Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Arkadaşlar, her ne pahasına olursa olsun , iktidardan düşmeyeceğiz. Hak , hukuk, adalet, demokrasi boş laflar..
Sayfa 62 - SentezKitabı okuyor
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
Reklam
Hak, hukuk ve adalet anlayışımız ne kadar, pratik yaşamımızda sözde mi yoksa özde mi yaşıyoruz?
Sayfa 99
Ulusal Egemenlik
🗣️ Ulusal Egemenlik Öncelikle Türk ulusunun ve Türk çocuklarının ulusal egemenlik ve çocuk bayramını büyük bir sevinç, coşku ve gururla kutluyorum. Ulusal egemenliği bize emanet eden başta devrimin büyük dahisi Cumhuriyetin banisi Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah arkadaşlarını ve kahraman şehitlerimizi saygıyla anıyorum. Bu vesileyle
Mobbing Bank Diyor ki;
Kuklalar Arasında ki Kör Dövüş Kuklacı ile savaşan bir tek Mustafa Kemal Atatürk'ü tanıdı dünya ve insanlık. Gerisi kuklacı lehine kuklalar arası dövüşten ibaret. Kuklacı ile savaşalım diyen çok az olduğu için fırsat büyük. Kuklalar iplerinin oynatıldığı kadar hareket edebilirler. Kukla yaratanlar ve kukla oynatanlar farkını
Adalet duyusu üstüne inşa edilmiş adalet sisteminde hak, "ödül ve cezanın" adil ve eşit dağıtımıdır.
Sayfa 93 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Adalet, hak, hukuk nedir? Sorusuna:
İstanbul'un fethinden sonra Fâtih, umümi bir af ilan etmiş ve Bizanslı mahkûmları serbest bırakmıştı. Bunlar arasında iki alim filozof papaz da bulunuyordu Fâtih, onlara cezalarının sebebini sordu. Onlar da: "-Biz, Bizans'ın en ileri gelen papazları idik. Kralın zulmün den, işkencelerinden, yaptığı rezålet ve sefähatten dolayı
Sayfa 133 - Erkam yayınlarıKitabı okuyor
Adalet, mülkün temelidir.
Fatih Sultan Mehmed Han devrinde memleketin her tarafında, her karış toprağında adâlet, hak ve hukuk häkim durumda idi. Kanun önünde bütün insanlar eşitti. Sanki: "Adâlet, mülkün temelidir..." ifadesi, onun için vârid olmuştu. Zengin ile fakir, sultan ile köylü aynı hakka sahipti. Gayr-i müslimlerin haklarına ise, onları vediatullah, yani devlete Allah tarafından emânet edilmiş, korunmaya muhtaç kimseler olarak kabul olunduklarından, daha çok riayet edilirdi. Bu yüzden gayr-i müslimleri hiç kimse incitmezdi. Osmanlı'nın bu adâletini gören hristiyanlar, onlara âdeta hayran oldular. Bilhassa Rumeli'deki fütûhâtın sür'atle genişlemesinde bu dillere destan Osmanlı adaleti pek müessir olmuştur. O derecede ki, İstanbul muhasara altında iken Papalıktan yardım istenmesi teklifine karşı, o devrin asillerinden Notaras'ın şöyle demiş olduğu tarihte pek meşhurdur: "-İstanbul'da kardinal şapkası görmektense, Türkler'in sarığını görmeyi tercih ederim!.." İşte bu yüce adâlet anlayışı ve tatbikatı sebebiyle birçok rahibe, müslüman olup Osmanlı kadınları gibi tesettüre büründü. Zulüm içinde yaşayan hristiyan halk, henüz fethedilmemiş yerlerde bir an önce huzur ve adâlete kavuşmanın hasretiyle Osmanlılar lehine casusluk bile yaptılar.
Sayfa 131 - Erkam yayınlarıKitabı okuyor
Çok zengindiler. Güçlüydüler. Bilgide çok ileriydiler; bilim ve teknolojide müthiştiler. Diğer insanlarla karşılaştırdıklarında kendilerini çok farklı ve değerli buluyorlardı. Şımardılar; hak-hukuk tanımaz oldular. Kendilerini her zaman haklı, başkaları ise her zaman haksız bulmaya başladılar. Durumun farkında olan birisi, gidişatın yanlışlığı konusunda kendilerini uyardı: Yapmayın. Aklınızı başınıza alın. Durumunuzu düzeltin dedi. Ama söz dinlemediler. Durumlarını değiştirmeye hiçbir şekilde yanaşmadılar. Üstelik uyaranı yanılmakla, akılsızlıkla suçlayıp; hak, hukuk, adalet, ahlak gibi şeylerin modası geçmiş saçmalıklar olduğunu savundular. Uyarıcı, Gidişatınız kötü, düşünceleriniz yanlış; kendinizi mahvedeceksiniz. Felaketin bulutlan üzerinizde dolaşıyor ama görmüyorsunuz, görmek istemiyorsunuz. Felaket gelince hiç olduğunuzu anlayacaksınız; o zaman biliminiz, zenginliğiniz, gücünüz, imkanlannız hiçbir işe yaramayacak dediyse de aldırmadılar. Saçmalama, bize kim ne yapabilir. Gücümüz karşısında kim durabilir? Üstelik biz yanlış iş yapmıyoruz; bunlan elde etmek için nice emekler sarf ettik dediler. Ve bir gün ufku bulutlar sardı. Güldüler. Uyancıya gülüp; sen azaptan bahsediyorsun, halbuki bunlar rahmet dediler. Ama yanıldılar; rahmet dedikleri felaketti. Bir anda her şey alt üst oldu. Sanki tüm yaşananlar bir hayaldi. Kendilerinden geriye hiçbir şey kalmadı. Hiç yaşamamış gibi oldular.
Sayfa 9 - AçılımKitabı okuyor
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Reklam
Cümlesine göre hukuk bir iktidar meselesidir. Siyasi iktidar uygun görürse fıkıh -eskimiş ve yararsız haliyle de olsa- geri gelir; siyasi iktidar uygun görürse kanunlar birkaç sene önce düşman görülen ve savaşılan, kültürel olarak da son derece farklı ülkelerden bile alınır ve geçerli olur. Böyle bir şuursuzluğun hak ve adalet doğurması mümkün müdür?
Deniz Sarıtop Adalet Felsefesi, Çağdaş Dünyanın Hak Dağıtan Terazisidir:
Deniz Sarıtop Adalet Felsefesi Akatalpa Edebiyat Şiir ve Eleştiri Dergisi Nisan 2024 Sayısında. Okuyabilirsiniz: akatalpa.org
Halbuki Topkapı sarayı'nda hukuk vardır,ahlak vardır, haya vardır, hak vardır, Adalet vardır, sınırlar vardır.
Harika bir hikaye mutlaka okuyun
Çakalın biri aç kalınca kasabaya inmiş. Sütçünün süt çanağını devirmiş, sütü de içmiş, Fırıncının tezgâhından ekmeği kapmış yemiş, nihayet bir kasabın vitrininden kocaman bir but kapıp bir güzel mideye indirmiş... Çakalın ve etin kokusunu alan kasabanın tüm köpekleri toplanmış, çakalı yakalamak için ardı sıra koşturmuşlar. Çakal önde, köpekler
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.