Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Gürkan Cafer Çamur
Gürkan Cafer Çamur
@gurkancafercamur
32 okur puanı
Mayıs 2022 tarihinde katıldı
Jaguar-Güneş Altında, Italo Calvino / Yapı Kredi Yayınları
3, 72.
Calvino, Jaguar-Güneş Altında’yı, beş duyuyu temsil edecek olan beş öyküden oluşan bir yapıt olarak kurgulamıştı. Ne yazık ki eseri tamamlamasına ömrü yetmedi ve üç duyuyu temsil eden Ad, Burun / Jaguar-Güneş Altında (Tatma, Bilme) / Kulak Kesilmiş Bir Kral öyküleri ile ölümünden bir yıl sonra, 1986 yılında yayınlandı. Brillat-Savarin’in
Kırmızı Saçlı Kadın, Orhan Pamuk / Yapı Kredi Yayınları
3, 44, 220.
Oidipus, Laios ve İokaste / Cem, Akın ve Gülcihan
Rüstem ve Sührab / Cem ve Enver
Kırmızı Saçlı Kadın, M.Ö.429 yılında yazılmış olan Kral Oidipus tragedyası ile M.S.977-1010 yılları arasında yazıldığı tahmin edilen Rüstem ve Sührab destanında anlatılan baba-oğul çatışmasını, Oidipus kompleksini, Cem’in trajik yaşamı ile
Gezgin Satıcı, Guy de Maupassant / İş-Kültür Yayınları
20, 157.
Gezgin Satıcı, Maupassant’ın ölümünün ardından düzenlenip, yayınlanmış, gazete ve dergilerde tefrika edilmiş yirmi adet öyküsünden oluşuyor.
Kadın/Erkek ilişkileri, ayrılıklar, savaşlar ve yıkımlar Gezgin Satıcı adı altından toplanan öykülerin temalarını oluşturuyor.
Retorik dile nazaran olay örgüsünün baskın olduğu öykülerde, büyük ölçüde amaç öğüt vermek üzerine kurgulanmış.
Öykülerin öncesinde öykünün ana kaynağının kim ya da kimler olduğu hakkında kısa bir açıklama yapılıyor ardından ise toplumun her ferdinin yaşadığı ya da yaşayacağı olay yalın bir dil ile aktarılıyor.
19. yy Fransa’sında yaşayan Maupassant, öykülerinde de zaman aralığı olarak, yaşadığı dönemi tercih etmiş.
1870/71 yılları arasında yaşanan Prusya/Fransa savaşı ve Fransa’nın uğradığı yıkım, iki öyküsünün tematik yapısını oluşturuyor.
Geriye kalan öykülerinin birçoğu Kadın/Erkek ilişkileri üzerine kurulmuş. İlginç bir biçimde Maupassant öykülerinde kadını “hoppa, anlayışsız, bencil, kurnaz”olarak tanımlarken erkeği “ahmak, çocuksu, zavallı” şeklinde tanımlamayı uygun görmüş. “Bir Ölünün Başında” isimli öyküsünde Schopenhauer’u kendi kimliğiyle bir karakter olarak kullanıp, övgü dolu sözler sarf ettiğini de düşünürsek, kadın ve erkek ve ilişkileri için neden olumsuz tanımlamalarda bulunduğunu anlamak işten bile değil.
Okur Takip Önerileri
Bahara Bir Hediye, Ömer F. Oyal / Yapı Kredi Yayınları
27, 222.
Nurcihan, Füsun, Nâci ve Firdevs.
Bahara Bir Hediye, Nâci’nin annesi Nurcihan Hanım’ı hastanede refakat ettiği esnada Firdevs’in Nâci’ye gönderdiği; nereye, kiminle gittiğini imada bulunmadığı bir SMS’i okuması ile girizgâhını yapıyor. Ve o andan itibaren Nâci’nin ağzından Firdevs’in çocukluğunu, gençliğini ve Nâci’nin Firdevs’e
Kırmızı Pazartesi, Gabriel García Marquez / Can Yayınları
5, 107.
