Öncelikle, zamanında babamın kitaplığından aşırıp kendi kitaplığıma dahil ettiğim, lakin yıllar boyunca tozunu almak dışında başka bir ilişki kurmadığım bu değerli eseri, bir etkinlik marifetiyle elime alıp okumamı sağlayan değerli okur dostlarım
DAA - ĞIIILL - DIMMM !!!
Uzun zamandır inceleme yazmadığım için kuvvet ihtimal bu da dağınık bir inceleme olacak ama olsundu. Gelsindi.
En son fareler ve insanlar'da böyle berbat hissediyorken bir de bu çok ağır geldi üzerine.
Şimdiye kadar hiiiiiçç tarih kitabı okumadım malesef. Hatta sürekli tarih bilgimin kötü olduğundan yakınıp diğer yandan
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
YEDİNCİ MEKTUP
Platon'dan Dion'un akraba ve dostlarına.
İyilikler,
Sizin de Dion gibi düşündüğünüze inanmam gerektiğini; eylem ve sözlerimle size, elimden geldiğince yardım etmemi istediğinizi yazıyorsunuz. Şu yanıtı veririm: görüş ve istekleriniz gerçekten Dion'unkiler gibiyse, çabalarımı sizinkilerle birleştirmeye hazırım; değilse, uzun
... sararmış otların arasında mini minnacık bir sarı nergis gözüme ilişti. Dalından kırılmış altın sarısı bir güzellik damlası. Muhtemelen bir tavşan yahut tekirin dişleriyle yaralanmıştı. Yaklaştım. Niyazabad'dan bu yana ellerimdeki şifayı hiç kullanmamıştım. Çok şükür buna ihtiyaç da olmamıştı. Nergisceğiz hayretle bakan bir gözü andırıyordu.
Yazar gibi mevzuya giriş yapmadan önce şunu söylemeden edemeyeceğim :” Bir eserin ikna kabiliyetinin olabileceğini ilk defa bu eserde gördüm.”
Yazarı hiç tanımayanlar, Ahmet Çakıcı mı? O da kim?, adını sanki bir ara duymuştum diyenler fazlalıkta farkındayım. Çünkü ben de daha yeni tanıdım. Ve belki de ödev için verilmemiş olsa idi yazarı hiç
Her çiçeğin ayrı bir sırrı, farklı bir devası vardı mesela. Bazıları benim ellerimdeki şifadan daha zengin sırlar taşıyorlardı. Ben bu tefekküre dalmışken uzaktan uzağa bir ses duydum. Biraz ilerledim. Kimsecikler yoktu. “Galiba yanıldım!” dedim içimden. Ama o sırada, sararmış otların arasında mini minnacık bir sarı nergis gözüme ilişti. Dalından
“İnsanlar kötülüğe akın akın gider,
Kolay ulaşır ona.
Yolu düz, yeri yakındır kötülüğün.
İyiliğin önüneyse, alın teri koymuş Tanrılar.”
Kitap incelemesine başlamadan evvel, kitabın çevirisinden ve çevirmenlerinden bahsetmek gerekiyor. Çeviri iyi olmuş deyip, bir cümleyle geçmek haksızlık olurdu. Kitabı okumaya başlamadan önce, mutlaka önsözü