Bu kitap... ELİNİN KÖRÜ diye aslında ana karakteri Albay'a saydıracak bir öykü!
Büyülü gerçeklik adına öncülük edip, bu alanda zirvede bulunan usta yazardan muhteşem delirmelik bir öyküydü. Delirmelik çünkü ana karaktere sabretmek büyük meziyet istiyor. Kitabı okurken kendimi asla Albay'ın yerine koyamadım, aksine ona tahammül etmek için üstün çaba gösteren eşinin yerindeydim hep. Yıllarca ülkesine fedakarlıkları ile başarılar kazandırmış bir albayın geçim derdini okuyoruz özünde. Ancak mevzu genel çerçevede geçim, içinde ise erken yaşta siyasi meseleler ve horoz dövüşü sebebiyle öldürülmüş bir oğul, satılamayan eşyalar, herkesin peşinde olduğı bir horoz var. Ayrıca açlık, fakirlik, gamsızlık, boş umutlar, yerine gelmeyecek sözler...
Albaya sinir olurken, durumları için sürekli çözüm üretmek de okura düşen bir başka iş. Anlatım tarzı diğer okuduğum kitaplarına göre daha net, açık ve sadeydi. Akıcı ve güzel bir öykü..