Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aile içinde karılarına ya da çocuklarına şiddet uygulayanlar, hep en zayıf karakterli adamlardır. Zaten zayıf oldukları için, kendilerinden daha güçsüz insanları kurban seçerler.
Sayfa 329Kitabı okudu
Elbet bir gün...
"Hepimiz kendimize geleceğiz bir gün. Üzüle üzüle mutlu olmayı, güçsüz kala kala güçlü olmayı öğreneceğiz. Düşe düşe kalkmayı, öle öle yaşamayı, ağlaya ağlaya gülmeyi ve ayrı kala kala sevmeyi... Bir gün hepimiz kavuşmayı da öğreneceğiz. O gün yakın. Bir gün hepimiz aramızdaki kilometreleri, santimetreleri aşacağız. Kime bakıyorsak uzaktan uzağa, bir gün tam karşımızda gözlerinin içine bakacağız. Çünkü mesafeler, aşılmak içindir..."
Reklam
"Bak Momo" derdi, "Ne oluyor, biliyor musun? Bazen önüme upuzun bir cadde çıkıyor. Öyle uzun ki, insan bunun sonu gelmez sanıyor." Beppo bu. Bu kadarcık laftan sonra bile önüne bakarak bir süre susar, sonra devam ederdi: "O zaman acele etmeye başlıyorsun. Gittikçe daha çabuk... Her seferinde önüne baktığında yol kısalır gibi olmuyor. Daha hızlı, daha gayretli, daha korkulu çalışıyorsun; sonunda nefesin kesilip güçsüz kalıyorsun. Ve cadde önünde upuzun duruyor. İnsan böyle yapmalı." Susup, biraz daha düşündükten sonra sürdürdü konuşmasını: "Caddeyi bütünüyle görüp düşünmemeli. Hep bir sonraki adımı, bir sonraki nefesi ve bir sonraki süpürgeyi... Ve hep bir sonra geleceği... O zaman zevkli olur. Önemli olan işini iyi yapmaktır. Ve öyle yapmak gerekir." "Bir de bakarsın ki, adım adım bütün yolu bitirmişsin. Nasıl olduğunu anlamadan ve yorulmadan." Başını önüne eğer sözünü noktalardı: "Önemli olan da budur."
Devlet, köken itibariyle, insanların kendi kendilerini, yine kendi kendilerinden korumak, bu şekilde, güvenlik gereksinimlerini karşılamak amacıyla kurdukları bir örgütlenmedir. Bu büyük güç, kötü idare edildiğinde, koruyuculuk işlevini yitirerek büyük şiddetlerin ve yıkımların kaynağı haline de gelebilmektedir. Devletin hakkı karşısında bireyin
Sayfa 43 - Hece dergisiKitabı okuyor
Bizim yetkeci olmayan kültürümüzde bile ana babaların, çocuklarının yaşamda kendi elde edemediklerini tamamlamak üzere 'yararlı olmalarını istedikleri görülmektedir. Eğer ana baba başarılı olamamışsa, çocuklar başarıya ulaşmak zorundadır. Çünkü bu başarı, ana babanın elde edemediğinin yerine geçecektir. Eğer sevildiklerini hissetmiyorlarsa, (özellikle, eğer ana baba birbirini sevmiyorsa) bu sevgisizliğin yerini de çocuklar doldurmalıdır. Eğer ana baba, kendi toplumsal yaşamlarında güçsüz olduklarını hissediyorlarsa, çocuklarını denetleyip onlara egemen olmaktan doyum bulmak isterler. Çocuklar tüm bu beklentileri yerine getirseler bile, yaptıklarını yeterince yapamadıkları ve bu yüzden ana babalarını düş kırıklığına uğrattıkları için yine de suçluluk duyarlar.
Güçlü değildi, güçsüz de. Savaşçı değildi ama savaş meydanından da kaçmazdı.
Reklam
Ortalıkta niçin ölü güvercin görmüyoruz? Genellikle hayvanlar kendilerini ölüme yakın hissettiklerinde ölümü beklemek için bir yerlere gizlenirler. Bu, bir ağaç kovuğu, kayaların arası veya saklanabilecekleri herhangi bir yer olabilir. Buradaki içgüdü, hayvanın kendisini güçsüz hissetmesi nedeniyle bir düşmanla karşılaştığında karşı koyamamak
Sayfa 76 - AykırıKitabı okuyor
Sürgünde uyandığınız sabah, gün size ait değil, mutfaktaki kokular tatlar size ait değil. zaman mekan size ait değil, hava iklim size ait değil, dışarda sizi bekleyen hayat, iş güç, plan program size ait değil. Sevdikleriniz, tanıdıklarınız, bildikleriniz, size ait olan her şey çok uzaklarda ve sizin oralara ulaşmanız hatta "nasıl olsa bir gün ulaşırım" diye kendinizi avutmanız bile mümkün değil. Yalnız ve yabancısınız, mahkumsunuz, güçsüz ve çaresizsiniz.
Bre zavallı insan, az mı derdin var ki kendine yeni dertler uyduruyorsun. Az mı kötü haldesin ki, bir de kendi kendini kötülemeye özeniyorsun. Ne diye yeni çirkinlikler yaratmaya çalışıyorsun? içinde ve dışında zaten o kadar çirkinlikler var ki! O kadar rahat mısın ki rahatının yarısı sana batıyor? Doğanın seni zorladığı bütün yararlı işleri gördün bitirdin işsiz güçsüz kaldın da mı başka işler çıkarıyorsun kendine? Sen tut, doğanın şaşmaz, hiçbir yerde değişmez yasalarını hor görüp, sonra o senin yaptığın, bir tarafı acayip, uygunsuz yasalara uymaya çabala. Üstelik bu yasalar ne kadar özel, dar, dayanıksız, gerçeğe aykırı olursa çabaların da o ölçüde arıtıyor senin.
Sayfa 25
“... erkeklerin sahte bağımsızlığı ve sahte benliği daha çoktur, bunlar da çoğunlukla çocuk, kadın ya da daha güçsüz erkekler pahasına edinilmiştir.”
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.