Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gökçen Sakaloğlu

Gökçen Sakaloğlu
@gokcensakaloglu
Yüksek Lisans
Trabzon
6 Şubat
12 okur puanı
Şubat 2018 tarihinde katıldı
Pekiyi ama, diyordum, bu insanlar kendi sefaletlerinden niçin kendileri sorumlu olsunlar? Evet, kendi maddi ve manevi sefaletlerinden? Yüzyıllar boyunca bu insanlara ne verdik? Köylerine yol mu yaptık? Yol başına mektep mi kurduk? Camisi, muallimi, imamı var mı? Hastalıklarıyla mı savaştık? Eşkıyaya, toprak ağasına, şeyhe karşı onu koruduk mu? Verdiği vergileri, aldığımız askerleri ne yaptığımızı söyledik mi? Başkentin adını nerden bilsin? Hatta bütün bunlara rağmen onun bugün gene burada olmasına şükretmeli. Yoksa bu at bir gün başını kaldırır ve bizi üstünden atabilir!...
Reklam
Harbi ruhan benimsemeyen, nerede ve niçin harp ettiğini bilmeyen, hatta kendi varlığının cahili olan askerlerimle uğraşırken, onlara acımakla, onları yadırgamak arasında bazı ruh çatışmaları duyardım.
Yüzyıllardan beri soyulan, sömürülen, yüzyıllar boyunca yalnız mal, yalnız can vergisi için aranan şu bitmiş, şu bilinmeyen Anadolu’ya karşı, çeşmeleri gürülgürül akan İstanbul’un işlediği günahların borcunu ödüyoruz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Seçmek gerektiğine, istenilenin yapılması gerektiğine ve mutluluğun koşullarının bulunduğuna inanmak yanılgıdır. Önemli olan yalnızca mutluluk isteğidir. Sürekli var olan, kocaman bir tür bilinç. Gerisi kadınlar, sanat yapıtları ya da dünyevi başarılar sadece bahanedir.
Yoksulsunuz Mersault. Bıkkınlığınızın yarısı buna dayanıyor. Öteki yarısı ise yoksulluğu saçma bir biçimde kabul etmenize.
Reklam
Kimseyi öldürmedim mi? Henüz değil kuşkusuz! Ama değerli insanları ölüme terk etmedim mi? Belki.
Her zeki insan bir gangster olmayı ve salt şiddet yoluyla toplum üzerinde egemenlik kurmayı düşler. Bu iş o kadar kolay olmadığı için genellikle politikaya bel bağlanır ve en acımasız partiye koşulur. Herkese egemen olmak bu yolla mümkün oluyorsa ruhunu küçültmenin ne önemi var değil mi?
Duygularımızı yalnız ölümün uyandırdığına dikkat ettiniz mi? Bizden yeni ayrılmış dostlarımızı ne kadar severiz, değil mi? Ağızları toprakla dolup hiç konuşmaz olmuş hocalarımıza ne kadar hayranızdır! Saygı o zaman çok doğal olarak gelir, belki de tüm yaşamları boyunca bizden bekledikleri o saygı.
İnsanlar hayal güçlerini şu ana daha büyük bir eşitlikle bakacaklarına, geçmişte yaşadıkları bir acıyı hatırlamak için çok daha gayretli bir şekilde kullanıyorlar
Reklam
Geleceği, yolculukları ve tartışmaları ortadan kaldıran bir vebayı nasıl düşüneceklerdi ki? Kendilerini özgür sanıyorlardı, oysa felaketler oldukça kimse asla özgür olamayacaktı.
Bir dönem eşsiz bir tarza sahip bir kişi/sanatçı/yazar birden ortaya çıkıp yoğun bir ilgi çekti diyelim, bir anda ortadan kaybolmuşsa ya da artık kendisinden bıkılmışsa onun için “özgün” demek çok zordur. Çoğu durumda da bu sadece “tek atımlık” bir şey olur.
Bir kere gönül yoksunu oldu mu, çeyrek milyon dönüm bile kendini zengin hissettiremez. Aç it gibi durmadan mal mülk toplayanlar arasında hiç mutlusunu görmedim. Belki de ne yaparsa yapsın kendini zengin hissedemiyor diye mutsuzdur.
Sayfa 254Kitabı okudu
Kendine tapan insan, kimseye saadet veremeyeceği ve saadet ise ancak verildiği zaman alınan bir şey olduğuna göre hiçbir zaman mesut olamazdı.
Sayfa 339Kitabı okudu
Çünkü sevgi cevheri insanın kendi kalbinde olan bir şeydi. Yabancı eller ancak bunu işletir veya söndürüp mahvedebilirdi.
Sayfa 322Kitabı okudu
Bu bana önem vermemesinin ya da beni sevmemesinin benim bir değerimin olmamasından değil, onun kendi kişiliğinden kaynaklandığını gösteriyor.
Reklam
Cihanda dostluk ve sevgi, daha şiddetlisi aşk ve sevda adıyla hüküm süren bir kuvvetin sır ve işaretlerinin tamamını duymaya kalbin yetenekli ve bütün ince şeyler ve inceliklerin farkına varmaya zekan uygundur.
Bir insanın elinden hayatı boyunca kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğu da bitirirsiniz
Drago insanların her zaman birbirlerinden uzakta olduklarını fark etti, birisi acı çektiğinde, acısı sadece kendisine ait oluyor. Hiç kimse o acıyı birazcık olsun dindiremiyordu