Toplumun çatlaklarını (Gramsci'nin deyişiyle) örten sıvadır din. Dine paralel biçimde gelişen devlet ise, sınıflı toplumun kamuyönetsel örgütüdür. Her iki örgüt (veya kurum) ilkin Sümerli din adamları (rahipler) tarafından kurulmuştur; rahipler, din kurumunun olduğu kadar devlet kurumunun da içini ilk dolduran kişiler olarak tarihe geçerler. Bu demektir ki; devlet gibi din de, tümüyle dünyacı işler için düşünülmüş bir kurumdur. Ötedünya kavramı ise, ideolojik savaş koşulları içinde, neden sonra geliştirilmiştir. Maddeden soyutlanmış Tektanrı kavramı da öyle. Devlet, sınıflı toplumun baskıcı(kaba güç) aygıtını; din, ikna(iman gücü) aygıtını temsil etmektedir. Arada bir, birbirlerinin silahını kullanabilmektedirler.
Sayfa 2 - Doruk Yayıncılık, 2. Baskı: Haziran 1997