Kırmızı Pazartesi, anlatıcının çocukluğunun geçtiği kasabada yaşanmış namus cinayetine kurban giden Santiago Nasar’ın, cinayet öncesi ve sonrasında kasaba halkının takındığı tutumu konu ediniyor.
Santiago Nasar, güneşli bir pazartesi sabahı, ikiz Vicario biraderler tarafından, evinin selamlık kapısının önünde öldürülür. Öldürüldüğü âna
Kırmızı Azap, Ayfer Tunç / Can Yayınları
9, 152.
Kırmızı Azap, Aziz Bey Hadisesi ve Taş-Kağıt-Makas isimli iki öykü kitabında yer alan öykülerinin birleştirildiği, nitelik itibariyle Ayfer Tunç'un Delta türündeki öykü kitabı. Aziz Bey Hadisesi ve Suzan Defter isimli öyküleri zamanla novelladan romana dönüştürüldüğü için haliyle Kırmızı Azap'ın içerisinde yer
Dua Çiçeği, Kâmuran Şipal / Yapı Kredi Yayınları
1, 87.
Kahramanımız bir bayram sabahına uyanır. Odanın içerisinde, dışarıda bayram coşkusunu derinden yaşayan çocukların sesleri yankılanır.
Sesler ve geçmiş güzel günlerin akisleri, kahramanımıza dört kişiyi anımsatır; bayram günlerinde ki çocukluğunu, Betül'ü, Havva Abla'yı ve Fadime'yi. -ve Fadime'yi istemeden kırdığını-
Dokunma Dersleri, Yalçın Tosun / Yapı Kredi Yayınları
4, 121.
Dokunma Dersleri; Arzuyu Örtüsünden, Tanıdık Yabancılar Makamı, Bilindik Sırlar Makamı ve Küçük Kesikler Makamı ve her bölüm beş öyküden oluşmak üzere dört bölüm ve yirmi öyküden meydana geliyor.
Başlıklardan da anlaşılacağı üzere öyküler; konu, kişiler ve olaylar itibariyle kategorilere ayrılmış. Arzuyu Örtüsünden isimli başlıkta yer
Kurşun Ata Ata Biter, Tarık Dursun K. / Yapı Kredi Yayınları
49, 258.
Tahir, Üzer, Cevahir ve Hediye, Gazel.
Tahir, Üzer ve Cevahir, Hatay’ın Narlı ilçesinde ikamet eden ve yaşamını kaçakçılık ile idame ettiren üç yakın dosttur. Kurşun Ata Ata Biter, üç yakın dosttun bir gece vakti, İran sınırından Türkiye’ye ürün kaçırdıkları esnada okuyucuyu selamlıyor.
Kasaba Kasım Ağa isminde bir Derebeyi’nin kontrolü altındadır. Bölgede yaşayan tüm erkekler, kahramanlarımız gibi geçimini kaçakçılık yoluyla sağlamakta, Kasım Ağa için çalışmaktadır.
Zaman aralığı mutlak olmamakla birlikte, bazı paragraflarda ülke içi siyasi kutuplaşmanın had safhada olduğuna dair bilgiler verilmesinden dolayı 1960 veya 1980 dönemini kapsadığı çıkarımında bulunabilir.
Olayın Hatay’da yaşandığına dair bilgiyi de Narlı isminin ikredilmesinden, sonraki bölümlerde bir kaçağın Adana üzerinden Narlı ilçesine ulaşmasından ve kaçakçılığın İran, Lübnan üzerinden yapılmasından ötürü öğrenebiliyoruz.
Yörenin insanının yaşama kaçakçılık ile tutunuşu, bölgede ki feodal yönetimin hakimiyeti devlet erkanlarının sınır bölgelerini arka bahçe, derebeylerini de bir bahçivan misali kullanışını, aşk ve yazgı temaları ile harmanlayarak ilmek ilmek işliyor Tarık Dursun.
Arı ve metni bulandırmayan retorik bir dil. Kurgu ve anlatı açısından eşsiz bir dönem eseri.
Kırk dokuz bölüme ayrılmış olması ve kırk dokuz bölümün birbirleri ile bağlantı halinde oluşu okurken okuyucuya bir rahatlık, konfor alanı sağlıyor.
