Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"masmavi gökyüzünün güzelliğinden zevk almak için özel bir çaba mı göstermemiz gerekir? bundan zevk almamız için alıştırma mı yapmamız gerekir? hayır, sadece bundan zevk alıyoruz işte. yaşantımızın her saniyesi, her dakikası bunun gibi olabilir. ne zaman, nerede olursak olalım güneş ışığından, birbirimizin varlığından, hatta nefesimizi duyumsamaktan bile zevk alma kapasitemiz vardır. mavi gökyüzünden zevk almak için çin'e gitmemize gerek yoktur. nefes alışımızdan zevk almak için geleceğe yolculuk yapmamıza gerek yoktur. bunlarla hemen şimdi temasa geçebiliriz. eğer sadece acı çekmenin farkındaysak yazık olur."
Geleceğe ah etme Geçmişini yâd etme Alacağın bir nefes Onu da berbat etme Ömer Hayyam
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam
Ölüm iyileşmesi tıp çevrelerinde inkârı mümkün olmayan bir hadisedir. Ölüm ânına yaklaşan insanda özellikle zihinsel fonksiyonlarda beliren güçlenmedir. Pek çok hastanın ölüme yakın anda birden iyileştiği görülür. Bu olay o kadar sık görülür ki olaya özel bir isim verilmiş, "ölüm iyiliği" denilmiştir. Akciğerleri metastazla dolmuş, nefes
Sayfa 168Kitabı okudu
Ne Gam Baki, Ne Dem Baki
" Geleceğe ah etme, geçmişini yad et etme! Alacağın bir nefes, onuda berbat etme!"
Alt üst olmuştum. Dağılmıştım. Yolun ortasında görüp yanına yaklaştığım bir yabancının hikayesine bir gram bile dahil olmak mahvetmişti beni. Bu yolculuk bize iki yabancı getirmişti. Birini arabamıza alıp yola devam etmiştik, birinden ise geleceğe dair bir not almış onu orada bırakıp yine yolumuza devam etmiştik. Soğuk şehirlerde soğuk hikayeler saklıydı, bilirim... Ama bu kadar soğuk bir hikayeyle hayatım boyunca karşılaşmamıştım. Söylediği her cümle aklıma kazınmıştı. Evim neresi bilmiyorum demişti bana... O an fark etmiştim ki aslında kimse evinin neresi olduğunu bilmiyordu. Hepimizin evimize dair bildiği tek şey bir sokak bir bina bir ilçe bir şehir isminden ibaretti. Bizler buna adres diyorduk, oysa bu adrese gidiyor fakat evimizi bulamıyorduk. Ev adreslerimiz bizi evlerimize götürmeye yetmiyordu... Bizi evimize götürecek tek şey sevgiydi. Saf, katıksız, tartışmasız sevgi.. Derin bir nefes daha aldım. Kağıdı katlayabildiğim kadar katladım. Tişörtümün küçük cebinin içine sıkıştırdım ve düğmemi kapattım. Yol böyleydi işte, bize hikayeler getirir bizden hikayeler götürürdü...Hiç kimse bir yabancıyla öylesine karşılaşmazdı. Karşılaştığımız her yabancının hayatımızda bir parmak izi kalırdı ve neyle silersek silelim o iz hayatımızdan hiçbir zaman çıkmazdı. Sanırım hepimizin hayat hikayesi evimizi arayışımızı anlatıyordu. Öyle değil mi? işte burası benim evim dediğimiz her an yeni bir macera başlıyordu.Dediğim gibi, hayat beşik sandığımız bir depremdi. Sallanıyor, uyutuyor ve uykuya daldığımız ilk anda etrafmızdaki her şeyi yıkıyordu. Üstümüze doğru değil, içimize doğru..
Sayfa 104Kitabı okudu
Kudemâ buyurmuştur ki: "Geleceğe ah etme, geçmişini yâd etme! Alacağın bir nefes, onu da berbat etme!"
Reklam
"Geleceğe ah etme/ geçmişini yâd etme/ Alacağın bir nefes/ Onu da berbat etme!" An dediniz ya, aklıma Ömer Hayyam'ın bu rubaisi geldi. O "an"lar çok ıskalanan şeyler değil mi hayatlarımızda?
Sayfa 115Kitabı okudu
"Bir mağara buldum. Içinde suyu, önünde toprağı var. Orada tek başıma yaşayarak,kendimi dünya ile ilgili her şeyden kurtarmayı, sadece ölümden sonraki hayat için çalişmayı düşünüyorum. Orada yalnızca ibadet etmek istiyorum.." Yetimler ne olacak? Güçsüzler ne olacak? Bir ses, bir nefes bekleyenler ne olacak? Ne olacak kimsesizler? Çağları kucaklayacak maddî ve mânevî âbideleri kim kuracak? Sırlari kim cözecek? Kim alınteri dökecek geleceğe? Huzuru, mutłuluğu, kolaylığı kim kesfedecek? Kâinatın çeperlerinde kim dolaşa- cak? Sözün anlamlarıni kim bulup çıkaracak? Mağaraya sığınma düşüncesine șiddetle karşı çıkar Hz. Muhammed, "Hayır." der: "Allah'a yemin olsun ki bir mağarada tek başına sabahtan akşama kadar ibadetle meşgul olmaktansa toplum içinde sabah yahut akşam Allah için azicik yol yiürümek kat kat hayırldır. İnsanlar arasında bir an bir safta yer almanız,onlardan uzakta tek başıniza altmiyil ibadet etmenizden daha hayırlıdır."
Sayfa 101 - Timaş yayınları 2002Kitabı okudu
Derin bir nefes verdikten sonra, “Seni öptüğüm ilk andan beri seninle bir hayat düşlüyorum,” dedi. “Ben o an anladım ki senden gayrısına yokum… İçinde senin olduğun bir ev istiyorum, koridorlarında senden olan çocuklarımın koşturduğu. Sıcak bir kahve içmek istiyorum, günün yorgunluğunu gözlerinde atarken içtiğim. İlk defa geleceğe umutla bakıyorum…” Kafasını eğip ellerimize baktı. “Çünkü elini tutuyorum.”
Şu gördüğümüz şehir bile nefes alamıyorken biz nasıl nefes alacağız? Ne kadar geç kalmışız geleceğe! Ne kadar geç kalmışız hayata! Doğayı tüketirsek, hayatımızı tüketeceğimizi anlayamamışız.
Reklam
Kudemâ buyurmuşlar ki: "Geleceğe ah etme, geçmişini yâd etme! Alacağın bir nefes, onu da berbat etme!"
“Geleceğe ah etme, geçmişini yâd etme! Alacağın bir nefes, onu da berbat etme!”
Sayfa 108 - MECRA
266 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.