Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hafta Sekiz
Siz siz olun da dayanın dostlar Gölgem beni artık takmaz olmuştu. Meselâ ben şapkamı çıkarsam O kazık gibi dikiliyordu, Meselâ yolda yanyanayız değil mi O bir taksi çevirip doğru eve. Gölgem beni artık takmaz olmuştu.
hayatın beni tahtaya çıkardığı bir sabah kırıldı dünya soğuktur diye yazdığım o kalem o ayna gördüm nereye gitsem ben dik gölgem kamburdu bu dünyada
Reklam
Kandil ışığında duvara düşen şu yamuk gölgem yok mu; şu uğursuz gölge! Yazdıklarımı dikkatle okuyup yutuyor adeta. Kuşkum yok; şu gölge benden iyi anlıyor. Sadece kendi gölgemle güzel güzel konuşabilirim. Beni konuşmaya zorlayan da o zaten. Sadece o tanıyabilir ben; mutlaka anlar. Hayatımın usaresin, hayır, acı şarabını gölgemin kuru boğazına damla damla damlatmak, sonra ona “İşte hayatım!” demek istiyorum.
Sayfa 45
Ben gölgem için yazıyorum, gaz lambasının duvara yansıttığı gölgem için. Kendimi ona tanıtmalıyım.
Kimseye görünmeden bana hep eşlik eder. Yanımdan hiç ayrılmaz. Yürürken yanımdadır, koşarken yanımdadır, ben durunca o da durur. Bir kötü özelliği var ne yazık ki, Gölgem konuşamıyor.
Sayfa 129Kitabı okudu
Reklam
Her ben dediğimde “Affola,” diyesim geliyor oysa..
Ben de bu dünyaya düşmüş biriyim. Kimi zaman şeytan dokunmuş düşünü hayra yoramayan Havva, kimi zaman af dileyerek kırk yıl gözyaşı döken  dem gibiyim. “Ben neyim?” diye gelmedimse de dünyaya, belli, “Ben neyim?” diye diye gideceğim. Parmaklarımın ucunda yükselerek bir pencere aralığından, batan güneşi gördüğüm günden beri, gökyüzünün rengini,
hayat hep tuhaf bir yapışkanlıkla kaldı boynumda dedim kırk sesle yıkansam da gitmez kalbimden sesin ben dik gölgem kambur bu leke başka
Sonbaharda önüm ardım Ölmüş tanrılar tanrısı Ölçmektesin nedir hakkım Toprağın bana kattığı Ey gölgem eski yılanım
acıtıyor içimi
Sensiz kaldığında damarlarım, kan acıtıyor içimi Silemiyorum kirpiklerimden, yitirdiğim zamanlar Göz yaşlarım acıtıyor; çaresiz haykırıyorum Yudumluyorum bu hain zehri yollarda bir başıma Su acıtıyor dudaklarımı gittiğin akşamlarda Ekmek diken gibi yırtıyor boğazımı Acıtıyor içimi insanların duyarsız Kalbimden habersiz tebessümleri Bir el tenimde baharı kanatırken Sensiz olan ne varsa tutuşuyor derinden Yakıyor samanyolunu göklere baktığımda İçimi acıtıyor Toprak acıtıyor senssizliğin mevsimlerinde Yaprak bir tomurcuğu beklerken bahçelerder Dallarım kırılıyor; eriyip akıyorum Her damlada gözlerinin yokluğu Derbeder bir yolcu gibi çaresiz Rüzgar ah çekip ağlıyor benimle Gölgem kurşunlanmış bin bir yerinden Bakışlarım ellerini arıyor ....
Sayfa 153
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.