-Kurşun Ata Ata Biter’e, anlatısına dair bilgiler vermeyi, okumamış kimseler için haksızlık olacağını düşündüğüm için sınırlı bırakmayı uygun görüyorum.-
Kaplumbağaların Ölümü, Fatma Nur Kaptanoğlu / Raskol'un Baltası
6, 61.
Kaplumbağaların Ölümü, esere de ismini veren ve diğer öykülere nazaran nicelik itibariyle uzun bir öykü ve beş adet kısa öykü olmak üzere altı öyküden meydana geliyor.
Hikayeler, ana/başat karakterlerin ağzından aktarılmasına rağmen, karakterlerin yaradılış itibariyle edilgen tavırlar sergilemeleri, gözlemci bir bakış açısı ile aktarılmasına sebep oluyor.
Yazarın isteği doğrultusundan mıdır yoksa hikayenin meydana gelişi mi yazarı itelemiştir, bilinmez, hikayelerin bir çoğu bir olay örgüsü yerine, bir durum anlatısı üzerine inşa ediliyor.
Esere de ismini veren hikayenin haricinde ki diğer hikayelerin niteliğinin durum anlatısı olması, nicelik itibariyle hikayelerin, kısa hikayeler olmasına yol açtığını düşünüyorum.
Yalnızlık ve Bekleyiş, Kaplumbağaların Ölümü'nün ortak temaları. Baskınlıkları hikayeden hikayeye değişkenlik göstermesine nazaran, eser içerisindeki her hikayede bahsi geçen iki temaya da rastlıyoruz.
Eserde anlatılan hikayelerin tamamı gündelik yaşantıda rastlayabileceğiniz, belki de birçok sefer karşı karşıya geldiğimiz, spesifik olmaktan uzak olaylar anlatılıyor.
Betimlemelerin azımsanmayacak derecede var olduğu, anlaşılır, arı bir dile sahip olan bir eser Kaplumbağaların Ölümü.
Kedi ve Ölüm (Ara Kapı), Erhan Bener / Everest Yayınları
5, 131.
Zahit İloğlu, çocukluğu Anadolu'da, bozkırda, yoksulluk içinde geçen, gençlik çağında öğretmenlerinin yönlendirmesi ile MEB'in açtığı sınavda başarı kazanarak, Cumhuriyetin ilk yıllarında Avrupa'ya resim üzerine öğrenim görmeye gitmiş, öğrenimin ardından kültür karmaşası sebebiyle Türkiye'ye geri dönmek zorunda kalmış
Vanya Dayı, Anton Çehov / İş-Kültür Yayınları
4, 86.
Serebryakov, Sonya, Vanya, Astrov ve Yelena.
Serebryakov, hayatının büyük bir bölümünü akademi de tüketmiş, yaşı ve rahatsızlıkları itibari ile kabuğuna çekilmiş bir Profesör.
Sonya, Vanya Dayı ile gençlik çağını sahip olduğu yurtluğu idare etmek ile geçiren, geleceğe dair umutları gün ve gün tükenen, Serebryakov'un öksüz ve çirkin
Nefaset Lokantası, Tuğba Doğan / Yapı Kredi Yayınları
3, 127.
Gitme arzusu dinmek bilmeyen, gitmeyi arzuladığı ve harekete geçmeye hazırlandığı anlarda kaderin bir cilvesi ile karşı karşıya kalıp ne gidebilen, ne de kalabilen Salih.
Dik başlılığı ve çatal dili ile devirmediği çam kalmayan ama gerçekliğin de bahsi geçen tutumlar ile sağlanabileceğine gönülden inanan, yarım olan, yarım kalan her ne
Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde..., Mahir Ünsal Eriş / Can Yayınları
14, 156.
Çocuk yaşta çocukluk arkadaşını yitiren, kapı kapı sevgi dilenen Gülderen, çişini tutamadığı için ömrünün bir kısmını siyasi suçlu olarak hapishanede geçiren Ali, af dilemek için çağırdığı kız arkadaşına dil dökmek isterken, apandisitinin azizliğine uğrayanlar. Boşanmanın büyüleyiciliğini tadımlamak isterken, bir kuş tarafından tadı tuzu kaçanlar. Çocuklar, gençler, aşıklar, işçiler, babalar, anneler, orospular ve konsomatrisler.
