Bakır Gök, Latin Amerika ülkelerinin yazgısı olmuş -ya da oldurulmuş- şiddeti işleyen çok iyi bir roman. Meksikalı yazar Emiliano Monge, isim belirtmeden kendi ülkesinin kırsallarında, küçük bir kasabayı yerleştirmiş romanın merkezine ama tüm Latin Amerika genelini yansıtıyor anlattıkları. Sömürgecilik ve kölelikle dolu geçmişin gölgesinde, yerli
Kuantum alanı, evrendeki gizemli enerji alanlarıdır ve ışık hızından daha hızlı bir iletimle evrende isteklerinizi iletirler, isteklerinizin yönetimi dilekleriniz bu şekilde oluşur oyüzden kötü bir söz evreme göndermeyin…
1- sağlıklı ilişkiler bazen sıkıcı/monoton hissettirebilir. eğer hayatta kalma modunda sevgi görmeye aşinaysanız, kaos heyecan uyandırabilir. tahmin edilemez, bencil kişiler gizemli gelebilir. güvenebileceğiniz insanlar sıkıcı gelebilir, sıkılabilrisiniz.
2 - sağlıklı ilişkilerde, aşırı kıskançlık söz konusu değildir. aşırı kıskançlık, bağlanma sorunu ve güvensizlik işaretidir. sağlıklı ilişkilerde, aşırı kıskançlık ve kontrolcü davranışlar olmaz.
3 - duygusal destek sağlanır. samimi olarak duygu paylaşımı vardır.
4 - sağlıklı ilişkide sınırlar vardır. sağlıklı ilişkilerde partnerler neler yapıp/yapamayacaklarını bilirler.
5 - doğrudan iletişim. sağlıklı ilişkilerde, karşıdakinin ne hissettiğini tahmin etme zorunluluğu yoktur, sorunlar/beklentiler doğrudan iletilir.
6 - oyun yoktur. sıcak ya da soğuk davranışlar, tahmin edilememezlik söz konusu değildir. bu mükemmel bir ilişki olduğu anlamına gelmez, sadece her zaman arkanızda birinin olduğunu bilirsiniz.
“Dünya ve akıl, der Marleau-Ponty Algının Fenomenolojisi’nin önsözünde, "dünya ve akıl problem çıkarmaz; isterseniz onlara gizemli diyelim ama bu gizem onları tanımlar, bu gizemi herhangi bir çözümle dağıtmak söz konusu değildir; o, her türlü çözümün berisinde kalır. Gerçek felsefe dünyayı görmeyi yeniden öğrenmektir." Açıklanamazın fışkırması karşısında hayret ve hayranlık duymaya varım, ama neden bulantı duyayım?”(Yaşam İçin Felsefe s. 155, Pierre Hadot)
* evet tabii ki spoiler içerir
_Okurken bazen kendimden geçtiğim hayretler içerisinde gülümsediğim... Maslow'un tabiriyle doruk deneyimler yaşadığım bir kitaptı
Neden mi? Hemen izah etmeye başlıyorum...
Diyor ya hani Bahtiyar Vahapzade: "Kalbin gözü yanmazsa, görünmez göze Allah"
youtu.be/hWEM9KHWlkA?si=...
Bir
Modern Kore edebiyatından Çukur!
Biraz farklı kültürlerin edebiyatını tanımak hevesiyle önce Japon edebiyatına sardım. Haruki Murakami, Osamu Daza falan derken oradan Arap edebiyatına atladım. Necip Mahfuz, Nizâr Kabbani filan... Sıra geldi Kore edebiyatına. Aradığımı buldum mu, tartışılır.
Adının hiç de önemli olmadığı bu çekik gözlü
Bütün dikkatiyle içindeki sesleri dinleyip onları tekrarlamaya hatta melodiyle mırıldanmaya gayret ediyordu.
Çok garip, gizemli şeylerden söz ediliyor; fakat Momo onları ağzıyla tekrar edince anlamlarını kavrayabiliyordu.
Geçtiğimiz senelerde Jane Eyre ve Uğultulu Tepeler’i okumam vesilesiyle Charlotte Brontë ve Emily Brontë ile tanışma şerefine erişmiştim. Mükemmel eserleri hâlâ hafızamda, bazı detayları eksik haliyle tabii. Kardeşleri Anne Brontë ile de henüz tanışabildim. Fakat ablaları kadar okunmaması beni çok şaşırttı öncelikle. Çünkü şu an kitaplığımda
Kitabın çok genel bir özetidir!!!
Dinin Geleceği adlı bu eserde genel yapı itibariyle dinin insan hayatındaki konumu ve zamanla bu konum bilimin ve bireyselliğin ön plana çıkmasıyla dinin nasıl şekillendiğini veya şekillenemediğini ele almıştır. Çünkü din; kurumsal, toplumsal ve bireysel olmak üzere insanın hayatına üç cepheden etki etmektedir.
“Düzenim Bozulur, Hayatımın Altı Üstüne Gelir, Diye Endişe Etme. Nereden Biliyorsun Hayatın Altının Üstünden Daha İyi Olmayacağını?” Şems Tebrizi.
kitabı bitirdiğimde kulağıma fısıldanan o söz.
Merhaba, yazarımız önsöz bölümünde;”Sarmaşık’ı yazmaya başladığımda henüz 17 yaşındaydım.Evimden uzakta,son derece mutsuz ve hayattan ümidimi kesmiş
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
#koaladankitaplarokumagrubu ile Nisan ayında Dünya Edebiyatı listenizden okuduğumuz Yamaç uzun ama kolay okunan bir eser.
Rusya'nın büyük şehirlerinden biri olan Petersburg'ta başlayıp daha sonra Malinovka isimli (çiftliğin bulunduğu) köyde devam eden yaklaşık 960 sayfa olmasına rağmen sade dili, ilginç ruhsal çözümlemeleri, karakterler
Yaklaşan kitlesel hafıza kaybının hipokampusa ulaşan, beyin hücrelerini yok eden, nörotransmitterleri bloke eden bir virüs gibi bir şey olabileceğinden söz ediliyor. Ve beyin, doğanın bu yüce eseri bir küsur yılda jölemsi bir kitleye dönüşür. Dünyaca ünlü birkaç biliminsanı arıları örnek vererek colony collapse disorder, koloni çöküş sendromu ismi verilen gizemli yok oluşlarının aslında Alzheimer mekanizmasıyla aynı olduğu, sadece insan ailesine uygulandığı konusunda uyarıda bulundu.
Kitabın ilk bölümleri durağan ama kesinlikle akici bir sekilde ilerliyor. 5. Bölümden itibaren olaylar değişiyor ve büyük bir merakla devam ediyor. Her bölümde nasil yani dedirten bir aksiyon soz konusu ve sonu kesinlikle ters köşe. Okuyucuyu hem şoka sokuyor hem hayran bırakıyor. Kitabin içeriğinde argo kelimelere yer verilmis. Bir de cinsiyet karmaşası olayina. Bu kısımlara takilmam diyorsaniz okuyun derim. Her sayfasi merakla beklenen gizemli bir film izliyormuş hissi verdi. Uzun zamandır bu tarz bir roman okumamistim. Kendi adıma tazeleyici oldu.
Hikaye HırsızıJean Hanff Korelitz · Altın Kitaplar · 2024295 okunma