Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Vahşi Kadın bütün kadınların sağlığıdır. Onsuz, kadınların psikolojisi anlamsızlaşır. Bu yabanıl kadın, prototip kadındır... hangi kültür, hangi çağ, hangi politika olursa olsun, o değişmez. Döngüleri değişir, simgesel temsilcileri değişir, ama özünde o hiç değişmez. Neyse odur ve bir bütündür. O, kadınlar aracılığıyla kendine bir çıkış bulur. Baskı altına alınıp ezilirse, yukarıya doğru çıkmak için didinir. Kadınlar özgürse, o da özgürdür. Ne mutlu ki, kaç kere bastırılırsa bastırılsın, tekrar yukarı fırlar. Kaç kere yasaklanmış, ezilmiş, önü kesilmiş, sulandırılmış, eziyete uğramış; güvenilmez, tehlikeli, çılgın gibi sayısız aşağılamalarla yaftalanmış olursa olsun, kadınların içinde yukarıya doğru öyle bir çıkar ki, en sakin, en çekingen kadın bile ona gizli bir yer ayırır. En bastırılmış kadın bile yüreğinde ona gizli bir yer ayırır; gür ve vahşi gizli düşünceleri ve gizli duygulan vardır ki, doğal olan da budur. En tutsak kadın bile vahşi benliğinin yerini savunur, çünkü sezgisel olarak bilir ki, bir gün bir mazgal deliği, bir çıkış, bir fırsat bulduğunda tabana kuvvet kaçmak için ondan güç alacaktır.
Ayrıntı Yayınları
—Bilirsən,Ted,mən təsadüfə qətiyyən inanmıram.Həyatda heç bir təsadüfə yer yoxdur.Hər bir işdə bir məntiq var.Mümkündür ki,o məntiq bizim üçün gizli olsun,ancaq bu onun yoxluğunu göstərməz.
Reklam
Bağdat ve Basra, entelektüel hiziplerin birden çok tabanıyla beraber merkezi bir dikkat odağının yaratıcı kombinasyonunu sağlamıştır. Bu tabanlar, sarayın yanı sıra diğer aristokratik hamileri içermiştir; kütüphaneler oluşturan, yabancı metinleri çeviren ve ilgili Yunanca eğitimiyle birlikte tıbbın öğretildiği yardımsever hastaneleri ayakta tutan gruplar desteklenmiştir. “Kadim bilgi” tarafında, rakip mütercim grupları vardır: Bilgelik Evi’ndeki (Beytü’l-Hikme) Huneyn’in de aralarında yer aldığı Gundeşapur zinciri, Sabit ibn Kurra’nın ailesinin de aralarında yer aldığı Harran’dan yıldızperestler, Nasturi Hıristiyanlar, Sabiîler, Mecusiler ve Hindular, bu merkezde Müslüman himayesi altında buluşmuştur; ilk büyük Müslüman filozoflar el-Kindî ve Farabî, Bağdat’taki bu ağların merkezindedir. Basra, “İslami bilimler” cephesinde felsefi yaratıcılığın ilk merkezidir; Basra Camisi, Mutezileciler ve Eş’arîleri de kapsayan rasyonel teologların ortaya çıktığı yerdir ve Basra, gizli topluluk olan İhvân-ı Safâ’nın da merkezi olmuştur. Bu ağların, Bağdat’ta da Yunan falsafa yörüngesinde kolları vardır. İlk sufiler de dağınık gezginlerden oluşmalarına rağmen, en büyük etkilerini Bağdat’ta göstermiştir; Bağdat en ünlü ilk temsilcileri Bistâmî, Cüneyd ve Hallâc-ı Mansûr’a ev sahipliği yapmıştır.
Sayfa 607Kitabı okudu
Aynı cevabı veriyorum, hiçbir dile çevrilemeyecek o cevabı. Düşümle karşılaşmaya gitmem gerekiyordu. Aynı hayal kırıklığı. . İnsanların, kayalara yapışan istiridyeler gibi, başkalarının acılarına yapışmak gibi tuhaf bir saplantıları var. Başıma gelen şey onları kendileriyle yüzleştiriyor sanki. . Çoğunlukla çığlık atmak istiyorum, köpürüyorum.
Cemiyetleştiremediklerimizden misiniz?
