ÖYLE BİR HİKÂYE
Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri:
– Atikali, Atikali! diye bağırdı.
Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
“Uyu artık” dedim.
“Peki. Hadi ikimiz tam aynı anda uyuyalım.”
“Tamam.”
Ama öyle olmadı. Ben uzun süre uyanık kaldım, Catherine’in yüzüne düşen mehtap ışığında onu seyrettim. Sonra… ben de uyudum.
Tamam, pes ettim, kabul ediyorum, hadi ışığı kapatalım ve uyuyalım.
Pes etmeni istemiyorum, değişmeni istiyorum, mantığımı derinden anlamanı ve hakikat olarak kabul etmeni istiyorum.
Gül, sevin arkadaş. Şu ağzımızdan çıkan dumanlara bak! Nasıl uçuyorlar. Yaşıyorsun efendi. Pırıl pırıl, tane tane, ıslak ıslak. Cam cam, billur billur, fanus fanus, çeşmibülbüller gibi yaşıyorsun dostum. Dumanlarımıza, cigaralarımızın dumanlarına bak efendi! Bu mavi şey nedir? Bu insanın içini sevinçten, keyiften parlatan şey nedir? Ne kadınla yatmak, ne şarap içmek, ne arkadaşlarla prafa oynamak, ne tiyatro, sinema seyretmek... Hepsi bir yana dünyayı seyret. Al gözüm bak efendim. İşte sana kibrit alevi. İşte sana cigara dumanı! Hadi uyuyalım hemşerim.
Çevresinde dört mavi dünya vardır. Ancak rüyamızda görürüz onları. Boşver biz bize yeteriz. Fosil yakıtla nereye kadar gideceksin zaten? Fosilden sana yar olmaz. Güne şin enerjisinin neyi eksik? Ya mesir macunu yemiş bir bakire olan füzyonun neyi eksik? Fosil yakıtla gaza bas bas sonra da boka bat. Sera etkisi, Sera tepkisi. Sera bir gün tepecek
"Edgeware çok güzel konuşuyor," dedi Marlo gülümseyerek.
"Evet," dedi Letta " konuşması hoşuma gidiyor."
" Benim de," dedi Marlo gözlerini kaçırarak. " Senin konuşma şeklini de çok seviyorum."
Letta'nın kalbi yerinden fırlayacaktı. "Öyle mi? " Dedi sadece.
O sırada ona bakan Marlo'nun gözleri hafifçe yanan mumun ışığında parlıyordu. "Evet," dedi. " Öyle."
Şimdi gözlerini kaçırma sırası Letta'daydı. Yüzüne bakmasa da Marlo'nun bakışların sıcaklığını hissedebiliyordu. " Teşekkürler," dedi. Söylemek istediği kelimeler boğazını yakıyordu ama hiçbir şey söylemedi.
" Bunu atlatacağız, Letta," dedi Marlo nazikçe. " Atlatabileceğimizi biliyorum." Gülümsedi. Letta'nın kalbi çok hızlı atıyordu. Marlo hafifçe yanağına dokundu. " Hadi uyuyalım artık."
Sayfa 82 - Patrica Forde- genç Timaş- 6. BaskıKitabı okudu
Acımak benim sevme biçimim. Nef r et etme ve iletişim kurma biçimim. Beni dünya da tutan şey, bazı insanlar arzuyla nasıl durursa dünyada, bazısı da korkuyla, öyle. Haberim olmadan olan şeylere acımak. Ama yorgunum, bugünkü neşeme rağmen, kim bilir nereden gelen neşe, bir yaz sabahının neşesi gibi. Yorgunum, şimdi fena halde!
Hadi birlikte ağlayalım, sessizce. Acı çekmiş olmak ve devam etmek için acı çekmeye, öyle tatlı tatlı. Yalın bir gözyaşındaki yorgun acı. Ama bu şiiri özlemekti, itiraf edeyim, Tanrı. Hadi el ele uyuyalım. Dünya yuvarlanıyor ve orada bir yerlerde bilme diğim bir şeyler var. Tanrı üzre, gizem üzre uyuyalım, denizde süzülen sessiz ve kırılgan bir gemi, uyku orada işte.