İlknur Özdemir ile söylesi
“Neden yazıyorsunuz?” diye soruyorum. “Bunu yanıtlayamam, nedenini, bilmiyorum” diyor, “Sanırım bir tür zorunluluk hissediyorum, bir hastalık bu. Bana kalırsa normal, mutlu, dengeli insanlar yazar olamazlar. Hayata karışmak yerine neden kendilerini bütün gün bir odaya kapasınlar?”
“Geçmiş mi sizi daha çok ilgilendiriyor, gelecek mi?” diye soruyorum. “Şöyle bir şey var” diyor, “Ne zaman gelecekle ilgilensek yanılıyoruz. Son yüz yıldır gelecek konusundaki vizyonları düşünsenize, hangisi gerçekleşti ki? Kimseninki doğru çıkmadı. Aslında gelecek kadar hızla eskiyen ne var? Bir zaman makinesine binseniz, geçmişe mi, geleceğe mi gitmek istersiniz?” “Geçmiş elbette” diyorum. “Ben de” diyor. Geçmiş hakkında daha çok bilmek istediğiniz çok şey vardır, oysa gelecek anlaşılmazdır. Doğmamış yerine ölmüşle karşılaşmayı yeğlerim sanırım.”
“Kendinizi kitaba verirseniz, kitabı gerçekten izler ve okunması gerektiği gibi okursanız sizi etkiler. Kuşkusuz. Pek çok kişi kitaba direnir. Kuşkuyla okumaya başlar; sevgiyle okumazsanız, kuşkuyla yaklaşırsanız bitiremezsiniz. Baştan çıkarılmaya hazır olmalısınız ve baştan çıkarılmanıza izin vermelisiniz” diyor. Ne kadar doğru.
deli gönül, ahmak gönül, bıkmadın mı boş umuttan?
o yar seni terk eyledi, uyan deli gönül, uyan!
seni seven terk eyledi, nedir kapanmayan yaran?
umut bazen işkencedir, bitmeyen zalim gecedir.
yüz çevirmek, "bitti" demek, bilemezsin yar nicedir
bitti, deyip çekip gitmek, bilemezsin ne acıdır!
Sabah güzel olmasına çok güzeldir ama benim içimde bir hüzün vardır, kimsenin olmadığı bir yere gitmek ister canım. İnsanların aydınlık, güzel bir günü her zaman berbat ettiklerini biliyorum çünkü.
Bir şehirde başka bir şehri
Bir şiirde bir başka şiiri
Bir başka serüveni kendi serüveninde
Böylece gece yolculukları yeniden başlamıştı
Ama bunlar başka gecelerdi
Sigara üstüne sigara
Yakılıp şiir düşünülen
Ve yüzleri sisler ardında sevgilileri
Onlar alaturka şarkıda bir dizeydi
Hep hayal edilecek olan
Siz önünden geçerken
Pencerede kıpırdanan
"karine modaya uygun kıyafetler, takılar, aksesuarlar için mağazaları dolaşmaktan hoşlandığını biliyor: "ben bunları sadece kendimi güzel hissetmek için yaptığımı düşünüyordum.."
"tabiki kendiniz için yapıyorsunuz" diyorum ona, "size bakacak erkeklerin hoşuna gitmek için değil..!!" bununla birlikte sadece estetik açıdan güzel hissederek kendinizden hoşnut olamazsınız; özellikle arzu edilir olduğunuzu fark etmenizle bu memnuniyet ve keyif gerçekleşir; siz güzel göründüğünüz için hoşnut olduğunuzu sanırsınız çünkü 'arzu edilir' kavramı edebe uygun şekilde sansürlenmiştir.."