"Sana göre olana dışarıda yer yoktur. Bir kafeye, mağazaya, dükkana girdiğinde seni asla bayıldığın bir şarkı karşılamaz. Reklam panolarında hiçbir zaman merak ettiğin bir albümün veya filmin duyurusunu göremezsin. Çıktığın deliğe dönmen gerekir. Hoşlandığın şeyleri havasız odalarda izler, kulaklık takıp gizli gizli dinlersin ancak. İlgilendiğin dünyanın haberlerini gazeteler, dergiler yazmaz. Onları fotokopi ile çoğaltılmış okunaksız fanzinlerden takip etmeye çalışırsın.Tabii bulabilirsen. Bu da seni yavaş yavaş vitrinlerden,raflardan, spotlardan, piyasadan, insanlardan soyutlar. Cemiyet dışı mahluk yapar. Farkında bile olmadan çıktığın bir yolculuk. İnsanlığın müşterek yürüyüşünün aksine. Ama mutlusundur. Favori şarkılarına gittiği her yerde denk gelenlerden, herkesin sevgilisi olan sanatçıları beğenenlerden, tercihlerini nüfusun çoğunluğuyla paylaşanlardan, kendisine sunulanla yetinenlerden olmadığın içi. Kafası karışık, komik bir gururla kaplı, melankolik bir mutluluk."
Hangi yöne gideceğimi bilemiyorum. Her yer ne kadar sessiz.
Reklam
Tüm kişiliğimi tanımlayan o alıntı
Yaşama teslim olursam, yok olurum. En azından ruhumda bir sanat eseri olmak istiyorum çünkü bedenimde böyle olamam. Bu nedenle kendimi sessiz bir yalnızlıkta yonttum ve serin hava ve doğrudan gelen ışığın girmediği bir seraya koydum yapaylığımın anlamsız çiçeğinin gizli bir güzellikte açacağı bir yer.
Dilin sınırlılığı ve Kuran'da Tanrısal bilgi
Dilin mantıksal yapısından kaynaklanan anlatım güçlükleri de, dil-mantık ilişkisi ve dilin sınırlılığı açısından oldukça önemlidir. Bu duruma ilişkin en ilginç örneği, Kuran'da tanrısal bilgiye yönelik ifadelerde görmek olasıdır. Genel olarak Kuran, Tanrı'nın evrende yer alan gizli-açık her şeyi bildiğini ifade eden birçok bildiriyi bünyesinde barındırmasına rağmen, bu dünyayı sınav alanı olarak sunmak amacıyla, kimi yerlerde Tanrı'nın geleceği bilmediği izlenimi doğuran ifadelere yer vermektedir. Çünkü beşeri ve dilsel düzeyde sınamak, ancak bilinmeyen bir durumu bilinir hale getirmeye dönüktür. (...) Bu türden deyişler içeren ayetlerin, İslam kelamcıları/teologları arasında, Tanrı'nın yoku (ma'dum) bilip bilmediği ya da tanrısal bilginin önceli mi, yoksa öncesiz mi olduğu tartışmalarına yol açtığı görülmektedir. Ancak Kuran'da Tanrı'nın sınamasının yanında, dilin insaniliğinden kaynaklanan bir zorunlulukla lemma ya'lem (henüz bilmiyor, sonra bilecek); li'na'lem (bilmek, öğrenmek için) gibi deyişlerin de Tanrı'ya yüklendiği görülür. Kelamcıları/teologları ve Kuran çevirmenlerini sıkıntıya sokan bu ayetlerden iki tanesini aktarmakta yarar vardır: Yoksa siz, Tanrı içinizden cihat edenleri, Tanrı'dan, elçisinden ve müminlerden başkasını kendine sırdaş edinmeyenleri bilmeden (lemma ya'lem) bırakılacağınızı mı sandınız? Sonra iki gruptan hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap ettiğini bilmek için (li-na'lem) onları uyardık.
Hadid Sûresi Ayet 1-9 ve 22, 23 tefsiri
1. Göklerde olanlar yani melekler ve diğerleri (Güneş, Ay ve Yıldızlar) ve yerde olanlar yani dağlar, denizler, ırmaklar, ağaçlar yerde hareket eden canlılar, kuşlar, bitkiler gökle yer arasındaki rüzgarlar, bulutlar ve her ikisindeki bütün yaratılmışlar Allah'ı tesbih eder zikreder fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız. O mülkünde
Sayfa 159 - İşaret Yayınları 4.CiltKitabı okudu
Uzak nedir? Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için gidecek yer ne kadar uzak olabilir? Başım açık, saçlarımı ikiye ortadan ayırdım kimin ülkesinden geçsem şakaklarımda dövmeler beni ele verecek cesur ve onurlu diyecekler halbuki suskun ve kederliyim korsanlardan kaptığım gürlek nara işime yaramıyor rençberlerin o rahat ve oturmuş lehçesinden tiksinirim boynumda bana yargı yükleyenlerin utançlarından yapılma mücevherler sırtımda sağır kantarı gizli bilgilerin mataramdaki suya tuz ekledim, azığım yok uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.