için yeterliydi. Hâlbuki Gazi Mustafa Kemal Paşa karşı tarafın açığını görmüş ve "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!" demişti. Cumhuriyet'in ilanı da böyle bir uzak görüşlülüğün eseridir.
11 ekim 1922’de imzalanan Mudanya mütarekenamesi, 15 Ekim 1922'de yürürlüğe girdi. Gazi Mustafa Kemal 16 Ekim’de Ankara’dan Bursa'ya hareket etti. Milli Müdafaa Vekili Kâzım, Şark Cephesi Kumandanı Kâzım Karabekir ve ayrıca Refet Paşalar da yanında bulunuyorlardı. Erkânı Harbiye-i Umumiye Reisi Fevzi Paşa ile Garp Cephesi Kumandanı İsmet Paşa zaten Bursa’daydılar.
Türk milletinin içeride ve dışarıda tam bağımsızlığı, tam hürriyeti ve mutlak hâkimiyeti! İşte efendiler, Gazi Paşa'nın çelik pençesinde yükselen al sancağımıza altın yazıyla yazılmış düsturlar…
Reklam
Mustafa Kemal Paşa, orman çiftliği için hemen girişimde bulunmak istiyordu. Söz konusu arazi üzerinde, modern tarım tekniklerini kullanarak ağaç yetiştirecekti ama köylüsü de bu konuda oldukça tecrübeliydi. Hem toprağı oya gibi işleyip ürün yetiştiren onlar değil miydi? Elbette onlardı. O gün sıradan bir vatandaş gibi giyinip, arazinin etrafındaki köylülerle konuşmaya gitti. Kimse onu tanımamıştı. Onlara araziyi göstererek, "Ağalar, burada ağaç yetişip yetişmeyeceğini bana en kolay yoldan nasıl gösterirsiniz?" diye sordu. Milletin efendisi olan köylüler, iyi kalpli ve yardımseverlerdi. Gazi'ye hemen su dolu bir testi, kazma ile kürek getirip verdiler. Sonra da, "Ağam, arazinin toprağını kaz. Kazdığın çukurun içine, ağzı toprağa gelecek şekilde testiyi göm. İki gün sonra testiyi çıkartıp bize getir. İşte o zaman arazide ağaç yetişip yetişmeyeceğini sana söyleriz," dediler. Mustafa Kemal, köylüsüne inanıyor ve onlarla gurur duyuyordu. Onların söylediği gibi testiyi toprağa gömdü ve iki günün geçmesini sabırsızlıkla bekledi. İkinci günün ardından aynı kıyafetlerle testiyi çıkartmaya gitti. Testinin içerisindeki su bitmişti. Gazi, boş testiyi götürüp köylülere gösterdi. Köylülerin yüzleri, boş testiyi görünce güldü. Sevinç içerisinde, "Ağam! Ağam! Testinin içindeki suyu toprak emmiş. Sen arazinin üstünün kurak olduğuna aldanma, toprakla biraz uğraşırsan ektiğini biçersin," dediler. Bu sözleri duyan Gazi, çok sevindi. Gözleri mutluluktan pırıl pırıl parlıyordu. Ankara'ya kendi parasıyla kocaman bir orman çiftliği kuracak ve sonsuz değer verdiği milletine hediye edecekti.
Sayfa 22 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
İsmet Paşa:
Benim Güzel Gazi Şefim beni bu kadar imtihana niçin feda ettin?
Sayfa 502
22 Aralık 1922: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa:
Azınlıklar Komisyonunda 'ırk ve dil azınlıkları' tabirini kabul etmedik, yalnız 'gayrı Müslim' tabirini kabul ediyoruz. Şiddetli tartışmalar oldu. Başkan İtalyan oturuma ara verdi... Saçlarım ağardı. On yaş ihtiyarladım. Bize kuvvet ver şanlı Gazi.
Sayfa 491
Düşünenler, soranlar, itiraz edenler öldürülmesin, öldürülenler unutulmasın!
”Harbin sonunda bir sürü çocuk yetim kalmıştı, hatta aralarında ailesiz kalanlar da vardı. Durumlarını iyileştirebilmek için pek fazla imkan da yoktu. İnkılab rejimleri gelecek nesle önem verir. Aslında 19. ve 20. yüzyıl dönemecindeki tüm Şark dünyası böyledir. İnkılabçılar çocuklarla ve kadınlarla çok alakadar olur.Bu yüzden Milli Egemenlik Bayramı’nı, Meclis çocuklara bağladı.Dünya tarihi ve kültürü içinde enteresan bir unsurdur, bize özgüdür ve yer etmiştir. Mustafa Kemal Paşa, TBMM’nin açılışından bir yıl sonra 23 Nisan 1921’de bugünün bayram olarak kutlanmasına karar verdi. 23 Nisan 1927’de ilk kez “Çocuk Bayramı” olarak da kutlanmaya başladı.”
Sayfa 198 - Kronik KitapKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.