On dört hikayeden oluşan BBFÇ'de yaşı, cinsiyeti, dönemi ile standart bir karakter tiplemesi görmek mümkün değil. Kimi hikayede bir çocuğun anısı, çocuk yaşta aktarılırken, kimi hikayede ana karakterin esamesi okunmayıp, yan karakterin hikayelerini, bir başka ağızdan dinliyoruz.
Olayların cereyan ettiği zaman, yer ve karakterlerinin kimlikleri Mahir Ünsal'dan fazlasıyla izler taşıyor.
Dramın ve trajikomikliğin harmanlandığı hikayelerde yaldızlı bir dil ile karşılaşmak pek mümkün değil. Retorik dilin yerine olay ve kurgu başat rolü üstleniyor.
"Biraz Uzunca Bir Diyet Öyküsü" isimli BBFÇ'nin son hikayesi yazını, kurgusu, dili ve anlatıcı biçimi ile Benim Adım Feridun'un değil de bahsi geçen hikayenin ayrı bir basımı hak ettiğini düşünüyorum.
Yeni Hayat, Orhan Pamuk / Yapı Kredi Yayınları
17, 221.
Osman, Canan, Mehmet ve Dr. Narin.
"Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti."
Osman, İnşaat Fakültesi'nin kantininde sıra beklerken daha önce görmediği bir kadınla -Canan'la- karşılaşır. Canan'ı baştan aşağı süzerken kadının elinde okumaktan harap hale gelen "Yeni Hayat" ismindeki roman ilgisini çeker. İlk işi Yeni Hayat'ı edinmek olur.
Yeni Hayat, Osman'a düşlemediği ama arzulayabileceği bir hayatın kapılarını aralar. Her cümlesini, her kelimesini bir manifesto edasıyla şiar edinir. Yeni Hayat, Osman'ın yaşadığı toplum içerisinde formel algı ve perspektifleri yıkar, parçalar.
Yeni Hayat öğretisinde müridine yaşanabilecek bir ütopya vadeder. Arayış, öğretinin temel öğesidir. Yeni Hayat'ın vesilesi ile Canan ve Mehmet ile tanışır. Ardından sonu gelmez, belki de hiç gelmeyecek olan bir arayışa çıkar. Ütopyaya ulaşabilmek adına nereye gittiğinin önemini yitirdiği otobüsler ile Türkiye'nin bir ucundan bir ucuna seyahate çıkar.
Yeni Hayat, konusu itibariyle daha önce rastlamadığım bir özgünlüğe sahip olduğunu söylemem gerekir. Olay örgüsü ve "şiirsel" dili itibariyle de Yeni Hayat'ı pek de beğendiğimi söyleyemem.
Orhan Pamuk'un romanlarının başat karakterinin yaşam dönemlerindeki sıçrayışlarından doğan kopukluktan irrite duymaya başladım. Okuyucu, karakterin gençliğini ve orta yaş halini irdelenmiş bir biçimde tanık olurken, ara döneme dair bilgilerden bi' haber kalıyor.
Yeni Hayat şiirsel bir dile sahip midir? Hayır. Orhan Pamuk'un romanlarına nazaran, Yeni Hayat şiirsel bir dile sahip midir? Evet.
Yaşasın Demokrasi, Haldun Taner / Yapı Kredi Yayınları
10, 66.
Haldun Taner'in -1949 yılında- yayınlanmış ilk, "Tuş" ile birlikte dönemin siyasi çatışmalarına eleştiriler yönlendirdiği iki eserinden birincisi.
Eserlerinin kronolojik olarak sıralanması yalnızca eserleri sıralamaktan ziyade, Haldun Taner'in yazınında yaşanan yıllar içerisindeki gelişimini de sırası ile inceleme
Çocuklar İçin Bach, Helen Garner / Yapı Kredi Yayınları
1, 101.
Athena ve Dexter, çekirdek ailesi ile -iki oğuldan birinin zihinsel engelli- Melbourne’un banliyö mahallelerinin birisinde yaşayan mazbut, mutlu bir çifttir.
