o çok sözü edilen ihtişamın ışıltısı, aşk, Çıkageldi, göstermek üzere
Tepede süzülen parlak başlangıcını Hâlâ vadederek çözmeyi, tamamlamayı, Ve yoluna koymayı değişmez biçimde. Böylece Yine istiflemek onları, ağlamak, Zordu, itiraf etmeden şapşal gibi nasıl öyle Yapmadığını önceden ve yapamayacağını şimdi de.
The glare of that much-mentioned brilliance, love,
Broke out, to show Its bright incipience sailing above,
Still promising to solve, and satisfy,
And set unchangeably in order. So
To pile them back, to cry,
Was hard, without lamely admitting how It had not done so then, and could not now.