Çocukluk... Ömrümüzün gizli kasası. Servetimizi, silahımızı, sırlarımızı sakladığımız yer. Orda olduğunu unutup orda olduğunu fark etmeden hissettiğimiz, yarattığı duygulara şuursuzca teslim olduğumuz o yakın geçmiş.
Geçmişin hesapları, çekilmiş acılar, insan vahşetinin izleri gömülmeli.
The accounts of the past, the pains endured, and the traces of human cruelty should be buried.
Geçmişin izleri geleceğin korkusuyla birleștiğinde eli ayağına dolanıyordu insanın. Bunu bilen iyi bilir; korku değildi adı ama belirsizlikti bence. Sahi kaç veda kaldırabilirdi böyle insan?
Ne olursa olsun, oteldeki gençlik hovardalıkları, okumak ve ateşli mektuplar yazmakla sınırlı kalmadı; aşksız aşkların gizlerini de öğretti ona. Otelde yaşam, gün ortasından sonra arkadaşları, gece kuşları, anadan üryan yataktan kalktıkları zaman başlıyordu; öyle ki, Florentino Ariza işten geldiğinde, kendi gizlerine ihanet eden başkişilerin ağızlarından öğrendikleri kentin gizleri üstüne bağıra çağıra yorum yapan çıplak orman perilerinin yaşadıkları bir saray buluyordu karşısında. Çoğu geçmişin izlerini sergiliyorlardı çıplaklıklarında: karınlarında bıçak yarası izleri, kurşun yaraları, aşk yüzünden hançer yaraları, kasap doktorların sezaryen dikişleri. Kimileri gündüzleri umarsızlık ya da gençlik sakınımsızlığının ürünü küçük çocuklarını getirtiyorlar, içeri girer girmez de, o çıplaklar cennetini yadırgamasınlar diye soyuyorlardı onları. Herkes kendi yemeğini kendisi pişiriyor, Florentino Ariza'yı yemeğe çağırdıklarında herkesten daha iyi yemek yiyordu, çünkü pişirdiklerinin en iyisini seçiyordu. Günbatımına dek süren günlük bir şenlik oluyordu; çıplaklar şarkı söyleyerek banyoların önünde sıraya giriyorlar, birbirlerinden ödünç sabun, diş macunu, makas istiyorlar, birbirlerinin saçlarını kesiyorlar, giysilerini değiş tokuş ediyorlar, içe dokunan soytarılar gibi boyanıp gecenin ilk avını yakalamak için sokağa çıkıyorlardı. O andan başlayarak, otelin yaşayanları kişiliksiz, insancıllıktan yoksun oluyordu; karşılığında para ödemeksizin bu yaşama katılmak olanaksızdı.