Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1350-1690 Döneminde Osmanlı’ya karşı birleşme orta Çağların aslı ideolojisinin devamı olarak algılanabilir. Avrupa artık Kudüs’te İsanın mezarını müslümanların elinden kurtarmak için değil, İstanbul ve güneydoğu Avrupa’da yerleşen Osmanlı’ya karşı Levant da Latin milletlerin ( Venedik, ceneviz, Fransa,, Katalan, vb) Kurdukları kolonileri savunmak için birleşiyordu. Akdeniz’de İtalya ve adalar, orta Avrupa’da Macaristan ve Avusturya tehdit altındaydı. 1529’dan başlayarak Türk akınları karşısında Almanya’da Türk korkusu dolayısıyla kiliselerde muntazaman çanlar çalıyordu. Roma Papaları bu dönemde de Avrupa hıristiyan ülkesinin temsilcisi rolünü üstlendi. Avrupa’da üstünlük kurmak isteyen her hükümdar, Türklere karşı birleşik hıristiyan Avrupa’nın koruyucusu rolünü benimsiyordu. 1350-1690 döneminde Osmanlı’ya karşı Avrupa’da devlet adamları onlarca birleşik Avrupa projesi önermiştir.
Sayfa 231Kitabı okudu
“Ermeni baskıncılar, önüne gelen evleri ve hükümet binalarını yakıp, Güneydoğu Avrupa ve Kafkasya'daki diğer zulümlerden kaçıp buradaki evlerine yeni yerleşen Müslüman göçmenler dahil hayatta kalan Müslüman köylüleri de öldürerek bölgeyi temizlediler. Cemal Paşa'nın, sukûneti temin etmek ve Müslüman halkın katliamını durdurmak için birkaç piyade alayını gönderdiği yer, Zeytun, sadece kendini müdafaa etmek için alınan tedbirlere rağmen, Avrupa basınında, savaşta ölen Ermenileri gösterek, Ermenilerin vahşice öldürüldükleri yerler..." diye ilan edilen yer, işte burası idi...”
Reklam
Bilinen Tarihin Bilinmeyen Yanları: Dünyayı Yöneten Rotschild Ailesi Gönderen: Aysal Bülent Ülkemizin neden bölünmesi isteniyor? Gazi Mustafa Kemal'in bildiği ve bizi uyardığı hitabenin ne anlama geldiği... Sağ-sol ayrımı, gerçekte de var mıdır? İşte bu soruların bir kısmının yanıtı; Bilinen Tarihin Bilinmeyen Yanları Hitler, dünya
Yiyecek üretimi esas olarak Güneybatı Asya' dan Avrupa ' ya, Mısır' a, Kuzey Amerika'ya, Etiyopya'ya, Orta Asya'ya ve İndus Vadisine yayıldı; Sahel' den ve Batı Afrika'dan Doğu ve Güney Afrika' ya; Çin' den tropik Güneydoğu Asya'ya, Filipinlere, Endonezya' ya, Kore'ye ve Japonya'ya; Mezoamerika'dan Kuzey Amerika 'ya yayıldı. Dahası yiyecek üretimi ilk çıkış bölgelerinde bile öteki çıkış bölgelerinden gelen tarım bitkileri, hayvan varlığı ve yöntemlerle zenginleşti.
Görülür ama ben yine de tarihte hastalıkların rolü, genişleyen Avrupa' nın önünü açmakla sınırlıdır, demek istemiyorum. Sıtma ve sarıhummanın yanı sıra tropik Afrika, Hindistan, Güneydoğu Asya ve Yeni Gine'deki başka hastalıklar Avrupalıların tropik bölgelerde sömürge kurmalarını güçleştiren en büyük engeller olmuşlardır.
Portekiz zenginlik arayışı içinde yayılmacı bir faaliyet merkezi haline gelen Avrupa devletlerinin ilkiydi. Avrupa ortaçağının sonlarında bir milyon civarında nüfusu olan yoksul bir ülkeydi. Kısa zamanda Amerika kıtasında Brezilya'da, Afrika'da Mozambik ve Güneydoğu Asya'da Malakka gibi uzak ülkelerde koloniler kurdu. 1725 yılında bile Goa Başpiskoposu hâlâ, Tanrı'nın "bütün yerküreye boyun eğdirme vaadi" üzerine inşa edilmiş bir Portekiz rüyası görebiliyordu. Ancak 1800 yılına gelindiğinde Portekiz ikinci sınıf bir devlet statüsüne gerilemişti. Günümüzden geçmişe bakıldığında olağanüstü görünen şey, bu kadar dar bir ekolojik kaynak üzerine kurulu olmasına karşın Portekiz'in ne büyük bir güç ve gayretle genişlediğidir.
