Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Hem şimdi hem geçmiş Gelecekte sürüyor belki de, Ve gelecek de geçmişin içinde. Ebediyen mevcutsa cümle zaman Hiçbiri geri döndürülemez. Bir soyutlamadır "olabilirdi" denen Sadece bir varsayım âleminde Süreğen bir ihtimal olarak kalan. "Olabilirdi" ve "olmuş" denen şey Tek bir sona çıkar, her dem var olan.
s. 399, 401 / Dört Kuartet (Burnt Norton, I. Bölümden)Kitabı okudu
Biliyor musun,garip bir duygu var içimde.Sanki tüm güçler benimmiş gibi,sanki tüm geçmiş bende yankılanıyormuş gibi duyuyorum kendimi.Gerçeği biliyorum.İyiyi kötüden,yanlışı doğrudan ayırt edebilirim.Hatta Tanrıya bile inanabilirdim,ama…
Reklam
Yapabileceğim tek şey iyisiyle kötüsüyle, değiştiremediklerimin bana ait olduğunu kabullenmek. Kendi seçimlerinden dolayı bana aitler. Şimdiki beni var ediyorlar. Fakat çoğu kişi gibi ben de bu gerçeği çok geç fark ettim. Geçmiş ya da gelecek gibi şimdide var olmayan şeyleri kovalarken zamanı boşa tükettim. Belki de bu tür pişmanlıklar, fazla vakti kalmayan yaşlıların kaderidir.
Geçmiş yalnızca değiştirilmekle kalmamış, resmen yok edilmiş, diye geçirdi aklından. İnsan, kendi belleği dışında hiçbir kayıt olmayınca en belirgin gerçeği bile nasıl kanıtlayabilirdi ki?
Çözüm sadece aydınlanmak, tüm yalanlardan kurtulmak değil. Yani iş bunlarla sınırlı kalmıyor. Tüm gerçeği bilseniz de, neredeyse hiçbir şey bilmeyenlerin içinde, onların sistemleri ile yaşamak zorunda kalacaksınız. Bu da sizi anlatmaya, bilgilendirmeye teşvik edecek. Hayat standartları yüksek olan, sıkıntısı az olan, gelişmiş, sistemli bir ülkedeki aydınlanma ile, Türkiye 'de yaşayan biri için aydınlanma aynı değeri taşımaz. Biri sadece aydınlanmaya odaklanırken, diğeri hem aydınlanma hem de hayatta kalma endişesine odaklanır. Hayatınızdan, geleceğinizden kaygı duyarken yapılacak en zor şey ciddi anlamda aydınlanmadır. Ama hayattan ve gelecekten kaygı duymayacak seviyeye ulaşmak da ancak aydınlanma ile mümkündür. Yani kısaca özetlersek, "Ya dur şimdi, zaten iş güç yok, ülke berbat durumda, ne felsefesi, ne gerçeği, ne tanrısı?" dediğiniz sürece o olumsuzluklar asla düzelmeyecek, asla iyi yönde değişmeyecek. Zaten siz durduğunuz için ülke bu haldedir, "NE FELSEFESİ YA?" dediğiniz için... Bireysel anlamda düşünme engeli olan, sadece kalabalık ile hareket eden, çoğunluk ne derse doğru odur mantığı ile yaşayan bireylerin oluşturduğu topluluk asla düzgün bir hayat yaşayamaz. Sadece sömürülür, kullanılır, kandırılır. Bazılarına geçmiş olsun ama en azından gelecek nesillere sorgulamanın, düşünmenin, inanmamanın, şüphe etmenin değerini anlatmamız gerekiyor. Yoksa bizim kadar! da şanslı olmayacaklar.
Çünkü insan bir gerçeği anladığında, aynı şeyi geçmiş zamanda da anladığını sanarak yanılır. Olayları geçmiş ışığında anlamak başkadır, geçmişte anlamak başkadır. Çünkü bir şeyi geçmiş zamanda anlayan kişinin, gelecekte anlamasına gerek kalmaz.