Dexter, çocukları ile vakit geçirdiği bir gün, yıllardır görüşmediği çocukluk arkadaşı Elizabeth’le karşılaşır.
Dexter ve Athena’nın aksine Elizabeth’in yaşamı çetrefilli ve
Küçük Oyuncu, Pınar Kür / Can Yayınları
1, 248.
Semra, Özer, Beyhan Barlas ve Koca K.
Küçük Oyuncu: Oyunu başından sonuna kadar doğru çizgide sürdüremeyen kişi... Yorumunu doğru yapmadığı ya da anlamadığı için orta yerde kaydıran, saptıran... Rolünü gerçekte benimsemeyen ayrıntıya dikkat etmeyen... ya da ayrıntıya boğulup yanlış ayrıntılara üstelik, asıl amacı gözden kaçıran...
Mutlu Prens, Oscar Wilde / İş-Kültür Yayınları
Mutlu Prens: Fabl ve masal türünün iç içe geçtiği dokuz adet masaldan, iki tanesi için saf bir Gotik Edebiyat olarak nitelendirebileceğimiz dört adet hikayeden ve Maupassant tarzını anımsatan dört adet mensur şiirden oluşuyor.
Hiyerarşi, sınıfsal ayrım, yoksulluk, insan-insan/insan-toplum arası ilişkileri konu edindiği için masalların hedef kitlesi çocuklardan ziyade, yetişkinler olduğunu söyleyebilirim. Çocuklar için değil, büyükler için masallar.
Nicelik itibariyle novella, tür itibariyle Gotik Edebiyat ürünü olan iki hikayesi Mutlu Prens’e duyulan beklentileri ya da dosdoğru söylemek gerekirse Oscar Wilde’a duyulan beklentiyi fazlasıyla karşılıyor. Dorian Gray'in Portresi'nden izler taşıdığını söylemek ne doğru ne de yanlış olur.
Hikayelerin kurgusu, teması her ne kadar müsait olsa da, tür itibariyle sınırı oluşu, hikayelerin potansiyeline ulaşmasını engelliyor.
Masal, fabl türündeki nesirlerinden ya da hikayelerinde hicivi eksik etmediğini de söylemeliyim. Sinek ısırığı türden hicivler, hoş.
İş-Kültür Yayınları -her zamanki gibi- iyi bir iş çıkarmış. Can Yayınları gibi eser içerisinde yer alan öyküleri parça parça sunabilir, kârına kâr katabilirdi. Ya da DGP, Önemsiz Bir Kadın ve öykülerinde yer alan aforizma olarak nitelendirebileceğimiz cümleleri kitap haline getirip, sanki bambaşka bir Oscar Wilde eseriymiş gibi yayınlayabilirlerdi. Yapmamışlar.
Mutlu Prens - Bütün Masallar, Bütün ÖykülerOscar Wilde · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20223,291 okunma
Hevesin Kaçış Yönü, Gökhan Yılmaz / Yapı Kredi Yayınları
13, 87.
Aile için sorunlar ve trajediler, kayıplar ve kaybedenler ve kaybolanlar Hevesin Kaçış Yönü'nde yer alan on üç hikayenin baskın konularını oluşturuyor.
Konular itibariyle kahramanlarımıza yakıştırılan sıfatların kazanım olmaktan ziyade yakıştırmalar olduğunu, hikayeler içerisinde edilgen halde oluşlarına dayandırmaktayım.
Olayların geçtiği mekanlar, kişiler arası yakınlık ve cemiyet tipi aile birlikteliği itibariyle samimi, sıcak ve yakınlık hissi uyandırıyor.
Gariptir ki muadillerine nazaran kısa hikayelerden oluşuyor olmasına rağmen -zannediyorum ki konu ve Gökhan Yılmaz'ın sesteş kelime/cümle oyunları sebebiyle- hikayelerin üzerinde ağır bir hava, okunuşunu da ağır bir tempo katıyor. Hikayenin durağanlığından ya da okumakta güçlük çektiriyor olması manasında değil de, Gökhan Yılmaz'ın ağır bir tempoda okumaya özen göstermemizi istiyor oluşundan dolayı bir ağırdan almadan söz ediyorum.
