Arapçadan dilimize geçen 'imza' ve 'mazi' kelimeleri, aynı köktendir. İmza, iş bitince, yani mazi olunca atılır. Mazi, yani geçmiş, altına imza attığımız bir şeydir ve geri döndürülemez. İnsan geçip gitmiş günlerdeki olumsuzlukları akılda, hatırda, hafızada sıcak tutarak, var olan sabrı geçmişe de yöneltir ve bugüne lazım olan sabır gücünden olur; bu yüzden şimdi ya şadığı musibet ona olduğundan daha büyük, mevcut dayanma gücüyse gerçekte olduğundan daha az görünür.
İnsanı geçmişe acındıran, geleceği önemli karşılamaya yönelten, bilincin mazi ve atiye uzanışı, onun bilmediği şeylerdi. Onun için geçmiş dün, gelecek yarındı: asla ertesi gün değil.
Arapçada; Mâzî fiiller mebnîdir; hepsinin üzerine geçmişte binâ edilen şeyler vardır. Geçmişten ders al ama geçmişe takılı kalma, çünkü geçmişi yüceltmek, şimdinin hakkını veremeyenin tesellisidir derler. Mâzí; geride kalmış, yaşanıp bitmiş demek olsa ve içimizde bir yara olsa da Mazi مَاضِي ile İmza إمضاء aynı köktendir. İmza da bir iş bitiminde atılır ve o işin gereği yapılır. Muzârî fiiller murabtır; Şimdiki zaman ve geleceğe dâir umutlar barındırır. Sonuç olarak; geçmişe binâ edilenler ile geleceğe uzanan tecrübe yolculuğunun adıdır Arapça...
Kızma artık geçmişe kabiliyetin kuş gibi tutsak kalmış, mazi ile uğraşmaktan, ona buna kızmaktan fırsat olmamış ki çıksın. Eğer cehalet kafesinden kurtulursa kuş Özgür kalır gönlünce Uçar yükselir. iyi bir talebe olursan hayatın kapıları önünde açılır. Ama evvela karar vermen gerek, öğrenmeye hazır mısın?