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
Mantıklı bir şekilde düşünülecek olursa, aile bağları -bu birbirine geçmiş menfaat ve duygular, bu ölüm ve doğum topluluğu- bir şekilde kısır ve sıkıcı görünüyordu. Bütün bunları reddetmek için yakıcı bir istek, acı gerçeği ailesinin yüzüne haykırmak ve bütün bu sıkıcı koşuşturmaları bir tarafa bırakmak için çılgınca bir dürtü duydu.
Önsöz Sözlüklere bakarsak 'zaman'ı bize 'Bir iş ya da oluşun, bir eylemin içinde geçmekte olduğu, geçtiği ya da geçeceği süre' veya 'bu sürenin belirli bir parçası' olarak tanımlarlar. Zaman, insanın yaşamla kurduğu bağın en sırlı boyutlarından birisidir ve bu güne kadar bu olgu kavramsal yönüyle tam olarak açıklanamamıştır. Bu nedenle fizikten
Sayfa 13 - Hayy Kitap - 1. Baskı: İstanbul, Şubat 2019 - Herkes için Tasavvuf 56 -
Tarih tekerrür etmez sözü, kuşkusuz, bir gerçeği ifa­de eder. Toplum, yaşanan zaman, sürekli bir değişim içinde­dir. Fakat belli bir toplumun temel yapısını, inanç ve değerler sistemini, örfü- adatını, davranış biçimlerini yine de belli bir dönem içinde devamlılık halinde buluruz. Nasıl ki, bir insa­nın kişiliği sonraki aşamalarında ne kadar değişse de yine de çocukluk, gençlik çağındaki eğitim, deneyimler ve alışkanlık­larından kurtulamazsa; toplumlar da tarihlerinden kopup sıy­rılamaz. Tarih, toplumun geçmiş hayatıdır ve onun halini ve geleceğini belirleyen en güçlü faktördür. Bugünkü toplum ko­şullarını, sorunlarını anlamak için mutlaka geçmişe bakmak zorundayız. Bugünün yorumunu yapmak, tarihe bakmakla mümkündür. Kökten değişmeler sonunda bile, neyin değiş­tiğini anlamak için geçmişe bakmak zorundayız. Aksi halde, atacağımız adımlarda yanılgılar yapma tehlikesine düşebiliriz.
182 syf.
·
Puan vermedi
İpuçu içerir.. Anneannemin annesi dere kenarındayken kaçırılmış... tabi köylü gönlü vardi gitti demişler... Bir zaman hayatı zorluklarla geçmiş. Sonra zorla kaçıran adamın sefere gidip vefat etmesiyle hayatında ikinci bir sayfa açılmış... Pekiii neden anlattım bunu? Bazen bazı kitapları okuduğumuz zaman, bazı seyler gözümüze batıyor..konusu, anlatımı, vs vs Bazen abartı buluyoruz.. Ben bu eksikliğimle kitabı önyargıyla okudum. Malesef. Kendimce sonuna gelmeden tahminlerde bulundum. Başta anlattığım olayı öğrenmem isee, kitabı bitirdikten sonraya tekabül etti Annem anlattı. Hiç sevememiş dedi ne kaçabilmiş ne yaşayabilmiş.. 9 yıl...Dile kolay. İnanmamışlar ona kimisi kaçtı demiş. Kimisi gönlü var demiş... Hani Ismet Özel diyor ya “Ne derler acaba” diye kahrolası bir put vardır diye.. Kucuk yerlerde hele... Ah o elalem ne der putu yok mu..! Nice insanın hayatını daraltı, kararttı.. O put yuzunden belki de nice insan dönemedi.. gidemedi.. O put hep var.. Kapıları açmak, bize bir bir bu putları yıkan Zehra'yı anlatıyor... Velhasıl.. Kalemi güzel yazarımız toplumdaki acı gerçeğı güzel işlemiş...
Kapıları Açmak
Kapıları AçmakMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20102,595 okunma
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.