Kimi öykülerinde arı, sade bir dil, kimi öykülerinde -azınlıkta- post-modern bir dilin hakim olduğunu da eklemeliyim.
"Bir Buçuk Dayı Hikayesi" isimli hikayesini okurken -Hevesin Kaçış Yönü'nün ilk hikayesi- iyi, sahiden iyi bir hikaye kitabı ve hikaye yazarı ile karşılaştığımı hissettim ama diğer hikayelerini okuduktan sonra hislerimin yavaş yavaş azaldığını da hissettim.
Şahsi alt ve üst skala içerisinde ortada yer aldığını düşünüyorum. Çağdaş Türk Edebiyatı'nda yer alan yazarlar içerisinde "iyi", üst skalayı oluşturan yazarlar arasında "değil".
Aspidistra, George Orwell / Can Yayınları
12, 296.
Gordon Comstock, Rosemary Waterlow, Philip Ravelston.
Gordon: İngiltere'nin pek de köklü sayılmayan, seçkin değil ama saygın bir ailesi olan Comstockların son veliahtıdır. Basiretsizliğin, yılgınlığın ve umutsuzluğun son taşıyıcısı, son mirasçısı. Marksizm'e de, Kapitalizm'e de -en çok Kapitalizm'e- sırtını dönmüş
Alo, Harika Hanım, Nasılsınız?, Tarık Dursun K. / Yapı Kredi Yayınları
2, 23, 165.
XY ve XX.
AHN, XX-in XY-ye peş peşe "Alo!" şeklinde seslenmesi ile başlar. -XY, kalabalık bir aileye sahip olmasına rağmen yalnız yaşayan, altmışını devirmiş bir erkektir. XX ise orta yaşlarına henüz adım atmış, yalnız bir kadındır. XX, rastgele birçok numara çevirmiş, birçok konuşmanın ardından XY-nin ılıman cevapları karşısında konuşmasını sürdürmeye karar kılmıştır.
Konuşma o gün ile sınırlı kalmamış, ilk konuşmanın kapanışında gündüzleri 8:30/9:00 arasında XX, XY ile konuşabileceğine dair söz almıştır.
Bir buçuk ay boyunca, her gün sürecek olan konuşma alışkanlığı esnasında XX ile XY arasında sorulmayan iki soru vardır; İsmin ne? ve Nasılsın? -Romana da ismini veren Harika Hanım, Tarık Dursun'a ilham olan kadının ismi ya da lakabıdır-
AHN, dört buçuk ay sonra "Telefon bir daha çalmadı. Onu bir daha kimse aramadı." notu ile son bulur.
Çoğunlukla diyalog ve monolog şeklinde ilerleyen sohbetlerin birinci kısmında XX-in yaşamına, anılarına, deneyimlerine, fikirlerine dair bilgiler edinirken, ikinci kısmında ise XY-ye dair bilgiler ediniyoruz. Diyalogların gün ve gün tarihlendirilmesi ve günlerin ve bölümlerin XX/XY şeklinde ayrılmasını da göz önünde bulundurursak AHN-yi mektup/roman olarak nitelendirebileceğimizi ya da anımsatacağını düşünüyorum.
Esasına sadık kalınıp kalınmadığına emin olamadığım ama anıdan yola çıkarak yazıldığına inandığım AHN-yi yazı biçimi, konusu, karakterleri ve edebi dili itibariyle ilgi çekici ve özgün bulduğumu söyleyebilirim.
Heyulanın Dönüşü, Yiğit Bener / Can Yayınları
3, 355.
XY, 1980-lerin siyasi hareketinde katledilmiş, on yılın aranın ardından bedeni deformeye uğramaksızın yeniden dirilmiştir. Kendisini bir Heyula, Heyula-yı da bahsi geçen şekilde tanımlamıştır.
On senenin ardından hayatını bırakmak zorunda kaldığı yerden ilerletmek istese de gittiği gibi dönebilmiş ama döndüğünde ne kendisi olabilmiştir