Reklam
"Anatolia" bilindiği gibi Yunancada "doğu" anlamına gelir. Küçük Asya da, yine Yunanların tabiriyle, Büyük Asya'nın bir uzantısı manasındadır. Bizse buraya geldiğimizde söz konusu topraklara "Roma ülkesi" dedik, yalnız "Roma ülkesi" derken etnik bir adlandırma kastedilmemiştir. Zaman içinde Diyâr-ı Rûm'a "Anadolu" dedik. Ama buralar daha çok Diyâr-ı Rûm olarak kaldı. Balkanlara geçtikten sonra bu sefer buraya "Rumeli" demeye başladık. Hiç şüphesiz bu da etnik bir tanımlamadan ziyade, Roma ülkesi anlamına gelen bir isimlendirmeydi. "Balkan" ismi de Türklerden gelen coğrafi bir tabirdir. Bugün bu ismi kaldırmaya çalışıp Balkanlara "Güneydoğu Avrupa" diyorlar. Evvela iki kelime ekonomik değil, ikincisi Güneydoğu ama kime göre Güneydoğu? Tabii ki Almanya ve Fransa'ya göre... Bize göre niye Güneydoğu Avrupa olsun ki?
Sayfa 18 - Kronik Kitap 5.BaskıKitabı okudu
“Çocuk gelinler konusunda Türkiye dünyanın en sorunlu üçüncü bölgesinde( Ortadoğu) bulunmakta, Avrupa' da ise ilk sırada yer almaktadır…”
Pleistosen'in başlangıcında, kıtalar bugünkü konumlarına yerleşmişlerdi. Ku­zey Amerika kuzeybatıdan doğu Asya'ya Bering Kara Köprüsü ile bağlanmıştı gü­nümüzde Alaska ve Sibirya'nın neredeyse birleştiği nokta Kuzey ve Güney Amerika, Panama Kıstağı ile birbirine bağlanmıştı, Yok olan türler dışında, Pleistosen türleri günümüzde
Sayfa 113 - Palme Yayınları / 2008Kitabı okudu
. Nasıl günümüzde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı ayrılıkçı Kürt örgütleri silahlanıp dağa çıkmış, yöre halkını ayaklandırmak için kanlı eylemler yapıyor ve bunun sonucu olarak Avrupa devletleri Türkiye'nin içişlerine karışarak o bölgenin ve Türkiye'nin yönetimine burunlarını sokuyorlarsa, 1900'Iü yıllarda Osmanlı'nın yaşadıkları da aynıydı; 1900'Ierin Güneydoğu'su Balkanlar, 1900'lerin ayrılıkçılarıysa Sırplar, Bulgarlar, Arnavutlar, Makedonlardı. .
Sayfa 157Kitabı okudu
Reklam
94 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Herkese keyifli okumalaar, Sanırım sıkı bir Zweig hayranı olma yolunda ilerliyorum... Bu kitabı okuduktan sonra yazarın bütün kitaplarını okuma kararı aldım. O kadar etkiledendiiim kiii. Altmış sayfa da bu etkiyi nasıl yapıyor yazar anlayamıyorum. Konusu kısaca özetleyecek olursam Avrupa'ya gitmekte olan gemide karşılaştığı bir yolcunun hikayesini anlatıyor.Bu yolcu bir doktor ve kendisinden yardım isteyen bir kadının talebini geri çevirmesiyle oluşan pişmanlık anlatılmış. Okurken bu pişmanlık size öyle geçiyor ki sanki Avrupa'ya giden o geminin içinde siz de varmışsınız gibi, duygular çok gerçekçi yansıtılmış. . . Amok; kelime anlamı olarak gözü kara, hiddetle saldıran ve öldüren anlamına gelir. Güneydoğu Asya bölgesinde ve bu bölge kültüründe "cinnet" hâlini ifade etmek için kullanılır.Yani bir tür delirmişlik hali. Bazen hırslarımıza kapılıp kurduğumuz büyük cümleler bizi pişmanlıktan Amok koşucusuna çevirebiliyor.Umarım hayatınızda sizi amok koşucusu yapacak kadar büyük pişmanlıklar yaşamazsınız.
Amok Koşucusu
Amok KoşucusuStefan Zweig · Olympia Yayınları · 0111,3bin okunma
mazdaizm ne la
Türkler de yeni vatanları olan Anadolu ve Gü­neydoğu Avrupa'ya yerleşmeden ve İslam dinine geçmeden önce, Budizm, Maniheizm, Mazdaizm, Nestoryan Hristiyanlığı gibi dinlerin biçimlendirdiği kültürlerin etkisi altındaydı.
Beş yıl içinde Timur tarafından Altın Orda'ya iki büyük darbe vurulmuştu. Bundan sonra Altın Orda artık ikinci derecede bir devlet durumuna düşmüştü. Bu savaş, Orta Asya, Güneydoğu Avrupa, Baltık ülkeleri ve Rusya bakımından pek mühim bir hadise teşkil eder. Timur farkında olmadan Rusya'ya yardım etmişti. Zira artık Altın Orda Hanları, Rus knezleri için tehlike olmaktan çıkmıştı.
Bismarck, Güneydoğu Avrupa'yı yeniden düzenlemiş, savaşı engellemiş, kendisinin ve Alman İmparatorluğu'nun itibarını artırmıştı.
Sayfa 447 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Orta Çağ Avrupa medeniyetinin temel unsurlarının geçtiğimiz on bin yıl içinde, güneydoğu Asya'da Ürdün'ün kuzeyinden Türkiye'nin güneydoğusuna ve ardından doğuda İran'a kadar uzanan hilal biçimli o alanda, Bereketli Hilal'in sınırları içinde ya da yakınlarında geliştiğini hatırlayın.
Sayfa 237 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
387 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.